Bölüm 1 / Çatışma

3.2K 566 765
                                    

Bölümler ilerledikçe bambaşka bir hikaye okuduğunuzu göreceksiniz. Sizden ricam sakin olup okumaya devam etmeniz. :)

~DERİN ~

Normal başlayan bir gün beklemediğimiz şekilde sonuçlanabilirdi. Beklentilerimizi yok edecek sebepler doğurabilir, hayatımızı derinden sarsabilirdi. Öyle de oldu...

Sabahların en kötü yanı uyanıyor olmamız. Bunu bu sabah bir kez daha anladım. Çünkü böğüren öküzden hallice sesler çıkaran alarmımın sesiyle uyandım. Uykum hafif olsada hızlı uyandırma etkili olduğundan alarm sesim buydu.

Alarmı kapatıp güzelce uykuma devam edecekken 5 dakikada bir çalan alarmımın harikalığı sayesinde uyandım. Sarsak adımlarla banyoya ilerledim.

Banyodan sonra saçlarıma gerekli özeni göstererek hafif dalgalı bir şekilde omuzlarıma bıraktım.

Sıra kıyafete gelince boy aynasında kendimi bir kez daha süzdüm. Güzeldim. Kumral saçlarım, mavi gözlerim vardı. 1.70 boyundayım demek istesem de 1.65 im. Bence ideal boydayım da bazen kısa hissediyorum.

Bu sabah şirkete gitmeyi planladığım için siyah kalem etek, beyaz üzerime hafif bol duran şifon gömlek ve siyah stilettolarımı giydim. Çantamı ve ceketimi de aldıktan sonra hazırdım. Stilettolarımı ayağımdan çıkartıp ayağıma puflarımı giydim. Stilettoları evden çıkarken giyerdim. İşkenceye erken başlamak tercihlerim arasında yoktu.

Hızlı bir kahvaltı yaptım. Hiç benlik değildi ama şirketle evin arası fazla olduğundan hızlı olmak zorundayım.

Ailem bundan iki yıl önce trafik kazasında vefat ettiği için şirketi ben yönetiyorum. Babam hayattayken şirket yönetmeyi hiç düşünmemiştim. Haliyle bilinmezliğin ortasında en önden yerim ayrılmıştı. Tıp okuyordum ve başarılı bir cerrah olma hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Hayallerimin ufacık bir kısmında bile yer almayan şirkette çalışıyordum. Benim masa başında oturmak yerine hayat kurtarmam lazımdı.

Şirket yönetme oyunum iki yıl önce başlamıştı. Şuan 24 yaşındayım ve okulum tamamen bittiğinde gerçek hayatı görmemle ailemden kalan şirkete sahip çıkmak için elimden geleni yaptım. Hala da elimden geleni yapıyorum. Pek başarılı değilim. Hadi dürüst olayım hiç başarılı değilim.

Her ne kadar şirket batma eşiğinde olsa da şirketi iki yıldır ayakta tutabildiğime şükrediyordum. İki yıldır ayakta kalmasındaki en büyük etken yardımcım Oktan Bey'di. Yıllarca babamla çalışmış olan Oktan Bey şirketin batmamasının en büyük sebebiydi.

Şirket için tek kurtuluş yolu önümüzdeki hafta yapılacak olan ihaleyi kazanmak. Umarım kazanırız. Yoksa ailemden kalan şirket batar.

Ben bu karamsarlıktan boğulan düşünceler içerisindeyken dışarıdan gelen silah sesleriyle kendimi yere attım. Ardından evimin bir kaç camından peşi sıra kırılma sesleri yükselince şansıma yakında olan çekmeceden silahımı aldım. Kendimi korumalıydım. Her ne kadar silah kullanmayı bilsem de canlı birine ateş edip öldüremezdim. Hem Hipokrat amcaya ettiğim onca yeminden sonra günahlara girerdim. Öldürmek değil yaşatmaktı benim felsefem.

Multiyi şimdi açmanızı tavsiye ederim :)

Evimin camı kırılmış penceresine eğilerek seri adımlarla yaklaştım. Gördüklerim karşısında gözlerim neredeyse yerinden fırlayacaktı.

Ondan fazla siyahlı adam benim evimin duvarını siper edinmiş iki adama ateş ediyordu. Sayısal üstünlüğe sahip adamlar evimin bahçesindeki ağaçları kendilerine siper edinmişti. Kulakları sağır edecek şiddette çıkan silah sesleri eşliğinde vücuduma yayılan adrenalini her bir hücremde hissediyordum.

Kalabalık grubun hepsi de baştan ayağa siyah giymişti ben olsam bu kadar piştiyi kaldıramayıp başkalarına ateş etmek yerine ilk önce kendi kafama sıkardım.

Ben burda öylece dikilmiş vizyona yeni girmiş filmimi izlerken en önemli şeyi kaçırdım. Bu lanet pişti ustası herifler benim evimin içine etmişti. Benim. Benim evimin. İçine.

O an verdiğim ve doğruluğunu düşünmek için zaman harcamayıp her daim mağdurun yanında olan yufka ve yeşil çamsı yüreğimle evimin duvarını siper edinmiş kendilerini korumaya çalışıp uygun zamanlarda ateş eden iki kişiye yardım etmeye karar verdim. Sonuçta evime gelen Tanrı misafiriydiler.

Bacaklarımı hareket etmeye zorlayarak evimin merdivenlerine yöneldim. Tek düşündüğüm hızlı olmaktı. Hızlı olmalıydım. Hem iki adamında ne kadar süre dayanabileceğini veya ne derece silah kullanabildiklerini bilmiyordum. Güvenmem gereken tek şey kendimdi !

Üst kata ulaştığımda evimi ateş yağmuruna tutan adamları görebileceğim şekilde camı kalmamış penceremin köşesine konumlandım. Fazlaydılar ve en büyük avantajım beni beklemiyor oluşlarıydı. Evimin bahçesinde çatışmaya girmeden önce beni hesaba katmamakta büyük hata yapmışlardı.

Onları öldüremezdim ama topuklarından veya kas dokularından vurabilirdim. En azından iyileşirlerdi ve benim istediğim gibi etkisiz kalırlardı.

Sonrasında sniperlığımı konuşturarak peş peşe bir kaç adamı yere serdim. Hazırlıksız yakalanan adamlar beni fark ettiklerinde artık çok geçti. Fark ettiklerindeyse az sayılarına rağmen bana doğru ateş edip dikkatlerini benim üzerime yoğunlaştırdılar. Buysa ikinci büyük hatalarıydı. Dikkati üzerime çekmemle birlikte kulaklarımın yanından geçip evimin duvarlarında yer alan mermiler yoğunluğunu arttırdı. Bir kaç siyahlının da koruduğum iki adam tarafından vurulmasının ardından geri kalanlar yaralılarının fazlalığından ve canlarını korumak amacıyla geri çekildi. Kimseyi öldürmediğimden emin oldum. Bir kısmını benim yaraladığım yaralılarını da siyah bir minibüse bindirdikleri gibi dakikalar içinde ortadan kayboldular.

Bu görüntünün vermiş olduğu rahatlıkla sırtımı duvara dayayıp yere çöktüm. Silahım elimden düştü. Dakikalar önce asla yapacağıma inanmadığım bir olayın içindeydim. Bu bedenime fazlasıyla ağır gelmişti. Sıkı bir şekilde kavradığım silahımdan dolayı sağ elim kızarıp uyuşmuştu. Yumruk haline gelmiş sağ elimi sol elim yardımıyla ovaladım. Kendi kendime defalarca " GEÇTİ DERİN " kelimelerini fısıldadım.

Biraz sakinleşip rahat bir nefes verdikten ve kalp atışlarımın kısmen düzene girmesinden sonra aklıma dışarıdaki iki adam geldi. Onlardan hesap sormalı ve ne durumda olduklarına bakmalıydım. Kısmen evimin bu yıkık dökük görünürde terk edilmiş hale gelmesine sebep olmuşlardı. Allah aşkına civarda başka ev mi yoktu? Yoktu.

Kafa dinlemek için şehrin uzağına ailemden kalan iki katlı evime gelmiştim. Gelmez olaydım.

Koşarak dışarı çıktım. İki adamı aradım. Gözlerim onları bulduğundaysa hiç beklemediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım.

Selamlar selamlar. Bu benim ilk kitabım bana destek olursanız sevinirim. :)

Yorumlarınız benim için çok değerli.
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. :)

Kendinize iyi bakın.
Mutlulukla kalın. :)

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin