Bölüm 3 / Oyun Başlıyor

1.3K 423 260
                                    

Multi: Derin

-Hatırlatma-

Normalde olsa pek şüphelenmeyeceğim Onur'un telefon konuşması beni şüphenin en derin bilinmezliklerindeki çıkmaza bırakmıştı.

Çünkü Onur'a ismimin Derin olduğunu söylemediğime emindim.

~Derin~

Yaklaşık 10 dakika içinde Onur salona geldi. Alp'e baktıktan sonra oturduğum tekli koltuğun sağında bulunan büyük koltuğa oturdu. Sessizdi. Bu işime gelirdi.

Duyduklarımı belli etmemeye çalışmalıydım.

Şuan için ne gibi bir tehdit altında olduğumu bilmiyordum fakat dikkatli olmam gerektiğinden emindim.

Telefon konuşmasına göre haber gelmeden herhangi bir hamlede bulunmayacaktı. Bu bilgiye dayanarak şimdilik güvende olduğumu söyleyebilirdim. Lakin şimdi güvende olmam ileride de güvende olacağım anlamına gelmiyordu.

Dikkatli olmalı ve hamlesini yapacağını anladığımda ona engel olmalıydım. Büyük ihtimalle hamlesinin yapacağı zamanı anlayamayacaktım. Her telefon görüşmesini duyabilecek kadar şanslı olamazdım.

Öyleyse bende oyunu kurallarına göre oynardım. Onur'un ve iyileştiğinde Alp'in de karşımda yer alacağı oyunda kendime bir strateji geliştirmeliydim. Stratejik açıdan benden bir kaç adım önde olabilirlerdi. Olsunlardı.

Onlar hamlelerini yapıp oyun sırası bana geçtiğinde bende onlara bir hamle yapacaktım. Bu hamlenin onlarınkinden kat kat daha iyi olacağını ise şimdiden biliyordum.

Oyun oynamak istiyorlarsa oynardık. Sıkıcı hayatıma aksiyon katmak istiyorlarsa o aksiyonun içinde beraber kavrulurduk. Ortada bir oyun varsa onlar kaybetmeye mahkumken ben kazanmaya mahkumdum.

Yüzüme aptal kız gülümsesini zorda olsa yapıştırdım. Beni aptal sanması hamle gücünü düşürürdü.

" Lavaboya havlu koymayı unutmuşum. " diyerek uzattığım havluyu aldı.

" Teşekkürler. " diyerek ellerini kuruladı ve havluyu yanına koydu. Telefon görüşmesinden sonra daha bir kendine gelmiş görünüyordu. Telefonda konuştuğu kişi, hatta adının Yiğit olduğunu öğrendiğim kişi onu bir hayli rahatlatmıştı.

" Önemli değil. " Bilmediğim konularda çıkarım yapmaya fazla dalmamalı ve normal görünmeliydim.

" Tanışma fırsatımız olmadı, malum senin için fazla uğraşmalı bir gündü. Adın ne? "

Bilinen gerçeklerin sorulması zaman kaybından başka bir şey değildir.
Bu çocuğun bunu öğrenmiş olmasını dilerdim. Hatta oturup onunla uzun bir seminerimsi, bilgi şöleni içinde yer alabilirdim. Tabi benim açımdan akılda soru işareti bırakmamaya çalışmıyor olsaydı.

Yüzümde oluşan gülümsemeyle " Sence? " diye sordum. Tabiki ismimi bildiğini itiraf etmesini beklemiyordum. Amacım onun bilinç altında ve üstünde etki yapıp zihninde saklama endişesine bağlı küçük panik zerreleri oluşturmaktı.

Oluşturmuştum da. Beden dilini kontrol altına alamaması büyük bir dezavantajdı. Paniğini yansıtan elleri birbirine geçmiş, ovalıyor görüntüsünün altına yatan gerçekleri gözler önüne seriyordu.

" Sadece şaka yapıyorum. Adım Derin." Gülerek söylediğim ismimin ardından belli belirsiz bir nefes dudaklarından firar etti. Rahatlamıştı.

" Güzel isim. " Benim gibi gülümsesini saklamamıştı. Gerçek şu ki gülümsemenin bulaşıcı olması büyük bir harikalık.

Eğer ismimi söylerken ona gülümsememiş olsaydım, rahatlayıp gülümsemezdi. İçimdeki fazlasıyla gergin ortamı Onur'a yansıtma niyetinde değildim.

" Bence de öyle ailem güzel bir isim seçmiş. " Şimdi sırada benim hakkımda ne kadar bilgi sahibi olduğunu öğrenmek vardı. İşe ailemden başladım. Pusuya yattım. Tuzağa düşmesini bekledim.

" Ailen demişken geldiklerinde Alp'le burda olmamız sıkıntı olur mu? "

Ups! Anlaşılan o ki beni denemeye karar vermişti. O zaman istediğini vermeliydim.

" Yok sıkıntı olmaz. Alp iyileşene kadar burda kalabilirsiniz. " Afallaması bir miktar daha açılan göz kapaklarından okunsada bozuntuya vermemek adına kendini kastı. Bu samimiyeti beklemediği açıktı.

Bu adam ailemin öldüğünü biliyordu. Bilmiyor olsaydı. Yönelttiği soru aile kavramına odaklanmak yerine yalnızlığıma odaklanmış olurdu.

Onlara evimi uzun bir süre daha açacak olmamı beklemiyordu. Normalde açmaz ve bir ambulans çağırıp hastaneye gitmeleri gerektiğini söylerdim. Şuansa düşmanımı kendime daha yakın tutup kontrolüm altında olmasını sağlayacaktım.

" Teşekkürler, şuan Alp'i istesemde bir yere götüremem. Hala uyanmadı bile." Samimiyetin doruklarında olan ses tonu Alp ve yardımlarımın onun için değer taşıdığının göstergesiydi.

" Ne zaman uyanır? "

" Yarın uyanır. " Arkadaşı için endişelenen birine kıyamazdım. Beni yufka yüreğimden vurmasa iyi olurdu.

" Tehlikeli bir durumu var mı? " Bu sorusu ister istemez dudaklarımı tebessüme zorladı.

" Vardı. Eğer onu ameliyat etmemiş olsaydım varlığını sürdürecekti de. Ve kesinlikle şuan ölmüş olacağından eminim. Hastanedeki doktorlar 24 saat bekleyip bir komplikasyon olmamasını durumunda iyi olduğunu söylerdi. Bense sana ameliyat biter bitmez söyledim. Nedenini bilmek ister misin?"

Başını belli belirsizin biraz üstünde hızlı bir biçimde salladığında cevabı merak ettiğini biliyordum.

" Bu ameliyatı ben yaptım ve ne yaptığımdan haberim var. Eğer Alp'in yaşama şansı olmadığını görseydim onu ameliyat etmekle uğraşmazdım. "

Oturduğum yerden kalkıp Onur'un yanına ilerledim. Bir miktar eğildim. Eğilmemle birlikte başım başının yan tarafında yerini aldığında kulağına yakındım.

"Ne yapardım biliyor musun? Onu ameliyat etmek yerine sana bir mezar kazmanı söylerdim. Böylece tüm kanı karaciğerinden çıkarken evimin kök boya halısının üzerinde kan gölü oluşmadan onu gömebilirdik. "

Fısıltıyla söylediğim kelimelerin ardından yutkunma sesini duydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fısıltıyla söylediğim kelimelerin ardından yutkunma sesini duydum. Elimi yan tarafındaki havluya uzattıp aldım. Havluya ulaşma yolunda onu fazlasıyla germiştim. Asla bir hastaya o muameleyi yapmayacak olmama rağmen anlatmam da cabasıydı.
İşin garip yanı onun gerilmesini sağlamak artık hoşuma gidiyordu.

İçimden kötü kız kahkahaları atıyordum. Tabi ki kötü bir kız değildim. Bilmediğim bir tehlikenin içindeydim ve bir armadillo gibi kendimi top haline getirip sert kabuğuma güvenme suretiyle tehlikenin geçmesini bekleyemezdim.

Ben bir dişiydim. Ve dişiler yeri geldiğinde en tehlikeli varlıklar olabilirdi.

Selamlar selamlar. Bu bölüm geçiş niteliği taşıyordu. Umarım beğenmişsinizdir. :)

Yorumlarınız benim için çok değerli.
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. :)

Kendinize iyi bakın.
Mutlulukla kalın. :)

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin