📆📆📆
Hayat, sürprizlerle doludur aslında. Her saatin farklı bir getirisi oluyordu. Üzülürken, güzel bir haber alabilirdik. Herkes yaşamıştır bunu. Bazen de kahkahalarla gülerken acı bir haber alabilirdik. Burası dünyaydı; her şeye hazırlıklı olmalıydık.
Tabi, ben olamamıştım, orası ayrı mesele.
Ama hazırlıklı olabileceğim bir durum yoktu. Tüm umudumu yitirmiştim. Günlerdir, o telefonun başında bekliyordum neredeyse herhangi bir mesaj için. Her gelen bildirim sesiyle yüreğim hopluyordu. Bu zamana kadar, internette bu kadar fazla dolandığım zaman olmamıştı.
Fatih'in üzerimdeki olumsuz etkileri. Madde altmış bir.
Tabiki her şey bugün son bulmuştu. Tüm beklemelerim, heyecanlarım... Ve o kadar beklenilmedik bir zaman da gelmişti ki nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım.
Başa sarmak gerekirse, bugün neredeyse tüm umutlarımı kaybettiğim için telefonumu çok fazla elime almamıştım. Üç saatte bir falan kontrol yapıyordum. Normal yaşantıma dönmüştüm. Sanki, Yaren ile hiç o konuşmayı yapmamıştık, ben Fatih'ten mesaj beklemiyordum... Kısacası Trabzon gezisine gitmeden önceki halim gibiydi her şey.
Sonra, bundan bir saat önce inanılmaz bir durumla karşılaştım. Arkadaşlarımla mesajlaşırken, instagram bildirimi çıktı ekranın üst kısmında. Resim attığım için, ilk önce onun bildirimi sanıp, umursamadım. Böylelikle bir yarım saat kadar daha oyalanmış oldum. Sonrası sanırım anlaşılmıştır. Bildirimi görmem, atan kişiyi farketmem ve evde tek olmadığım için sessiz çığlıklar atmam...
Allahtan, yanımda kimse yoktu da anormal tepkiler verebilmiştim. Onları da yapamasam içimde kalırdı çünkü. Bir süre tuhaf tuhaf hareketler yaptıktan sonra, nihayet mesajı açmak aklıma gelmişti. Mesajı okumuştum ve...
"Beyza, makineden çamaşırları çıkart da as."
Ve evet, şuan çamaşır asıyordum.
Annelerin zamanlamaları böyle mükemmel olurdu işte. Mesajı daha bir kerecik okuyabilmiştim. Hatta o kadar alelacele okumuştum ki pek bir şey kalmamıştı aklımda. Makinemizin dokuz kiloluk olmasından bir kez daha nefret ederken, babamın gömleğine mandalı takıp, annemin gömleğini elime aldım bu sefer. Gece gece çamaşır mı asılırdı?
"Kızım, biraz daha düzgün asar mısın çamaşırları? Ay, yirmi üç yaşına geldi hala çamaşır asmayı beceremiyor."
Annem, her zamanki gibi aynı konuda söylenirken, nesinin olmadığına şöyle bir baktım ve hiçbir şey göremedim. Gömlekleri hepsini bir yere asmıştım. Babamın pantalonlarını da bir tarafa asmıştım. Geri kalanları da boy sırasına göre asmıştım. Daha ne yapabileceğimi bilmiyordum. Bütün anneler mi böyleydi anlamıyordum ama benimkisi kendisinin yapmayıp, benim yapmış olduğum her işe bir kusur bulurdu. Özellikle bu çamaşır asma konusunda. Her seferinde benim astığım çamaşırın düzeni değişirdi. Bir keresinde de komple değiştirmişti.
Herkesin yöntemi farklıdır anne. Anlatamıyorum sana anne. Ben böyle iş yapıyorum anne.
Elimdeki son gömleği de hızla çarpıp astıktan sonra, askıya şöyle bir baktım. Her şey iyiydi bence. Bana söylenen annem de çoktan ortadan kaybolduğu için, telefonuma koştum direk. Masanın üstünden alıp, cebime koyduktan sonra odama koştum. Bir kez daha bir iş için yakalanmak istemiyordum. Bugün önemli bir gündü! Hatta günlüğümün tarihine geçecek kadar önemli bir gündü!
Tabi, bir günlüğüm yok. Orası ayrı mesele.
Odama girip kapımı kapattıktan sonra, kendimi yatağıma attım. Bir süre tavanı seyrettikten sonra, telefonu cebimden çıkarıp, instagrama girdim hızlıca. Kalbim az önceki şiddetinde atmaya başladığında, kendi kendime gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)
Spiritual#1'in Spiritüel "Ya ben de sana hediye hazırlamıştım ve sana verecektim ama evde unutmuşum." Deli dolu Beyza, yerini mahcup bir çocuğa bıraktığında, Fatih, anlık olarak gülümsedi ama Beyza farkedemedi. O sırada terliğiyle, yerdeki taşla oynuyordu çü...