Bölüm 9 / Karar

812 204 174
                                    

Multi: Subliminal

-Hatırlatma-

" Neden bu kadar zahmete girdin? " dediğimde sırtını yaslandığı koltuktan uzaklaştırdı. Yüzünde fazlasıyla ürkütücü bir ifade vardı.

" İstediğin cevaplar fazla değerli bu kadar kolay elde edemezsin. "

" Ne istiyorsun? " dememle koltuğa tekrar yaslanmıştı. Duymak istediği cevabı almıştı.

Yüzündeki hesapçı ifadeyle " Ne kadar dayanıklı olduğunu öğrenmek. " dediğinde belli etmesem de rahatlamıştım. Zihnimden geçen tonlarca kötü isteğin yanında bu düşünemeyeceğim kadar küçük bir istekti. Benden efor testi sonucu isterse kahkahalar eşliğinde yere yığılırdım. Umarım ciddiyetimi bozduracak bir şey söylemezdi.

" Değerli olduğunu söylediğinde daha büyük bir istek beklemiştim. " Yüzünde alaycı bir ifade oluştu.

" İsteklerimi hafife almamanı öneririm. Bu büyük bir istek. " Mimiklerini öylesine iyi kullanıyordu ki tam olarak çıkarımlarda bulunamıyordum. Aynı anda hem ciddi hemde alaycıydı. İki ifade birbirine karıştığındaysa birbirlerini nötrleyip ortada hiçbir ifadenin kalmamasını sağlıyordu.

Normalde ilk 30 saniye içinde mimiklerinden ve beden dilinden nasıl biri olduğunu çözebilirdim. Ama bu adamda koca bir hiç vardı. Her sonuç bir sonraki bakışımda yanlışa sürükleniyordu. Ve bu ilk defa başıma geliyordu. İlk defa karşımda biri varken zihnimde yoktu.

" Minik isteklerin olmayacağından eminim. Onur ve Alp'i buraya göndermişken, tabi isimleri buysa, küçük isteklerin olduğunu hiç düşünmedim. " diyerek moşul moşul uyumaya devam eden ikiliye küçük bir bakış attım.

" Evet isimleri Onur ve Alp. " Her yanlarından yalan akan ikili hakkında doğru olan nadir bilgilerden biriyle başbaşaydım. Hayret edilesi bir durumdu.

" İsteğim acı çekmeni sağlayacak olsa bile cevapları öğrenmek istiyor musun? " Acı çekmek mi? Ne kadar acı çekeceğime bağlıydı aslında. Acı eşiğim yüksek olsa da büyük bir acıdan bahsettiği ortadaydı. Arkadaşlarına yaptıklarım için intikam almak mı istiyordu? Yoksa başından beri planlı olan bir durum silsilesinin içerisinde miydim?

Peki cevapları almak için acıya katlanmam mantıklı mıydı? Şimdi arkamı dönüp giderek içine düşürüldüğüm beladan tamamen sıyrılabilir miydim? Keşke sıyrılabileceğime olan inancım, sıyrılamayacağıma olan inancımı uçurumdan aşağıya fırlatsaydı da özgür bir ruh olarak arkamı dönüp gidebilseydim. Üzerimde bu kadar emek harcamışlarken ellerinden gitmeme izin vermezlerdi.

Gözlerimi gözlerine dikip " İstiyorum. " dediğimde kulaklarım bile dudaklarımdan çıkanlara şok olmuştu. Az önce istediğimi mi söylemiştim? Kahretsin!

" Demek kendine güveniyorsun. Bu iyi. " dediğinde küçük bir memnuniyet kırıntısı yakaladığımı sandım.

Kendime güveniyordum ama karşımdaki adamın tekin biri olmadığı apaçık ortadaydı.

Kendimi toplayıp " Bu acının dozu ne kadar olacak? " dediğimde asıl önemli olan yere parmak bastığımın farkındaydım.

" Fazla. " diyerek gerilmemi sağlamıştı.

" Peki ya dayanamazsam? " Ritmi hızlanmış kalbim bu sorunun cevabını duymak istemiyordu.

" Ölürsün. "

Kulaklarımdan içeriye kaçan kelimeler kalbimin son hızda atmasını sağlamıştı. İstediği buydu ölmemi istiyordu. Bu yüzden gelmişti. Onur ve Alp bu yüzden bu evdeydi. Şimdi karşıma geçmiş ölümümü onaylamamı bekliyordu.

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin