Bölüm 12 / Koridorun Sonu

628 112 130
                                    

Multi: Esmer Adam

- Hatırlatma -

Aniden büyük bir gürültü kulaklarımı doldurdu. Ne olduğunu kavrayamadan, içinde bulunduğumuz bölme hızla aşağı doğru hareket etmeye başladı ve zifiri karanlık her yeri kapladı...

Bazı karanlıklar vardır ki aydınlığa geçişi temsil ederler. Bazı karanlıklarsa sonun geldiğini fısıldar  kulağına.

Karanlığın hangi türünün içinde bulunduğumuzu ancak ilerleyerek görürüz. Sadece ilerleyerek... Kolay değildir karanlık bir çıkmazda aydınlığa ulaşabileceğinden emin olmadan yürümek. Belki de koşmak. Çoğu kez acı çekmek. Dizlerinin üzerine düştüğünde akan kanı önemsemeden koşmak, koşmak... Umuda, geleceğe, yarına, kurtuluşa...!

Karanlığa birbirine sürtünen demir sesleri de eklendiğinde, aşağıya doğru hızlı inişi sanki yavaşlatacakmış gibi Yiğit'in üzerindeki cekete parmaklarımı sıkı sıkıya geçirdim. Güçlü kolları sayesinde düşmeyeceğimden emin olsam da kendimi sağlama almakta fayda vardı. Saçlarım hızın etkisiyle uçuşuyordu.

Halatları, kabloları, neyi varsa kopmuş. O dar tünelde yere çakılmak için can atan bir asansörün içerisinde gibi hissediyordum. Bana da böyle asansör denk gelirdi zaten. Nerde bozuk oluşum var hepsi beni bulurdu!

Yiğit'in göğsüne yapıştırdığım yüzümü mümküncesine kaburgalarının içine kadar sokmak istedim. Soğuk kanlı olamadığım nadir zamanlardandı. Karanlıktan, düşüşten korkuyordum. 

Yaklaşık 5 dakikadır hızlı bir şekilde düşüyorduk. Şaka mıydı? Bu hızla 5 dakikada çoktan dünyanın merkezine ulaşmış olmalıydık.

Çok geçmeden durduğumuzda sesimin titrememesine özen göstererek fısıltıyla " En son hız treninden indiğimde böyle hissetmiştim. " dedim.

" Nasıl hissetmiştin? " diye sorduğunda dudaklarımı aşağıya doğru büzdüm. Zifiri karanlıkta yüzümü görmese bile moda girmem açısından dudaklarımı ters u haline getirmek önemliydi.

" Kusacakmışım gibi. " dememle aynı saliselik dilimde, Yiğit'in kollarının bedenimden ayrılması ve enseme değen t-shirt parçasından kavrayıp , bedenimi kendisinden uzaklaştırması bir oldu.

Hala nefesini üzerimde hissebiliyordum. Aramızdaki mesafe azdı. Beni kendinden daha fazla ayıramazdı. Çünkü sırtım demir parmaklıklara dayalıydı ve uzaklaşmama izin vermiyorlardı.

Beni kendinden ayırması için kusma numarası yapmam işe yaramıştı. Aksi halde hareketin durmasından dolayı bir türlü yavaşlatamadığım kalp atımımı hisseder ve korkularımdan birini öğrenmiş olurdu. Olası işkencelerde karanlıkta kalmamak için kusma numarası gerekliyse yapmaktan çekinmezdim. Çekinmedim.

" Kaç fit* derinlikteyiz? Dünya'nın merkezine yolcuğumuz başarıyla tamamlandı mı? 80 günde devr-i alem yapmaya mı geldik? " Nefes almadan söylediklerimi bitirdiğimde derin bir nefes aldım.

" Eğer susmazsan denizler altında yirmi bin fersah** yapmanı sağlarım. Eminim ki hiç hoşuna gitmez. " Sert sesiyle söyledikleri kesinlikle yapabileceğine kefil oluyordu.

Kendimi en içten dileklerimle tebrik ettim. Adamın sinir kat sayılarını bindelik katlar halinde arttırıyordum. Sorularımla kendi cevaplarıma yönlendirmiş oluşum da cabasıydı.

" Belki. " diyerek ucu açık bir yanıt verdim. Böylelikle hoşuma gidip gitmeyeceğini deneme arzusu içine düşmezdi.

Sırtımı dayadığım demir parmaklıklar yukarıya doğru hareket ettiğinde hücreden çıkma vaktimizin geldiğini anladım ve sırtımı ayırıp tamamen açılmasını bekledim. Demirlerin tamamen kalkmasını belirten ses kulaklarıma doğduğu anda yanan ışıklar gözlerimin acımasına sebep oldu. Bir süre tam anlamıyla göremediğim için olsa gerek fırsattan istifade eden Yiğit, tekrar kolumu tutup bizi ilkel asansörden dışarıya çıkardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nefesimde Gizli | #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin