" Aşk hiç bu kadar kanlı olmamıştı... "
Varlığımızla harmanlanmış, yokluğumuzla harlanmış bu dünyada belki de bize özel yapılmış en gösterişli giysiydi hayatımız.
Her an başkalaşan benliğimize ayak uydurabilecek tek gerçek oluş, tek yok oluştu.
...
Fazla ürkütücü bir kuru temizlemeciydi, bir daha onu çağırmazdım. Bir dakika, bu kuru temizlemeciyi ben çağırmamıştım! Onur çağırmıştı! Bugün pazardı. Üstelik öğle saatiydi. Kuru temizlemeciler bu şartlarda çalışmazdı. Kuru temizlemeci olduğundan artık pekte emin olmadığım adam siyah bir dobloya binip uzaklaştı. Hemde halımla...
~Derin~
Tüm bunlar artık son bulmalıydı. Tüm bu bilinmezliklerle yaşayacak bir günüm daha yoktu. Hele o adamın halımı alması sabrımı taşıran son damlaydı.
Bir plan yapmalı ve hızlıca salonumdaki adamların niye orda olduklarını öğrenmeliydim.
Salona gidip yanlarına oturdum. Bir konu bulmalı ve onlarla konuşmalıyıdım. Biraz güven ve aptallık her şeyi lehime çevirirdi. Onlarla ne konuşabilirdim? Elimde kullanabileceğim ortak yön yoktu yada vardı. Kumar. Elimde sadece kumar vardı. Kumar konusunda olmasa da oyun konusunda iyiydim.
Yüzüme gülümseme yapıştırarak
" Söylesenize hangi oyunda böylesine yenilerek peşinize bu adamları taktınız. " dedim. Onur ve Alp birbirine bakmaya başladı. Onur " Poker." dediğinde Alp'te " Aynen. " demekle yetindi.
" Güzel oyundur. Bir ara bende baya oyuyordum. Tabi o zamanlar serseri zamanlarım. " Son cümlemle koltuklarımda kalıcı izlerini bırakmakla meşgul olan beyler, kahkaha atmaya başladı. Ne yani poker oynayamaz mıydım? Peki ya serseri? Herkesin serseri zamanları vardı.
" Gülmeniz bitince haber verinde konuşmaya devam edeyim. " diyerek resmen trip atar bir hale bürünmüştüm.
" Yok sadece biraz şaşırdık. Seni poker masasında hayal edemedim ve tabi poker oynarkende hayal edemedim. " Alp hala gülüyordu. Bildiğimi göstermek için illa poker oynamaya mı gitmeliydik?
" Tabi sizin kadar iyi değilimdir. Siz ki kumarbaz ikilisiniz bense biçare amatör oyuncu. " Gözlerimi ikisinin üzerinde gezdirdim. Belki de onlar kadar kötü değildim. Sonuçta kumar borcu olan onlardı.
" Eminim sende iyi oynuyorsundur. " Alp biraz kızmış, biraz tripli halimi yumuşatmaya çalışan uzlaşmacı bir tavırla gönlümü almaya çalışmıştı. Ama yemezdim. Acaba o pokeri biliyor muydu?
" Pokerdeki en yüksek el neydi? Hatırlayamadım da. " Sorum oldukça kolaydı ve poker biliyorum diyen herkes kolaylıkla yanıtlardı.
Alp ve Onur yine birbirine bakmaya başladı. Sevgililer bile bu kadar çok bakışmıyordur eminim. Hangisinin cevap vereceğini merak ediyordum. Alp konuşmaya hazırlanır şekilde nefesini aldı ve " Flush* " dedi.
Alp'in yanlış cevabı vermesini beklemiyordum. Poker kelimesinin yanında akla hemen flush gelirdi ama en yüksek el Royal Flush'tı. Para karşılığında poker oynayanlar doğru cevabı vermeliydi. Bu da mı yalandı yani?
" Royal Flush** demek istedin heralde. "
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
