-"Seninle gelmemi ister misin?" derken onu kendime çekip sımsıkı sarıldım. Başını omzuma gömüp başını olumlu anlamda salladı.
-"Bunun olmasına herkesi geçtim ben izin vermeyeceğim,tamam mı?" dediğimde boynuma biraz daha sarıldı.
Edward'ın öz anne-babası geri gelmiş ve Edward'ı geri almaya çalışıyordu. Buna başta Edward olmak üzere herkes karşıydı.
-"Niye her şeyi berbat edip duruyorlar?" derken ağlamaya başlamıştı. "Hepsinden nefret ediyorum. Onları istemiyorum." dediğinde onu kaybetme ihtimalim geldi aklıma. Eğer annesi ve babası onu Fransa'ya geri götürürse Edward'dan ayrılmam gerekirdi.
-"Merak etme, seni bir daha alamazlar. Hem zaten 18'ine az kaldı." dediğimde başını kaldırdı ve alınlarımızı birleştirdi.
-"Daha birkaç ay var."
-"Sorun yok. Alsalar bile 18. yaş gününde senin üstünde hiçbir hakları kalmayacak." dediğimde başıyla beni onayladı.
-"Hadi, gidelim madem şu ailenin (!) yanına." dediğimde yataktan kalktı. Sonra da banyoma giderek yüzünü yıkayıp geldi.
İçimden gelen bir şey yaptım ve uzun bir şekilde öptüm. Ayrıldığımda bana teşekkür edermiş gibi bakıyordu.
-
-"Evimin içinde iki tane ailem var,çok tuhaf." derken kafasını kaşıdı.
-"İstersen girmeyelim."
-"Hayır,elbet bir gün olacaktı bu olay. Ha şimdi ha daha sonra. Olsun ve bitsin." dedikten sonra içeriye doğru ilerledik.
Mrs. ve Mr. Johnson oldukça gergindiler. Hatta o kadar gergindilerdi ki yerlerinde duramıyorlardı.
Diğer taraftaysa Mr. ve Mrs. Clark vardı. Ama onlar o kadar rahatlardı ki, görmeniz gerekirdi.
Edward öz ailesine 'Sizden tiksiniyorum.' adlı bakışlarıyla berjere oturunca ben de diğer berjere geçtim. Ancak kimse 'Hoşgeldiniz.' gibi bir cümle kurmamıştı. Zaten biz de hoş bulmamıştık. Hıh!
-"Yıllar önce eşcinsel olduğu için reddederken oğlunuz değildi de,şimdi mi oğlunuz oldu?!" diye bağıran Mr. Johnson sıçramama neden olsa da böyle bir tepkiyi vermesini destekliyordum.
-"Hata yaptığımızı fark ettik. Ne derseniz deyin, ben bu çocuğun annesiysem oğlumu alıp götürürüm." dedikten sonra Edward'a baktı.
-"Biliyor musun? Bir konuda yanılıyorsun. Evet, annem olsaydın beni alıp götürebilirdin ancak benim annem tam olarak karşımda oturuyor şu an." dedikten sonra ayaklandı ve Mrs. Johnson'ın yanına geçip ona sıkıca sarıldı. "Yani alamazsın." dedikten sonra da geri yerine oturdu.
-"Tıp öyle söylemiyor ama oğlum." derken tek kaşını kaldıran annesine gözlerimi devirdim.
-"Doğuran her kadın anne olmuyor. Her şartta koruyup kollayınca anne oluyorsun." dedi ve arkasına yaslandı Edward.
-"Kaç defa anne oldun da biliyorsun? Buraya seni iyileştirmek için geldik. Fransa'da terapiye başlayacaksın." dediğinde Edward sinirle yerinden fırladı.
-"Terapi mi? Bunun bir hastalık olduğunu mu düşünüyorsun? Ah! Gerçekten sizden iğreniyorum. Ayrıca tedavi de olmak istemiyorum. Sizi de istemiyorum. Defolun gidin evimden!"
-"Bizi istememek mi? Bizsiz mutsuz olduğun her şekilde belli."
-"Mutsuz olmamın nedeni sizsizlikten ziyade sizin burada olmanız. Ayrıca benim burada bir geleceğim ve hayallerim var, onları bırakıp sizinle asla gelmem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...