♥♥ÇARŞAMBA GÜNÜ ÇASÇ GÜNÜ♥♥
📆📆📆
"Oğlum, nişan için elimizi hızlı tutmamız lazım. Beyza'ya bir talip daha çıktı ve peşini bırakmayacağını söyledi Kadir Bey'e."
Buyrun cenaze namazına.
Bu işte, kesinlikle bir hata olmalıydı. Sözlü kıza talip olunabilir miydi? Var mıydı tarihte böyle olaylar? Varsa bile onlarla ilgilenmiyordum. Beyza'ya benden başka talip olamazdı. Sözlüsüydüm ben be!
"Anne, yanlış duyuyorum ya da sen ne söylediğinin farkında değilsin. Beyza ile biz sözlüyüz, hatırlatırım. Sözlü kıza kim talip geliyor?"
Yavaştan yavaştan, öfke kıvılcımları kanımda dolaşmaya başlamıştı. Şaşkınlığım geçtikçe öfkem artıyordu. Ters orantılı bu iki duygudan galip gelmek için uğraşan öfkemi, kontrol altına almam lazımdı. Yoksa sonum hiç iyi değildi.
"Beyza'yı düşüren çocukmuş. Ben işkillenmiştim ama. Sürekli kontrol ediyordu Beyza'yı."
"Benim bundan niye haberim yok?" Sesim istem dışı fazla çıkmıştı. İlk başta sevmediğin o çocuğu fazlasıyla hatırlıyordum. Neden sevemediğim belli olmuştu. Benim sevdiğime, benim sözlüme göz koymuştu!
"Sakin ol biraz. Bu kadar sinirlenmeni beklememiştim. Sadece şakaydı. Yani, talip olması doğru ama peşine bırakmayacağı kısmı şaka."
Dalgaya aldıkları konuya bakar mısınız? Annem olduğu için sesimi yükseltmemeye çalışsam da dozunu pek de ayarladığım söylenemezdi. "Böyle şaka mı olur anne!"
Abim ve babamın şaşkın bakışlarını farkettiğimde telefonu hopörlere aldım. Annemin sesi koridoru doldururken, ben sakinleşmek adına biraz alnımı ovuyor, biraz burnumu sıkıyordum.
"İlk başta hemen söyleyecektim şaka olduğunu ama sen hesaba katmadığım kadar sinirlenince diyeceğimi de unuttum."
Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda, telefonu hırsla abime uzatıp, odama doğru hızlı hızlı yürümeye başladım. Durumun şaka olduğuna sevinmem gerekiyordu belki de ama duygularımın alay konusu olması fazlasıyla gurur kırıcıydı. Söz konusu abim olduğunda fazlasıyla hassas davranırlarken, ben de işi dalgaya vuruyorlardı işin başından beri. Tamam, bazı yerlerde ben de dalgaya almış olabilirdim ama bu zaten kendi duygularım içindi. Başka bir insanın duygularını dalgaya almamıştım.
Yanından geçtiğim dolabıma, öfkemi içimden bir nebze olsun atabilmek için yumruk attım. Çok öfke patlaması yaşayan bir insan değildim. Durumun benim için büyüklüğü buradan da anlaşılabiliyordu. Azalmayan sinirim yüzünden, yatağıma da bir tekme attığımda yanlış hesaplamalarım sonucunda ayağımı değil, bileğimi, keskin köşeye vurmuştum. Acıyla yüzümü buruşturarak yatağıma oturdum. Bu yanlış hamlem, artık durmamın gerektiğini göstermişti bana.
Vurduğum kısmı incelediğimde morarmaya başladığını farketmiştim. Sıkıntıyla yerimden kalkıp, topallayarak mutfağa yürümeye başladım. Koridora geldiğimde hopörlerden annemle konuşuyorlardı hala. Başka bir mevzuya geçmişlerdi ama abim tedirgin bir şekilde beni incelemişti. Hiçbir ifadede bulunmadan mutfağa geçtim topallayarak. Buzluktan aldığım buzları, bir peçeteye sarıp, ayağıma koydum. Normalde direk dondurulmuş sebzeleri alırdım ama moraran kısmım ayağım olduğu için bu uğraştırıcı yöntemi seçmek zorunda kalmıştım. Öfkem geçince aklım da yerime gelmişti doğal olarak.
Annemin, nişan konusunda bir şeyler söylediğini duyunca kulak kabarttım konuşmaya. Beyza'nın ailesi aile içinde bir nişan yapmaya karar vermişlerdi. Diğer türlü işin çok uzayacağını düşünmüşler. Salih'in Beyza'ya talip olması da bu düşüncelerinde payı olmuş. Salih'e çok öfkeli olmasam teşekkür bile edebilirdim ama hayır, bunu tabiki de yapmayacaktım. Sözlü olduğum kıza, talip olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)
Spiritual#1'in Spiritüel "Ya ben de sana hediye hazırlamıştım ve sana verecektim ama evde unutmuşum." Deli dolu Beyza, yerini mahcup bir çocuğa bıraktığında, Fatih, anlık olarak gülümsedi ama Beyza farkedemedi. O sırada terliğiyle, yerdeki taşla oynuyordu çü...