" Ben birşey yaptım. Biliyorum kızacaksın ama dayanamadım ne yapayım. Anneme söyledim seni. En kısa zamanda bize gelmen lazım. Annem ısrarla çağırıyo. "
Zeynep bir an yutkundu ve ne diyeceğini bilemedi. O şaşkınlıkla elindekileri yere düşürdü. Sedat'ın " Zeynep??" diyen sesiyle kendine geldi. Yerdeki eşyaları aldı ve cevap verdi.
" Neden bana sormadın söylemeden önce."
" Sorsaydım kabul etmezdin ki. "
" Kabul etmeyeceğimi biliyorsan söylememen gerekirdi. Henüz çok erken. Gelmiyorum! " dedi Zeynep sinirli bir şekilde. Sedat' a çok kızmıştı ama bir yandan da onun annesiyle tekrar sohbet etmek istiyordu ama bunun için daha erkendi.
" Bak canım benim gelmiyorum diye birşey yok. Söyledim bir defa ve kadın seni bekliyor. Ayıp değil mi? Hem tanıyosun zaten annemi sıkıntı çekmezsin. Beni beğenmez derdin de yok. Annem seni çok beğenmiş zaten. Beni kırma lütfen. "
Zeynep sıkıntıyla nefesini verdi ve yine dayanamayıp kabul etmek zorunda kaldı. Bu çocuğa bir türlü karşı gelemiyordu.
" Tamam. Ne zaman gidiyoruz? "
" Teşekkürler hayatım. Pişman olmayacaksın bak söz. Ne zaman istersen o zaman gideriz. "
" En kısa zamanda olursa iyi olur. Bir an önce olsun bitsin. Ama bak bir daha böyle yapma bana tamam mı. "
" Tamam canım yapmam. Seni çok seviyorum. " dedi Sedat gülerek.
Zeynep o iki kelimeyi duyduğu an yüzünde güller açtı. Kalbi tekrardan göğüs kafesini delmek istercesine hızla atmaya başladı. Gözleri ışıl ışıl oldu ve hemen yumuşayıverdi. Az önceki sertlikten eser kalmamıştı ve utangaç bir sesle zar zor " Bende .. " diyebildi.
Sedat, Zeynep'in bu haline güldü ve "Görüşürüz." deyip telefonu kapattı.Zeynep, az önce Sedat' ın söylediklerini hatırlayınca yeni yeni aklı başına geldi. Emine Hanım' ın yüzüne nasıl bakacaktı hiç bilmiyordu. Ya annesine söylerse o zaman ne yapardı. Düşündükçe içi yanmaya başladı ve bir anda ter hücum etti her yerine. Daha fazla düşünmemek için adımlarını hızlandırdı.
Eve geldiğinde soluk soluğa kalmıştı. Annesi evde yoktu. Zeynep de direk odasına çıktı ve ablasına aldıklarını onun yatağının üzerine koyup ellerini ve yüzünü iyice yıkayıp kendine gelmeye çalıştı. Üzerine rahat birşeyler giyip kendisini yatağa attı.
" Emine Hanım tatlı kadın ya sıkıntı olmaz. Beni tanıyo zaten üzerime fazla gelmez. Gelmez ama değil mi? Yaa ben ne yapacağım. Nerden çıktı şimdi bu. Hiç alışkın değilim böyle şeylere ben. "
Bir anda yerinde doğruldu ve ablasının olmadığını yeni hatırladı. Kalktı ve evin her yerinde aradı. Bulamayınca mecburen odaya dönüp telefonunda ablasının numarasını tuşlayıp aradı. Merve, son zamanlarda hiç evden çıkmamıştı. O yüzden de Zeynep merak etmişti. Telefon tam kapanacakken Merve açtı ve yorgun bir sesle:
" Bi rahat vermediniz ya ne var? " dedi.
" Son günlerde kendini eve kapattığın için evde göremeyince merak ettim. Meraklı değilim yoksa sana hanımefendi. " dedi Zeynep gülerek.
Merve zar zor gülüyo gibi yaptı ve
" Ha ha hiç güleceğim yoktu. Hava almak istemiş olamaz mıyım yani. Abartmayınız lütfen. "" Böyle konuştuğuna göre açık hava sana yaramış. İyi iyi sevindim. Ruhsuz olmandan iyidir. "
" Sen arayana kadar iyi gelmişti. Daha fazla rahatsız etme beni. Hadi güle güle. "
Zeynep gülerek kapattı telefonu. Ablasının dışarı çıkmasına sevinmişti. Çok üzülüyordu haline. Kendisini çok yıpratmıştı değmeyecek birisi için. Ablasına bir yandan da kızıyordu bu yüzden. Ama oda haklıydı ister istemez üzülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Masalım
Ficção AdolescenteNe güzel bir duadır ; " İyi insanlara çıksın gittiğin bütün yollar." Kime bu duayı etsen tüm kalbiyle amin der. Neredeyse herkes ister böyle olmasını. Ama kimin duasının ne zaman kabul olacağı bilinmez. Zeynep de bilmiyordu karşısına kimlerin ve na...