Uyandığımda eziliyormuş gibi hissetmekte haklıydım çünkü Edward göğsüme uzanmış bir hâlde uyuyordu. Bu durum mutlu olmama neden olurken aynı zaman da acı da veriyordu.
Onu uyandırmadan üzerimden atmak istesem de başarısız olmuştum çünkü onu iterken gözlerini açmıştı.
-"Saat daha çok erken." diye mırıldanıp gözlerini ovuşturdu. Komodinin üstündeki telefonuma baktığımda saatin 11 olduğunu gördüm.
-"Öğleye kadar uyumuşuz Edward. Kalk hadi." dediğimde ofladı ve hafifçe doğruldu. Bana baktıktan sonra sırıtarak benim üstüme çıktı.
-"Öpeyim mi?" derken yaklaşıyordu. Sırıttım ve başımla onayladım. Zaten o da bekletmeden dudaklarımızı birleştirdiğinde bu sefer ben de karşılık verebiliyordum. Sanırım artık tecrübeli hâle geliyordum ancak ben öpüşüne karşılık verdikçe o, daha da sert öpüyordu. En sonunda nefessiz kaldığı için benden ayrılınca yanıma tekrar yattı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.
-"Seni seviyorum ben ya." derken mutlu gözüküyordu.
-"Nereden çıktı şimdi bu?" derken ben de gülümsemiştim. Mutlu olmuştum bu dediğiyle.
-"Bilmem." diyerek omuz silktikten sonra yataktan kalktı ve gardırobuna yöneldi. İnekli pijamalarını gördüğümde kahkaha atmıştım. Bana tuhaf tuhaf baktığında gözlerimle pijamalarını gösterdim. O da anlamış olacak ki gülümsedi ve gardıroptan kendine kıyafet çıkardı.
Pijamasının üstünü çıkardığı an gözlerim irileşse de sapıklığımı bir kenara atıp kafamı yorganın içine gömdüm. Tabii bir yandan da bağırıyordum.
-"Git banyoda giyin,niye soyunuyorsun gözümün önünde?" dediğimde güldü. Bir süre sessiz sessiz takılırken üstümdeki yorgan aniden çekildi.
Edward'a baktığımda hâlâ yarıçıplaktı.Hatta pijama altını da çıkardığı için çıplak bile sayılırdı. Ona kaşlarımı çatmış bakarken üstüme uzandı ve beni öpmeye başladı.
Benim üzerimde tuhaf bir etkisi olduğu için öpüşüne karşılık veriyordum ancak ayrıldığımızda bir gerçekle karşılaştım.
EDWARD NEREDEYSE TAMAMEN ÇIPLAKTI!
-"Utanma o kadar. Evlendiğimizde sık sık göreceksin. Mesela sen şimdi soyunsan ben hiç utanmam." dedikten sonra güldü.
-"Evlenmek mi?" derken kaşlarımı çatmıştım. Bizimkisi sadece bir lise aşkıydı. İleride farklı hayatlar yaşayacaktık.
-"Evet,seni bırakır mıyım sence?"
-"Edward,üniversitede farklı yerlerde olacağız büyük ihtimalle. Bırak evlenmeyi, üniversitede sevgili bile olmamız zor." dediğimde bana tuhaf tuhaf baktı.
-"O ne demekmiş?"
-"Gerçekçi ol biraz. Biz sadece lisede sevgili olan iki kişiyiz." dediğimde tekrar dudaklarıma yapıştı ama sert ve hızlı öpmeye başladı.
-"Sen sadece bir lise aşkı değilsin anladın mı? Gerekirse aynı tercih listesini yazıp öyle gideriz ama seni bırakmam ben. Bunu dediğin için bile seni dövebilirim." dediğinde gözlerim dolmuştu ve tüylerim diken diken olmuştu.
-"Lütfen..." diyebildim sadece. Devamında ona sarılıp sessizce ağlamaya başladım. YİNE...
Onu kaybetmek istemiyordum. Belki de şu an sahip olduğum tek kişiydi. Onun da benden 4-5 ay sonra ayrılacak olması fikri beni korkutuyordu. Gitmesini istemiyor ve dilediğim zaman kolları arasında olabilmek istiyordum.
-"Seni bırakmayacağım. İçin rahat olsun." dedikten sonra saçlarımdan öpmeye başladı.
Öpüşleriyle rahatlarken fırsattan yararlanıp sırtında ellerimi gezdiriyordum. Kasları yüzünden dağlık alan gibi olan sırtını elimle okşayasım vardı ama şu an bunun için pek uygun bir zaman sayılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...