Yine düdük sesi ve yine başka bir gün...
Edward'ın üstünde olduğum için şu an benim için sorun yoktu.
Ağzı açık ve hafif horultular çıkarıyordu. Yani kısaca, öküz gibi uyuyordu.
Bir süre düdük sesleri nedeniyle gözlerini yavaşça açtı ve beni öperek kalktı. Kalkmaktan kastım oturur pozisyona geçti ve beni bacaklarına oturttu.
-"Birileri fazla tatlıymış bugün." dedikten sonra yanağımdan öptü.
-"Birileri fazla uykuluymuş bugün." dedikten sonra ben de yanağından öptüm.
-"Evet, öyleyim." dedikten sonra uzunca esneyince ben de esnedim. (Yazar da esniyordu ama olsundu.)
-"Hadi kalk da üstümü giyineyim." dediğinde hızla kalktım ve çadırdan çıktım.
O esnada yanıma Effie geldi. Bir Katy Perry bir de bundan nefret ediyordum sanırım.
-"Luke, bunu Edward'a verir misin? Ama çok özel olduğu için içindekini okumazsın umarım. Hoşçakal." deyip yanımdan hızla ayrıldı.
Imı çık ızıl ıldığı ıçın ıçındıkını ıkımızsın ımırım.
Edward'ın alnına damgayla 'O benim.' yazmak istiyordum.
Edward yanıma gelince mektubu baygın bakışlarımla eline tutuşturdum.
-"Çok gizli hayranın Effie sana bunu vermemi istedi. Artık gidin, çadırda fingirdeşin." dediğimde gülümsedi.
Etrafa baktıktan sonra bana odaklandı ve gözlerime bakarak mektup zarfını parçalara ayırdı.
-"Dün dediklerimi ne çabuk unuttun? İşten geldikten sonra sana sarılma hayallerimi gerçekleştirmem gerek." dediğinde gülümsedim. Gel de şu çocuğa trip at.
-"Keşke okusaydık." dediğimde başıyla beni onayladı.
-"Şu an köpek gibi pişmanım."dediğinde kafasına vurdum.
-"Okuyamayacağımız için kendimi kötü hissediyorum." dediğinde kahkaha attım. Merak ediyorduk.
-"Ben bu Effie'yi parçalarım." dediğimde dün oturduğumuz yere götürdü beni ve uzunca öptü yine.
-"Kıskanınca seni ısırmak istiyorum."
-"Benim her hâlim ısırmalık." dediğimde sırıttı ve burnumun ucunu ısırdı.
-"Salak, burnum sümüklü." dediğimde yere tükürdü. Ben kahkaha atarken o sümüklü bir burnu ısırdığı için hayattan soğumuştu.
-"Bak şunu kafana koy: Beni isteseler de umrumda değiller. Ben onları istemem." dediğinde Lele Pons bakışlarımla ona baktım.
-"Çocuklar, kahvaltı için gelin!" diye bağıran hoca nedeniyle kalkmıştık. Bir dakika ya! Bu ses Mr. Blue'nun sesiydi.
-"Edward, bu adam yine peşimizde." dediğimde sırıttı ve kolunu göstererek yürümeye devam etti.
Ah evet! Şu harika dövme. Ve evet! Benim daha da harika piercingim!
Tabii ki benimki daha güzel!..
Yalan!!! İki gün önceki gece üstlerimiz yokken ilk defa bu kadar yakından dövmenin tamamını görmüştüm. Önceki gibi kızarık değildi. Ve çok havalı mı denir ne denir, öyle gözüküyordu işte.
Herkes Mr. Blue'nun bulunduğu tezgahın önünde sıraya girip tepsilerini alıyordu.
Sıra Edward'a gelince Mr. Blue'nun kaşları daha da çatıldı. Ondan sonra beni görünce resmen kaşları dik bir hâl aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...