Bölüm 8 / Sorgu II

1K 238 277
                                    

Multi: Yiğit

- Hatırlatma -

Ellerime ve bedenime bulaşmış kırmızı sıvıyla Onur'un yanına oturdum.
Artık kurtulmaya çalışmıyordu. Gözleri kanlanmış, umudunu kesmişti. Sağ gözünden bir damla yaş giden ruha elveda dercesine yavaşça süzüldü.

Boşluğa bakarak " Onu öldürdün... " dedi.

" Evet, onu öldürdüm. "

Onur yanı başındaki beni görmemeye yeminliymişçesine yüzüme bakmıyordu. Duvara odaklanmıştı. Gözlerini kıpırdatmıyordu. Sinirliydi. Üzgündü.

Vücudunda sarsıntılar meydana gelse de göz pınarları yaşları bırakmayı inkar ediyor, ruhunun emirlerine karşı geliyordu.

" Lanet olsun, sana hiçbir şey yapmamıştı. Neden ha neden öldürdün!? "  Dudaklarının bile haberi yokmuş gibi çıkan soluk sesini zar zor duydum.

" Onu kurtardım. Beyninin içindeki yaratığı öldürdüm. " Dediğime olmayan inancım tüm karanlığıyla etrafımdaydı.

Onur'un gözlerine bakma ihtiyacı duysam da içimdeki ince sızı buna engel oluyordu. Bakmaya yüzüm yoktu.

Bu kadar ileriye gitmem gerekiyor muydu? diye düşünsemde artık bir faydası yoktu, olamazdı.

Kendime verdiğim görevi yerine getirmiştim. Kendimi korumuştum. Her ne pahasına olursa olsun.

" Kardeşim dediğim adamı beyninde yaratık var diyerek öldürdün. " Onur'un dudaklarından fısıltı şeklinde çıkan kelimeler, sessizliğe gömülmüş salonumun dört duvarında hayat bulurken, kalbime pişmanlık tohumlarını ekiyordu.

Şimdi pişman olma vakti değildi. Bunu dakikalar öncesinde kafamdan silip atmıştım. Pişmanlık yoktu. Konsantre olmalı ve istediğimi elde etmeliydim.

" Evet, tam olarak öyle yaptım. "

Israrla yüzünü bana dönmüyordu. Yas tutmasını anlardım ama daha çok öfkelenmesini bekliyordum.

Kırmızının en koyu tonuna bürünmüş ellerimi Onur'un yüzüne sabitleyip yavaşça kendime döndürdüm. Göz teması kurup gözlerinin en içine baktım.

Titreyen göz bebekleri Alp'e ne kadar değer verdiğini anlatırken, bana nefretini kusuyordu.

Kanlanmış gözleri ve bembeyaz olmuş yüzüne ellerimin değmesiyle oluşan kırmızılık ürkütücü bir görüntüyle başbaşa olmamı sağlıyordu.

                - 23 Dakika Önce -

Alp'in alnından süzülerek, çenesinden intihar eden bir ter damlası elimle buluştu.

Uzatmanın anlamı yoktu. Alp'e daha fazla acı çektirmek istemiyordum. İstediğim aşamaya çoktan ulaşmıştı. Artık cevap veremezdi. Beyniyle matkabın birleşeceğinden emindi. Korku tüm bedenine hakimdi. Sorularıma cevap verse de cevaplarının sağlıklı olacağına inanmıyordum. Başıyla matkap arasında üç santim olan birinden sağlıklı cevaplar vermesini bekleyemezdim. Ya yalan söylerdi ya da doğruyu net olarak anlatamazdı.

Her ne kadar düşman olarak algılıyorsamda ona ayrılan görevi yerine getirmişti. Artık minik gösterimden uzaklaşması gerekiyordu.

Alp'in yardım isteyen seslerini beynimdeki en arka odacığa kilitledim. Onur'un yapmamamı söyleyen gür sesiniyse umursamadım.

Alp'in başını kartona doğru çevirdim ve matkabı düzgünce koltuğun kenarına bıraktım. Ne yaptığımı görmemesi gerekiyordu. Ki uzaklaşan matkap sesinden bir şeylerin döndüğünü anlaması an meselesiydi.  Hızlıca cebimden boş eter şişesini çıkardım. Dişimle kapağından kurtuldum. İçi boş olsa da hala gerekeni yapabileceğine inanıyordum. Eğer yapmazsa bayıltmak için şah damarına 15 saniyelik baskı uygulayıp beyne giden oksijenini kesmem gerekirdi. Bu çok tehlikeliydi çünkü saniyeyi ayarlayamazsam ölümle sonuçlanması olasılığı yüksekti.

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin