6.Bölüm= Ölü Aşklar

74 10 1
                                    

* Marifet seni seveni sevmekte olmamalıydı. Asıl marifet asla seni sevemeyecek olan birini sevmeye devam edebilmekte olmalıydı...

"Geçmiş"

Dünkü lunapark eğlencesinden sonra bugünü Mert ile evde bilgisayar oyunu oynamakla geçirmeye karar vermiştim. Hafta sonlarımı sürekli ona ayırırdım. Benimle zaman geçirmeyi sevdiğini biliyordum. Küçüklüğünden beridir sürekli benim yanımdaydı. Annemden sonra ona en yakın kişi ben olmuştum. Şimdi ise annem yoktu. Sadece ben vardım. Bu yüzden üzerime düşen görev dahada ağırlaşmıştı. Ona hem anne hem abla hemde baba olmaya çalışıyordum. İlk zamanlar bu durum epey zor geliyordu. Fakat şu an bir nebze olsun alışmıştım. Kendi acımı bastırıp kardeşime odaklanmak banada iyi gelmişti. Bu sayede çok daha kolay toparlanabilmiştim. Telefonumun çalmasıyla hızla kalktım yerimden.

-" Efendim"

-" Ufak bir çanta hazırla Uludağa gidiyoruz."

-" Pardon?"

Ne Uludağı yahu?

-" Yeni zarf. Beşinci görevimiz bu. Uludağa gitmemizi istiyor, kayak yapmaya. Bende haftasonu için uygun olur diye düşündüm. Pazartesi günü evde olursun merak etme."

-" Ama Mert ne olacak? Onu evde tek başına bırakamam."

-" Bir şey olmaz teyzene bırakırsın."

Telefonun kapanması ile kendime geldim. Bu adam teyzemi nereden tanıyor? Sonra bu düşüncemin ne kadar saçma olduğuna karar verdim. O Araf Efe Soykandı. İstediği her şeyi bilirdi. O beni araştırırken bende boş durmamıştım tabi. Üzerine olan holdingler, evler, arabalar. Fazla zengindi. Fakat o her şeyini bırakıp bunlarla uğraşıyordu. Tekrar kıskandığımı hissettim o kızı. Çok güzel seviliyordu. Onun hakkında da ufak çaplı bir araştırma yapmıştım tabi. Duru Çetin. Efenin aksine orta halli bir ailenin kızıydı. Aslında dedesi epeyce zengin bir adamdı. Fakat babası zamanında annesi ile evlenmek isteyince oğlunu bütün mal varlığından menetmekle tehdit etmiş. Oda her şeyini abisine bırakarak sevdiği kadını da alıp ufak bir apartman dairesinde yaşamaya başlamış. Aile Durunun doğumundan sonra her ne kadar görüşmeye başlasada babası hiçbir zaman onların mal varlığını kabul etmemiş. Yirmi üç yaşında kanser tanısı konulmuş. Yirmi beş yaşında ise ilik bulunamaması nedeniyle vefat etmiş. Efenin uygun iliği bulabilmek için nasıl bir çaba harcadığını az çok tahmin edebiliyordum. Fakat beni asıl şaşırtan şey kızın önce özel bir hastahanede tedavi görüp ölümüne bir ay kala amcasının hastahanesine yatırılması ve ölümünden hemen sonra apar topar defin edilmesi olmuştu. Cenazeye birinci dereceden aile yakınları dışında kimsenin katılması istenmemiş. Bunların hepsini eniştemden öğrenmiştim. Eh polis olması arada işe yarıyordu. Araf Efenin kim olduğunu sorduğumda önce anlatmak istememiş neden merak ettiğimi sorgulamıştı. Onun yanında işe başladığımı söylediğimde ise hem çok şaşırmış hemde dikkatli olmam konusunda uyarıda bulunmuştu. Eniştemin söylediğine göre eski zamanların şımarık zengin çocuğu Araf Efe Soykan Duru ile tanıştıktan sonra kendine gelmiş, olgunlaşmış onun ölümünden sonra ise daha fazla dibe batmıştı. Hatta eniştem ısrarla ondan uzak durmamı söylemişti. Lise mezunu birini işe almasınada şaşırmıştı tabi. Bende yakın bir arkadaşımın orada çalıştığını basit bir iş yaptığımı falan söyleyip konuyu kapatmıştım. Fakat hala kafamda soru işaretleri vardı. Bunları düşünmeyi sonraya erteleyip ufak bir çanta hazırladım. Odaya gittiğimde Mert çizgi film izliyordu. Beni görünce tek kaşını kaldırdı. Yeni öğrenmişti ve bunu yaptığında çok sevimli gözüküyordu.

-" Nereye gidiyorsun?"

-" Gidiyoruz."

bunu duyunca gözleri ışıldadı.

NARALARIN YANSIMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin