Dünya'nın sürekli iyi olmasını bekliyordu Eyşan. Sürekli kendi isteklerinin olmasını, sürekli haklı çıkmayı istiyordu. Şimdi ise 4 gündür sürdüğü gibi dizimde ağlıyordu.
Atakan'la 4 gün öncesinde kıskançlık temelinde kurulmuş büyük bir kavga ederek ayrılmıştı. Ona her seferinde gerçekleri anlatmaya çalışsamda dinlemiyor sadece ağlıyordu. Biz kızların çoğusu gibide kendini çikolataya vermiyor aksine hiç bir şey yemiyordu.Dün Berk eve gelmiş gelirkende bir sürü jelibon getirmişti. Fakat Eyşan yemeyi bırakın Atakan'la ilgili bir anısını hatırlayıp ağlamaya başlamış sonrada parka gidip tüm jelibonları gelip geçen çocuklara dağıtmıştı.
Biz Berk'le onların ettiği kavgaların belkide bin mislini etmiş fakat hiç bir zaman ayrılma eşiğine gelmemiştik.
Amacım kesinlikle onların ilişkisiyle kendi ilişkimi daha doğrusu bizim ilişkimizi kıyaslamak değil. Ne onlar bizim yaşadıklarımızı biliyor nede biz onların yaşadıklarını. Sadece Eyşan'ın aşırı sevmesi sonucunda büyüyen bir kavgadan dolayı ayrıldıkları saçma geliyordu bana.
Kuzenimi ilk defa saçmalamadan görmek beni şaşırtıyordu. Gerçi onada hak veriyordum. Allah korusun biz Berk'le ayrılsak kim bilir ne sebepten ayrılırdık. Çevremizdekilere saçma gelebilirdi fakat bana göre ayrılmanın en büyük unsuru konuşma tarzıydı.
Kendini haklı çıkartmak adına bağırarak konuşmaya karşın birde birbirini anlamaya çalışarak konuşmak arasında büyük bir fark vardı.
Biz Berk'le her kavgamızda birbirimizi anlamaya çalışmış, o şekilde konuşmuştuk. Belki bir şekilde Eyşan'lada bu şekilde konuşsam beni anlar daha önemliside kendinde olan suçu anlıyabilirdi fakat dinlemiyordu.
Parmaklarımı saçlarının arasında dolaştırıp derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. Belkide bu sefer beni dinleyebilirdi.
"Eyşan..."
"Sus Demet. Sadece şuan yaptığın gibi saçımı okşa."
"Peki."
"Yada bırak Atakan'da böyle yapardı onun dizine uzandığımda. Dokunma."
"Peki."
"Neden sadece peki diyorsun? Haksız olduğumu bildiğin halde neden sadece peki diyorsun? Atakan'da böyleydi işte. Hatalı olduğumu anlatmaya çalışmak yerine her seferinde peki veya tamam dedi."
"Çünkü seninle sinirliyken konuşmak istemedi. Fakat sen kırmaktan korkmadan her seferinde susmadan konuştun."
"Demet bunları senin değil onun demesi gerekirdi." diyerek tekrar ağlamaya başladı.
"Seninde bunları bana değil Atakan'a demen gerekirdi fakat ne yaparsın hayat."
"Bizi ben bitirdim öyle değil mi?"
Susmanın en iyi çözüm olduğunu anladığım gibi cevap vermemeyi tercih ettim.
"Yine birinin kalbini kırdım öyle değil mi? Demet özür dilerim."
"Eyşan baksana yukarıya tavanda kırmızı leke mi var?"
Eyşan hızla kafasını yukarı kaldırdığında bende aynı hızla ayağımdaki terliği çıkartıp Eyşanın kafasına vurdum.
"Ne yapıyorsun ya Demet?"
"Her mallığın bir cezası olmalı beybisi." diyerek gülmeye başladım. Fakat bu ne yazıkki uzun sürmemiş Eyşan ayısı üzerime atlayıp saçımı çekmeye başlamıştı. Üzerime komple uzandığı için ellerim, bacaklarım altında kalmış ve böylece ona karşılıkta veremiyor oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KAHVE
ComédieKENDİMİ AĞLAMALARIM ARASINDA YERİ BİR ÖRTÜ GİBİ SAKLAMIŞ PAPATYALARIN ÜSTÜNE BIRAKTIM. BELKİ HALA İNANAMAMIŞTIM. "Bir kahve ?" SESİN GELDİĞİ TARAFA DOĞRU KENDİMİ DÖNDÜREREK AYAĞA KALKTIM. HAYIRDIR ABİCİM SEN DER GİBİ BAKIŞ ATTIM. BENİ TAKMAYARAK YA...