-Arslan!
Öksürdü. Gözlerini açtı.
Hemen sarıldım.
O da bana sarıldı ve hırıltılı bir ses ile konuşmaya başladı.
-Deniz? Burada ne işin var?
Gözyaşlarımı sildim. Yutkundum.
- Üzgünüm ben...sana yardım edemedim.
Gözyaşlarım tekrar belirdi.
Parmakları yüzümde gezindi ve gözyaşlarımı sildi.
- Deniz!
Bu Yaprak'ın sesiydi. Arkama dönüp baktığımda Berke ve Peri'yi de gördüm. Berke yanımıza koştu ve Arslan'ın kalkmasına yardım etti.Bir koluna o,diğerine ben girdim.
- Ben iyiyim. Kendim yürüyebilirim.
- Saçmalama!
Dedim,kızgınlık ile.
Arabaya binmesine yardım eden Berke şoför koltuğuna yerleşti. Peri de yanına oturdu. Ben ve Yaprak da Arslan'ın iki yanına oturduk.
- On dakikaya hastanede oluruz.
- Ne hastanesi? Ben iyiyim.
- Saçmalama Arslan.Her tarafın kan içinde.
- Deniz! Ben iyiyim.
- Değilsin.
-Tamam,tamam.O zaman bize gidelim.Evimde kimse yok.Ona pansuman yapabilir ve bir oda ayarlayabiliriz.
- Benim de evim var.Neden seninkine gidiyoruz ki?
Dedi,Arslan sinirle.
- Ablanın seni bu şekilde görmesini istemezsin sanırım?
Kısa bir süre sonra cevap verdi.
- Dediğin gibi olsun.
Berke'nin evi oldukça büyüktü.
Hemen Arslan'ın içeri girmesine yardım ettik.
Karşımda oturan Arslan'a baktım. Yüzü kan içinde olabilirdi,evet ama gözleri hala çok güzeldi.
Yüzünü ıslak bir bezle sildim. Yüzünde kesik yoktu sadece bir iki morluk vardı,yanağında.
- Çok mu korktun?
- Nasıl korkmam?
Gözleri hala bendeydi.
- Ne?
- Teşekkür ederim.
- Ne için?
- Beni buldun.
Cevap vermedim. Yaprak birkaç sargı bezi getirdi.
Yarım saat sonra Arslan'ı yukaridaki odalardan birine çıkardı,Berke.
- Biraz dinlensin.
Dedi,tam ben odaya girecekken o çıkıyordu.
Aşağı indik.
Saatine bakan Berke konuştu.
- Sizi yurda ve seni de eve bırakmalıyım,tatlım.
- Sorun olmazsa ben burada kalmak istiyorum.
Yaprak bana baktı.
- Sorun olursa...
- Elbette sorun olmaz.Ben sadece biraz şaşırdım. Onu bu kadar önemsediğini bilmiyordum.Cevap vermedim. Peri ve Yaprak'ı alıp evden çıktı. Açık televizyona bir göz attım. Hayır,burada böylece oturamazdım. Yukarı çıktım. Sessizce kapıyı açtım ve Arslan'ın uyuduğu yatağa yaklaştım. Yanındaki abajurun ışığı yüzünü aydınlatıyordu. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdum.
Huzurlu görünüyordu. Teni gerçekten çok güzeldi. Bir de şu morluklar olmasaydı.
Elimi uzatıp ona dokunmak istedim. O kadar tatlıydı ki uyurken.Ve kendime hakim olamadım. Elini tuttum.Bir tepki vermedi.
- Seninle ne yapacağım ben?Onu seviyordum hem de bu kez Rüzgar'da olduğunun aksine,bir karşılık da beklemiyordum. Çünkü beklediğim karşılığı alamayacağımı biliyordum. Bu doğru ile yüzleşmek yine hüzünlendirdi.
Elimi elinden çektim. Ama bu kez o benim elimi tuttu,sıkıca. Gözlerini açtı. - Bırakma.
Ona bakmaya devam ettim.
- Bu yaptığın doğru değil.
- Neden?
- Neden mi? Çünkü bu ihanet.
- Artık konuşma sırası bende.
Elimi çektim. Yatakta doğruldu.Ve bana bakamaya devam etti.
- Konu Sarmaşık,değil mi?Aptal,bir de soruyor muydu?
- Tamam,şimdi sözümü kesmeden dinle.O kız tam bir yapışkan. Peşimi bırakmıyor. Ona birçok kez onu sevmediğimi söyledim, ama anlamıyor.
- Öyle mi? O zaman neden elini tutmasına,seni öpmesine izin veriyorsun?
- Elime yapıştığını sen de biliyorsun,Deniz.
- Ya o geceki öpücük?
- Sen oradamıydın?
- Beni karıştırma. Cevap ver.
- Onu görmek istemediğimi ve peşimi bırakmasını söyledim. Tüm bunları söyledim ve o ise... işte zorla öptü.
- Ya o gece neden hemen onun yanına gittin?
-Bak.Onun ailesi bana çok yardımda bulundu,özellik de babası. Kendimi onlara borçlu hissediyorum. Bu yüzden gittim ve ayrıca o gün onun için değil,hasta babası için gittim. Babası çok hasta. Ölmesi an meselesi.O gece bu yüzden seni bırakıp gitmek zorunda kaldım. Ve yemin ederim ki onun için gitmedim.Gelirken o beni bıraktı. Bunu da ben istemedim ama annesi ısrar etti. Kıramadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Sevgilim
Teen FictionYüzüme sıçrayan cam parçalarının açtığı kesiklerden,kanlar akıyordu. Artık buna daha fazla katlanamazdım. Hızla evden çıktım ve o beni durdurmaya dahi çalışmadı. Dışarı çıktığımda gecenin karanlığı etrafımı sardı. Yağmur hızlanıyordu ve benim gide...