Haftalar geçtikçe yokluğuyla anlaşma yapmaya başlamıştım.
Evet, hala bunalımdayım. Ve evet, hala geceleri yalnız kalınca ağlıyorum. Ama bu halde olmaya yavaş yavaş alışıyordum.
Odamdan daha sık çıkmaya başlamıştım. Tekrar abilerimle konuşmaya başlamıştım.
Gerçekten gülümsediğim özel bir gece hatırlıyorum.
****
Doğum günümden birkaç hafta önceydi. Ron ve ben yine kavga ediyorduk.
Ama bu kez çok ağır olmuştu.
"Suratını asmayı kesip abana yardım edecek misin?" dedi bahçenin karşısından. Bir cüceden kurtulmaya çalışıyordu.
"Surat asmak mı? Suratımı asmıyorum ben!" dedim en yakındaki cüceyi alıp ona fırlattım.
"Ya evet! Kesinlikle öyle! Kendini tüm gün odana kilitliyorsun, nadiren konuşuyorsun... Söylesene, en son ne zaman yemek yedin?" Ayağını ısırmaya çalışan bir cüceyi tekmelerken konuşmuştu.
Bu kez hiçbir şey demedim. Sadece ağız kalabalığı yapmasına izin verdim. Onu susturacak bir Hermione'nin şu an bahçede olmaması kötü olmuştu, çünkü benim gücüm yoktu.
"Sürekli suratını asıyorsun ve annemle babam da buna müdahale etmiyor!"
Sürekli hoplayıp zıplayan bir cüceyi, olduğundan daha ilginç bulmaya başlamıştım. Dolan gözlerim yüzünden bulanık görüyordum.
"Ölü sevgilinin arkasından yas tutup duruyorsun!"
Yine sakin kaldım.
"O öldü! Tıpkı geri kalan ailesi gibi! Alış artık!"
Bu, sınırı aşmıştı.
Neredeyse fırlatmak üzere olduğum cüceyi yere koydum ve inanamayan gözlerle, sakince ona döndüm.
"En iyi arkadaşın hakkında bunları mı söylüyorsun?" Sesim titriyordu.
Ne dediğinin farkına vardığında gözlerini büyüttü.
"Ginny, ben- öyle demek istemedim... Biliyorsun...Ö- özür dile-"
"Kendine sakla!" diye bağırdım. Aceleyle odama koştum. Göz yaşlarım kaçışını bulmuştu...
Gerçekten böyle demek istemediğini biliyordum. Asla demezdi. Ama çok yaralamıştı. Yeteri kadar varken bunu da kaldıramazdım.
O tartışmadan sonra haftalarca konuşmadık. Gittiğimiz her yerde birbirimizi görmezden geliyorduk.
En sonunda 11 Ağustos olmuştu.
Yuppie(!) Doğum günüm!
Sıradan bir doğum günü olacağını sanıyordum. Tabii eğer Hogwarts dışı büyü yapma iznimi saymazsak. Ve bir de Onlar olmadan...
Sabah altıda uyanmıştım. Bu ben değildim. Ama aylarca uykusuzluk problemleri yaşayınca normal geliyordu.
Günlük kıyafetlerimi giydim. Artık bu günün de bir anlamı kalmamıştı benim için.
Diğerleri gibi Harry ve Fred'siz bir gündü...
Aynaya baktım ve yine gördüm onu. Dudakları yine o büyüleyici gülümsemesiyle kıvrılmıştı. Ancak bu sefer, hiç yapmadığım bir şey yapıp ben de ona gülümsedim. Gözlerim doluyken zoraki ve solgun bir tane. Gerçek olmayanından...
Bunun üzerine birkaç adım yaklaştı. Ben de uzaklaştım. Ne yaptığım farkına varmıştım böylece.
En büyük korkum gerçek olmuştu. Bakışlarında kaybolmak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| In The End || Ginny Weasley (Türkçe)
FanficHe won't come back. But why would it mean he's not here? "Nobody's gonna hold my hand, Hold me close, Whisper comforting words, Stay beside me, Support me with everything they have, Hug me tightly, Caress my hair softly, Look at me with those warm...