-"İyi ki doğdun Luke!" dedikten sonra pastayı üfledim. "Neden doğdun ki Luke?" diye fısıldayıp mumları birer birer çıkarmaya başladım.
Daha sonra pastayı bıçakla kestim ve salondaki yerime geçip filmle birlikte pastayı yemeye başladım.
Filmin bir sahnesinde çocuğun intihar ettiğini görünce duraksadım.
-"Sen de mi be?! Niye ben hariç herkes zorluklardan kaçıyor?" diye sinirle konuştum kendi kendime.
-"Yapacağınız filme tüküreyim. Hiç gerçekçi değilsiniz!" diye televizyona bağırdıktan sonra filmi kapatıp üst kattaki yatak odama geçtim.
Dışarıda yağmur vardı yine.
Evde genelde hep mutlak bir sessizlik olduğundan yağmuru çok rahat bir şekilde dinleyebiliyordum. Resmen huzur veriyordu.
Uzun bir süre önce fark ettiğim bir detayı sizlere söyleyeceğim.
NORMAL bir insan olabilseydim eğer, yağmurmuş, toprakmış ilgimi çekmezdi. Ama öyle bir duruma düşüyorsunuz ki en sonunda sizi dinlendiren şeyler arıyorsunuz.
Edward-
4. kez yalnız bir şekilde doğum gününü kutlamana izin verdiğim için özür dilerim Luke. Yaptığım şeyi anlayabilsen bunların hiçbirisi olmayacak ama o beynini kullanmıyorsun.
-"Uçak biletin hazır Edward." diye odama giren annemle düşüncelerimden sıyrıldım.
-"Tamam, sağol." dedikten sonra derin bir iç çekerek yatakta diğer tarafa döndüm.
-"Kaldır o kıçını Edward. Nereye gideceğini biliyor musun?" gözlerimi devirerek ona baktım.
-"Cevap acaba Florida mı?" diye alayla konuştuğumda alnıma vurdu.
-"Benimle kinayeli konuşma Mr. Johnson. Fitnesse gitmen umrumda bile olmaz alırım ayağımın altına." dediğinde derin bir nefes aldım. Luke'un tehditleri gibi bir tehditti bu.
-"Ah bu çocuk keşke benim kadar zeki olabilseydi... Pensilvanya'ya gidiyorsun." dediğinde olduğum yerde dikleştim.
-"Ne işim var orada benim?" annem tekrar gözlerini devirdi.
-"Ciddiyim bu çocuk tıp kazandı ama beyni yok. Acaba Pensilvanya'da ne işin olabilir?"
-"Luke'un adresini bilmiyorum bile." dediğimde sırıtarak elinde ufak bir kağıt parçası sallamaya başladı.
-"Muhteşem yeteneklerim sağolsun, artık biliyorsun." deyip elime kağıdı tutuşturdu.
-"Bana Mrs. Sherwood'a baktığın gibi bakmaz mısın lütfen? Sen ergen değilsin, yetişkin bir kadınsın." dediğimde kafama vurdu ve odadan çıktı.
-
Adres burası diyen taksiciye parasını verdim ve elimde bir bavulumla Luke'un kapısının önünde dikilmeye başladım.
Babamdan aldığım tavsiyeler sonucunda eğer Luke beni yine reddederse evine zorla girecektim. Ona tecavüz etmeyi planlıyordum.
Ama sadece plan olarak kalacaktı. Ben tecavüzü nah yapardım.
Aslında babam sadece evine zorla girmemi söylemişti. Tecavüz benim fikrimdi. Evet, benim gibi bir gerizekalıdan başka bir şey bekleyemezdiniz.
Elimdeki çiçek buketine bakıp yüzümü buruşturdum. Böyle romantik şeyler bana göre değildi. Hem de hiç.
Ve nihayet verandaya vardığımda derin bir nefes aldım. Zor anlar başlıyordu sanırım.
Elimin titremesine aldırmadan kapı ziline bastığımda kendime içimden küfrettim. Kim bu saatte alacaklı gibi kapıyı çalardı ki? Saat gecenin 2'si olmalıydı ve evin ışıkları yanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...