10. Bölüm

107 28 99
                                    

Sesin geldiği yöne doğru döndü ve biraz olsun rahatlar gibi oldu. Yurttan birisi sinir krizi geçiriyordu. Kesin yine erkek meselesindendir diye düşündü.

Zeynep, kızın attığı çığlıkla hemen adımlarını hızlandırdı ve kızın bulunduğu odaya doğru gitmeye başladı. Odanın etrafında herkes toplanmıştı. Aslında kendisine gerek olmadığını düşünüyordu ama yinede dayanamadı ve kafası dağılır ümidiyle gitti.

Kızlara ne olduğunu sordu ve beklediği cevabı aldı. Kız, erkek arkadaşıyla tartışınca bu hale gelmişti.

" Üzüldüm kıza, inşallah kendisini bu kadar heder etmesine değecek birisidir. Gerçi öyle olsa bile bu hale gelmemeliydi, her ne olursa olsun. Neden böyle oluyor ki? " diye kendi kendine düşündü.

Ambulansın sesi duyulunca da Zeynep elinden birşey gelmeyeceğini anlayınca tekrar odasına yöneldi. Pınar da sesi duyunca geldiği için oda yanındaydı. Zeynep' deki tuhaflığı farketti fakat birşey sormadı, onun anlatmasını bekledi.

Odaya döndüklerinde Rabia ve Nursena film izliyordu. Zeynep onlara selam verip banyoya geçti. Aynaya baktığında çok kötü görünmediğini farketti. Biraz olsun rahatladı ve inşallah kızlar anlamamıştır diye geçirdi içinden. Kimseyle konuşacak hali yoktu. Bir an önce uyumak istiyordu.

Duş alıp hemen yatağına girdi. Kızlara belli etmemek için kısa bir sohbet etti. Daha sonra uyumaya çalıştı fakat bir türlü uyuyamadı. Gözlerinin önüne sürekli Sedat geliyordu. Küçükken yaptığı gibi kafasında hayal kurmaya çalıştı. Bir çitin üzerinden sanki koyunlar sırayla atlıyormuş gibi düşünmeye çalıştı ve onları tek tek saydı.

Bunu ilk yaptığı sıralar kendisine çok gülüyordu fakat genelde işe yaradığını görünce ne zaman uyumakta zorlansa yapmaya devam etti. Koyunları sayarken bir süre sonra yorulur ve uykuya dalardı. Bu defa koyunlar Zeynep'i zorlasa da yine de devam etti ve en sonunda uykunun kollarına teslim oldu.

***

Aradan günler geçti fakat ne Sedat Zeynep'i ne de Zeynep Sedat'ı aramadı. Zeynep ilk günler kimseye bahsetmesede en sonunda yorgun düştü ve ablasıyla telefonda konuşurken dayanamayıp ağlamaya başladı. Ablasının ardından Büşra ve oda arkadaşları da öğrendi. Büşra, Zeynep açısından sevinmiş ve güven vermediğini söylemişti. Pınar' da desteklemiş, Rabia ve Nursena fazla yorum yapmamıştı.

Sedat ise Zeynep' den adım bekliyor fakat günler geçtikçe umutsuzluğa kapılıyordu. İlk günler tekrar döner diye bekliyordu fakat düşündüğü gibi olmadığı için şaşırıyordu.

Zeynep, Sedat'ı çok özlemişti ama tekrar nasıl olacağını bilmiyordu. Tekrar aynı konular yüzünden tartışmaktan korkuyordu. Sedat'ı çok istiyordu fakat hayallerinden de daha fazla vazgeçmek istemiyordu. Kimsenin de bu konuda yorum yapıp ona akıl vermesini istemedi. Kimsenin onu anlamadığını özellikle hayalleri konusunda anlamadığını düşünüyordu. Sadece Büşra'yla oda arada bir konuşuyordu.

Ablası Merve yaşadığı sıkıntıları ilk zamana oranla aşmıştı fakat tam anlamıyla değil. Dersleri sayesinde kafasını dağıtıyordu. Zeynep'in o yüzden içi rahattı. Yine de bazen kendisini unutur ablasıyla ilgilenir onu neşelendirirdi.

En sonunda Zeynep'in iple çektiği gün geldi. Sınavları bitmiş ve yolculuk vakti gelmişti. Gece yolculuk yapmayı tercih ederdi genelde. Yolda kitap okuyamadığı için canı sıkılırdı. O yüzden gece yola çıkar, yol boyu uyur varmaya yakın kendine gelirdi. Yine öyle yaptı.

Otobüse bindi ve yerini aradı. Bulduğunda şaşkınlıkla tekrar doğru mu diye bilete baktı. Evet burası onun yeriydi. Bayan yanı diye almıştı fakat yerinde genç bir erkek uyuyordu. Tekrar indi ve muavine durumu anlattı. Kontrol ettiklerinde gerçekten de yanlışlık olmadığını anladılar. Satıcıların dikkatsizliğine kurban gitmişti.

Muavin Zeynep' in rahatsızlığını yüzünden anlayınca boş olan koltukları gösterdi ve

" İsterseniz buraya oturun, boş zaten."
dedi.

Zeynep, rahatlayarak teşekkür etti ve hemen yerine oturdu. İçinden firmaya laf söylemeyi de unutmadı. Çok geçmeden uykuya daldı.

***

Zeynep yüzüne değen tüy gibi şeyle uyanır gibi oldu. Gözlerini yavaşça açtığında çimlerin üzerinde uzanır buldu kendisini. Ardından üzerine doğru eğilmiş, elindeki tüyle onu huylandırmaya çalışan Sedat'ı gördü. Neler olduğunu anlayamadı. Daha az önce yolda değil miydim diye düşündü. Sedat, Zeynep uyanınca geri çekildi ve Zeynep uzandığı yerden kalktı.

Etrafta hiç insan yoktu. Az ileride berrak bir göl vardı ve yemyeşil çimlerin üzerinde oturuyordu. Tek bir ağaç bile yoktu. Güneş tam tepede olmasına rağmen sıcaklığı yakmıyordu. Zeynep etrafına bir süre baktıktan sonra Sedat'a baktı. Sedat gözlerini Zeynep' e dikmiş sabit bir şekilde bakıyordu. Başka hiçbir harekette bulunmuyordu. Zeynep daha fazla dayanamayıp sordu.

" Burası neresi? Ben otobüsdeydim nasıl geldim buraya? Senin ne işin var burada? "

Aklındaki soruları ardı ardına sordu fakat Sedat'ta hiçbir hareket olmadı. Az önceki tüy de elinde değildi. Daha sonra gülmeye başladı. Aniden Zeynep'i kucağına aldı ve kahkaha atarak hızlıca koşmaya başladı. Zeynep korkmaya başlamıştı artık.

Aniden Sedat durdu. Zeynep bir an az ileride daha önce filmde izlediği Chucky bebeği gördü. Elinde kürek vardı ve yerde kendisi yatıyordu. Tam dibinde ise bir çukur. Zeynep korkuyla Sedat' a baktı fakat hala bir tepki yoktu Sedat' ta. Daha sonra Sedat, Zeynep'i kucağından gölün içine attı ve şu sözleri söyledi:

" Beni yarı yolda bırakmamalıydın..."

Zeynep, korkuyla oturduğu yerde sıçradı. Her yeri ter içinde kalmıştı. Yanındaki bayanda Zeynep' in sıçramasıyla uykusundan uyandı. Zeynep' e iyi olup olmadığını sordu ve ardından su ikram etti. Zeynep, gördüğü rüyanın etkisiyle elleri titreyerek suyu içti. Zar zor cevap verdi.

" Te- teşekkürler iyiyim. " diyebildi sadece.

Arkasına yaslandı. Gözlerini kapattı kısa süre fakat gözyaşları akmaya başladı. Rüyadan hiçbirşey anlamamış sadece korkmuştu. Anlam veremedi hiçbirşeye. Gözlerini silip tekrar su içti ve pencereden dışarıya baktı. Güneş artık tüm güzelliğiyle kendisini göstermeye başlamıştı. Gecenin soğugu kendisini ılık bir sıcağa bırakıyordu.

Zeynep yol kenarındaki tabelayı görünce gelmesine çok az kaldığını anladı. Kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini hatırladı. Elindeki suyun birazını eline döktü ve ardından yüzüne sürdü. Peçetesiyle hafifçe kuruladı. Ardından tekrar su içti ve aynaya baktı. Kendi kendine söylendi.

" Biraz olsun insana döndüm sanki. Gözümdeki şişkinlik umarım eve varana kadar geçer.
Bu da sana ders olsun Zeynep hanım. Bundan sonra abuk sabuk korku filmi izlemezsin umarım. Bilinçaltını ne hale getirmişsin. Yine iyi dayanıyor zavallım. "

Zeynep, Sedat kısmını aklına getirmek istemiyordu. Rüyayı da unutmak için yolun kalan kısmında müzik dinleyip telefonda oyun oynadı. Otobüsün otogara girdiğini görünce rahat bir nefes aldı. Kulaklığı çıkardı ve ardından o gıcık olduğu sesi duydu. Muavin mikrofonla duyurusunu yapıyordu. Fakat mikrofonu ağzına yapıştırdığı için tuhaf çıkan ses Zeynep'i her defasında deli ederdi. Ama dalgın olduğu için bu defa fazla takmadı.

Otobüsten indi ve valizini almak için beklemeye başladı. En sonunda onunkini indirdiler. Zeynep indirilen valizine elini atmıştı ki bir el ondan önce davranıp valizi aldı. Zeynep sinirle kafasını kaldırıp elin sahibine baktı...

Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar :)

Benim MasalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin