Bölüm 5 / Kuru Temizleme

1K 345 160
                                    

Multi: Alp

-Hatırlatma-

İlkel zil sistemimi geliştirmiş olmanın verdiği rahatlıkla neşterimi komodinin üzerine bırakıp yatağımın örtüsünü sıyırdım. Silahımı yastığımın altına yerleştirdim. Ağır adımlarla giysi dolabıma yaklaşıp içinden pijamalarımı aldım. Pijamalarımı giymemin ardından kendimi yumuşak yatağıma atıp, güvenli bir uykunun beni uzaklara götürmesine izin verdim.

~Derin~

Gözlerimizi güne her açışımızda yeni bir oyuna perde açıyorduk. Bize özel oyunun hem başrolü hemde en ön koltukta oturan seyircisiydik.

Varlığımızla harmanlanmış, yokluğumuzla harlanmış bu dünyada belki de bize özel yapılmış en gösterişli giysiydi hayatımız.
Her an başkalaşan benliğimize ayak uydurabilecek tek gerçek oluş, tek yok oluştu.
Kendisizliğine yönelince içinde varlığını bildiğin güçle savaşmaya devam etmekti.
Biraz gitmekti, biraz gelmekti.
Çokça çıkmaktı, fazlaca inmekti.
Aldığın her nefeste beklenmeyene sürüklenmekti...

Alt kattan gelen erkek sesleriyle güne başlamak, alarmıma olan kötü düşüncelerimi ortadan kaldırmaya yetti. Gece bir misafirin kapımı çalmamış olmasıyla hala yastığımın altında duran Berettama elimi uzatıp aldım. Duyduğum seslere biraz daha dikkat kesildiğimde Alp'in uyanmış olduğunu anladım. Artık evimdeki iki düşmanda aktif haldeydi. Daha şüpheci, daha dikkatli olmam gerekiyordu.

Üzerimi değiştirmek için dolabıma doğru ilerledim, siyah kot pantolon ve beyaz bir t-shirt giydim. Uzun saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplarken aklıma şirket geldi. En azından bu hafta şirkete uğrayamazdım. Bu günün pazar olmasına rağmen Okan Bey'e haber vermeliydim. Üstelik şirketin geleceğini belirleyecek olan ihale gidemeyecek olmam kötüydü.

İhaleye katılmış olsam bile bu sadece, masadaki bir biblodon ibaret görüntümle eş değer olacağı için Okan Bey'e güvenmek en doğrusuydu. Herkes bildiği işi yapmalıydı.

Okan Bey'e mesaj atabilmek için telefonumu odamın içerisinde aradım. Komodinin üzerine neşterimin yanında duruyordu. Hızlıca tüm hafta boyunca şirkete gelemeyeceğime dair bir mesaj attım.

Neşteri yine cebime koyduktan sonra kapımın kolunda asılı duran cam dolu poşeti alıp düzgünce yere bıraktım. Nasılsa yarın ve daha sonraki bilmem kaç gece işime yaramaya devam edecekti.

Kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladım. Salona giriş yaptığımda Alp ve Onur o gür sesleriyle koyu bir muhabbet içindeydiler.

" Günaydın beyler. Bakıyorum da hastamız uyanmış. " Sözlerimle ikisinin de yüzü bana döndü.

" Günaydın. Sayende uyandım, Onur anlattı. Her şey için teşekkürler. " Alp'in yüzündeki minnettarlık gülümsememe sebep oldu.

" Teşekküre gerek yok işimi yaptım. " diyerek yan yana oturdukları koltuğun karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Bu onlara psikolojik açıdan odanın hakimi olduğumu aşılayacaktı. 1-0 önde olmak için bu tarz psikolojik oyunları oynamanın zararı yoktu.

" Hayır teşekküre gerek var, sen olmasan ölebilirdim. "

" Ama buradaydım değil mi? Bunları konuşmaya gerek yok. " Koltuğuma yaslanarak önemsiz olduğunu gösterdiğim davranışın onda daha fazla minnet duygusu uyandırmasını bekledim. Daha fazla minnet daha az zarar gelmesi demekti. Kendimi her açıdan güvene almalı ve bana borçlu kalanların, zor durumda kaldığımda borçlarının geri iadesini kabul etmeliydim.

Aslında zor bir durumda kalacağım da kesin değildi. Hatta zor durumda kalmayacağımdan emin sayılırdım. Lakin olası her duruma karşı da bir plan hazırlamam gerekliydi. Fazla planın kimseye bir zararı olmazdı.

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin