♥♥ÇARŞAMBA GÜNÜ ÇASÇ GÜNÜ♥♥
📆📆📆
(Hatırlatma)
"Ağrın var mı?"
Allahım, günün birinde Fatih'in beni böyle düşünecek olması bir zamanlar hayalden ibaretken, şimdi göremesem de yaşıyordum o anların birini. Hayaller, hayal ettiğimiz gibi çıkmıyordu ama bence buna da şükürdü. Sonuçta yanımdaydı. Sonuçta benim sözlümdü...
"Şuan çok yok" dedim bu iyimserliği ses tonuma da yansıtmaya çalışarak. Göremeyince, karşısındaki insanların duygusunu da anlayamıyormuş insan. Bunu acı bir şekilde test ediyordum şuan. Allahü teâlânın verdiği her nimet çok değerliydi ve ben bu olayla gözlerimin ve bacaklarımın değerlerini anlayacaktım.
"Bundan sonra da olmasın. Elimden geldiğince dua edeceğim senin için. Bu acıların çabuk geçsin."
Gel de böyle güzel konuşan insanı sevme! Hep şükrediyordum dinine önem veren bir insanı sevdiğim için. Allahü teala, en güzel sevgiyi yerleştirmişti gönlüme. Her ne kadar arada umutsuzluğa düşsem de şimdi pamuk şekerlerin üzerinde hoplayıp zıplıyordum. Evet, hem de kırık bacaklarımla. Sonuçta hayalin sınırı yoktu ya.
"Allahü teâlâ razı olsun" dedim verecek bir cevap bulamayınca. Onu çok seviyor olup, bunları düşünüyor olabilirdim ama sesli söyleyecek halim yoktu ya! Hem, önce ondan duymayı istiyordum. Eh, onun da şimdi olacağı yoktu.
"Ben gitsem daha iyi olacak. Yani, uygun olmuyor. Her ne kadar deli gibi yanında kalmayı istiyor olsam da..." Son cümlesinde sesi kısılsa da duymuştum ben ve... Allahım! Neyi düşünürken neyi söylemişti Fatih böyle?
Verecek hiçbir cevap bulamadığım için sessizce kalmaya devam ettim. Kalbim, içeride taklalar atarak damarlarımı düğümlemek gibi delice hareketler yaparken dışarıdan sakin gözüküyor olmalıydım. Yani, öyle olmasını umuyordum. Heyecanım, dışarı vurmamalıydı Allahım!
"Gün gelecek, rahatça yanında olacağım. O zamana kadar seni Allaha emanet edip, yanından ayrılacağım böyle." Allahım, sevdiğini duymaktan daha değerli geliyordu şuan bu cümleler! Belki de kimseden duymadığım için ya da söyleyen kişiden dolayı değerli geliyordu. Hayal olan günlerin tek tek gerçek oluyor olmasıyla mutlulukla taşıyordu kalbim. "Sen de Allaha emanet ol" dedim bana yaşattığı güzel duyguların verdiği huzurla. Yüzünü göremedim ama gülümsediğini işittim ses tonunda. Kalbimin gümbürtüsü de karıştı bu ses tonuna.
"Görücü usulü evleneceğim derken, büyük konuştuğumu anladım ama pişman değilim. Zira, büyük konuşarak başıma gelen en güzel şeysin sen."
.....
Beyza'nın odasından çıktığımda farketmiştim söylediklerimi. Olduğum yerde öylece kalırken, içimden çıkan romantik Fatih'in nereden geldiğini düşünüyordum. Ben ki; romantikliğin "r" harfinden dahi anlamayan, klasik odun Türk erkeğiydim. Ben ki; eşlerine romantik jestler yapan arkadaşlarımla dalga geçen kişiliktim. Ben ki; romantizmin gereksiz bir kelime olduğunu düşünerek lügatımda bulundurmayan bir insandım.
O zaman, az önce odada olup, Beyza ile konuşan kimdi?
"O romantik sözleri düşünen beynimle, onu cümlelere dönüştürüp seslendiren dilimi seveyim." Kendi kendime konuşuyordum hastane koridorlarında. Bir doktor görse bi' psikiyatri doktoruna gözükmemi isterdi kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)
Espiritual#1'in Spiritüel "Ya ben de sana hediye hazırlamıştım ve sana verecektim ama evde unutmuşum." Deli dolu Beyza, yerini mahcup bir çocuğa bıraktığında, Fatih, anlık olarak gülümsedi ama Beyza farkedemedi. O sırada terliğiyle, yerdeki taşla oynuyordu çü...