♥♥ÇARŞAMBA GÜNÜ ÇASÇ GÜNÜ♥♥
📆📆📆
"Ne demek yüzük tepsisini sen tutacaksın?"
"Ya, kusura bakma. Gerçekten, aklımdan çıkmış sana söylemek. Aklımda hep sen vardın, senden başkasına tutturamam tepsiyi."
Karşında bana yalvararak bakan Esra'ya sinirle baktım ben de. Tepsi tutmak, planlarım dahilinde değildi. Bu yüzden elbisemi seçerken fazla rahat davranmıştım. Şimdi ise Esra, yüzük tepsisini elime tutuşturmaya çalışıyordu. "Şu arkadaşların niye tutmuyor?" Esra'nın ciddi anlamda yalnız olduğunu çok daha iyi farketmiştim bu nişan hazırlığında. Ailesinin tarafından doğru düzgün insan yoktu. Arkadaşı da iş arkadaşları dışında samimi olup görüştüğü kimseler değildi. Yani, onlara da vereceğini düşünmüyordum ama dediğim gibi hiç aklıma gelmemişti. Bu halle gelemezdim ki ortaya. Elbisem, dar sayılırdı çünkü.
"Tüm nişan hazırlıklarına yanımda oldun. Senden başkasına tuturmayı inan istemiyorum. Şu gelen arkadaşlarım, sırf yalnız kalmamam için geldiler ama hiçbiri senin yerini tutamaz." Esra, böyle konuşunca elimden olmadan duygulandım. Bu zamana kadar bu kadar samimi olmamamız hataydı bence.
"Peki, o zaman. Feracemi giyerim ben de." Oturma odasından sağımı solumu kontrol ederek çıktıktan sonra, hemen Esra'nın odasına geçtim. Aklıma en son bu odaya tek geldiğimde olanlar gelse de bu kısma fazla takılmayıp, feracemi olarak odayı hızlı bir şekilde terk ettim. Kazasız belasız ve Fatih'le karşılaşmadan oturma odasına girdiğimde rahat bir nefes almıştım.
İçerideki kadınlar, bana şöyle bir bakış atsa da çok ilgilenmediler halimle. Bir tek Ayşegül teyze biraz uzun baktı ki bu kalbimin heyecandan kanat çırpmasına sebep oldu. Son karşılaşmamızda olanlardan sonra ondan utanmamam elde değildi. Utanılacak bir şey yapmamıştım ama oğlu resmen beni istemişti. Daha ne olsun!
"Fatih'le karşılaşmaktan korktun değil mi?" Feracemin düğmelerini iliklerken, bana gizliden laf atan Esra'ya kaşlarımı çatarak baktım. "Dalga geçme, fena olur. Zaten iki oda arasına gerilim yükledim." Ben fısıltıyla konuşmuştum ama Esra, boş bulunup sesli kahkaha atınca, bilmem kaç çift göz bize dönmüştü. Şirince gülümseyip, durumu kapatmak istesem de annem susmamıştı. Şaşardım zaten sussa.
"Bizimle de paylaşsanıza bu keyfinizi." Esra yanımda kıkırdayıp, durumu daha da berbat ederken, koluna vurup, susmasını sağladım. O acıyla kıvranırken anneme "İkimizin arasında" deyip, normal bir şekilde göz kırptım. Duygularım her ne kadar Esra'yı vurmak konusunda yoğunlaşsa da şirince gülümsemeyi de ihmal etmemiştim.
Odamızın kapısına vurulup, zamanın geldiğine dair işaret gelirken Esra beni unutmuştu bile. Hain hain gülümsemek istesem de heyecanlı haline acıyıp, destek olmak istercesine kolunu tuttum. Başını bana çevirdiğinde, sıcak bir tebessüm gönderdim ona. Eli ayağı durduğunda heyecanının bir nebze azaldığını da anlamıştım. Ondan bir kaç adım uzaklaşarak yüzük tepsisini elime aldım. Bu sırada biri sırtıma dokununca arkamı döndüm. Karşımda en son beklediğim insandı belki de Ayşegül teyze.
"Benden kaçıp durma." Sıcak gülümsemesiyle ne yaptığımı anladığını belli edince, utanıp başımı öne eğdim. Sonra tekrar kaldırıp, gülümseyerek bakmaya çalıştım ben de. "Peki" ağzımdan tek çıkan sözcük bu olmuştu. Daha fazla konuşmaya da fırsatımız olmamıştı. Esra, kolumdan tutup beni de peşinde sürükleyerek kapının önüne getirmişti.
Koridora önce onu yolladım. Ben ne kadar geç çıkarsam o kadar iyi olurdu. Her ne kadar üstümde feracemi olsa da... Ah, ben neyi bahane ediyorum böyle! Fatih'i görmemek için demeyip saçma saçma bahaneler uyduran beynime kızarak, koridora çıktım. Ferhat abi de Esra'nın yanında yerini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)
Spiritual#1'in Spiritüel "Ya ben de sana hediye hazırlamıştım ve sana verecektim ama evde unutmuşum." Deli dolu Beyza, yerini mahcup bir çocuğa bıraktığında, Fatih, anlık olarak gülümsedi ama Beyza farkedemedi. O sırada terliğiyle, yerdeki taşla oynuyordu çü...