Rüzgar hafifçe esiyordu. İnsanın içine dinginlik veren bir hava vardı. Zeynep bu fırsatı değerlendirip biraz olsun kafa dinlemek için dışarı çıkmıştı. Parka doğru yavaş yavaş yürüyordu. En sonunda sakin ve güzel bir yer bulup oturdu. Biraz ileride çocukların oyun sesi geliyordu. Zeynep o cıvıl cıvıl sesleri duydukça mutlu oluyordu. Onların yerinde olmayı istedi bir an. Bu yüzden 'keşke hep çocuk kalsaydım da büyümeseydim' diye düşündü. Belki yaşadığı çok fazla birşey değildi ama onun yüreğine ağır gelmişti işte.
İstemese de yine aklına o günler geldi ve onun iradesi dışında gözyaşları akmaya başlamıştı bile. Henüz 22 yaşındaydı ama o kendisini çok yaşlı hissediyordu.***
3 yıl önce
Zeynep'in sınavları bitmişti ve güzel geçtiği için mutlu bir şekilde evine dönmüştü. Ailesi onu çok güzel karşılamıştı. Keyfine diyecek yoktu. İstediği bölümü okuyordu ve ilk yılını başarıyla tamamlamıştı.
Büyük salonda oturup sohbet ettikten sonra yemekler yendi. Yemek faslı da bittikten sonra Zeynep odasına geçmiş eşyalarını yerleştirirken bir yandan da ablası Merve'yle sohbet ediyordu. Merve:
''Yarın akşama misafirliğe gideceğiz haberin olsun.''
''Kimin evine? ''
''Buraya yeni taşınan bir ailenin yanına, bizimkilerin uzaktan akrabasıymış galiba.''
'' Biz gitmesek olmuyor mu ya. Hiç halim kalmadı benim.''
'' Bunu diyecegini biliyordum bende istemiyorum ama olmaz ayıp olur. Annem hep birlikte gidelim sıkılırsanız dönersiniz dedi. ''
'' İyi tamam o zaman gidelim.''
Zeynep'in pek hoşuna gitmemişti bu iş. Normalde severdi gezmeyi ama daha yeni geldiği için dinlenmek istiyordu.
Ablası Merve, Zeynep' den üç yaş büyüktü sadece. O da üniversite son sınıfa geçmişti. Hafif kısa boylu, beyaz tenli ve zayıftı. Zeynep'e göre biraz daha sakin yapılıydı. Bir de Tuğba adında kız kardeşleri vardı. Tuğba ise lise üç öğrencisiydi. Pek konuşmayı sevmezdi. Oda yaşına göre uzun boyluydu ve beyaz tenliydi. İçlerinde tek esmer olan Zeynep vardı.
Onlar sohbet ederken Tuğba ise yan odada film izlemekle meşguldü. Kızlar da biraz daha sohbet edip uyudular.Sabah Zeynep okuldan kalma alışkanlıkla erken uyandı. Evdeki herkes hâlâ uyuyordu. Oyalanmak için kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Mutfak geniş olduğu için kahvaltıyı mutfakta yapıyorlardı. Sessizce hazırlamaya koyuldu. Bir süre uğraştıktan sonra ortaya çok güzel bir sofra çıkarmıştı. "Annem bu sofrayı görünce kesin gözleri yaşaracak. " diye düşünerek gülerken aniden arkadan birisi omzuna dokundu. Korkuyla irkildi bir an ve sonra arkasına dönüp bakınca Tuğba' yı gördü. Tuğba ablasının haline kıs kıs gülüyordu. Zeynep de gülmeye başladı daha sonra. Bir anda kapıda anneleri Fatma Hanım göründü.
" Sabah sabah bu ne gürültü... Hanginiz hazırladı bu sofrayı bakalım? "
" Ablam hazırlamış anne çok şaşırtıcı değil mi? "
" Hayırdır başına bir şey mi düştü kızım? İlk geldiğin zamanlar hiç böyle yapmazdın. "
Zeynep gülerek " Bu defa da böyle oldu anne. Farklılık gerek bazen. Neyse ben babamla ablamı uyandırayım. " diyerek mutfaktan çıktı.
Hep birlikte kahvaltı yaptıktan sonra herkes kendi halinde bir şeyler yapmaya başladı.
Akşam olmuştu ve gitme vakti gelmişti. Hazırlanıp yukarı kata çıktılar. Zile bastılar ve kapıyı evin hanımı Emine Hanım açmış ve içeri buyur etmişti. Emine Hanım, orta yaşlarda hafif kısa boylu ve güzel bir bayandı. Sıcak bir şekilde misafirleri karşıladı ve bayanlar yan odaya geçip oturdular.
Tanışma sohbet muhabbet faslı sürerken Zeynep, Emine Hanıma yardım için mutfağa gitmişti. Emine Hanımın yanında oğlu Sedat vardı. Sedat uzun boylu ve esmerdi. Dalgalı siyah saçları ve kirli sakallarıyla yakışıklı genç bir delikanlıydı. Zeynep bir an kararsız kaldı girme konusunda. Emine hanım Zeynep'i görünce " Buyur kızım gel çekinme. " diyerek oğlunu gönderdi. Sedat kapıdan çıkarken tekrar dönüp baktı ve odasına gitti. Bir garip olmuştu kızı görünce. Acaba adı ne diye düşündü. Sonra da aklından atmaya çalıştı.
" Benimle ne işi olacak sanki boşu boşuna aklımı karıştırmayayım. Zaten başımda Serpil derdi var. Ondan bir kurtulayımda ondan sonra ne olur bilemem. Güzel de kızmış ama ya. Neyse ne boşver Sedat." diye düşüne düşüne erkeklerin yanına geçti.Zeynep, gereken yardımı yapıp yerine oturdu. Bir an önce gitmeyi düşünüyordu. Neyse ki fazla kalmayıp kalktılar. Kapıdan çıkarken Zeynep Sedat'ın bakışlarıyla karşılaştı fakat önemsemeden döndü ve gitti. Sedat ise daha da kafasında netleştirdi. "Bir an önce Serpil 'den kurtulmalıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Masalım
Teen FictionNe güzel bir duadır ; " İyi insanlara çıksın gittiğin bütün yollar." Kime bu duayı etsen tüm kalbiyle amin der. Neredeyse herkes ister böyle olmasını. Ama kimin duasının ne zaman kabul olacağı bilinmez. Zeynep de bilmiyordu karşısına kimlerin ve na...