18.Bölüm= Bana Dokunmayın

26 1 0
                                    

* Kime tutunsa kimsesiz kalanların yaşadığı acıyı tarif edemedi şairler. Anlatamadı şarkılar renkli düşler ülkesini. Çizemedi ressamlar mutluluğun resmini. Ve hayat fısıldadı usulca kulağına; "Gidenler ardında bıraktığı o virane sokağa asla geri dönmezler." Ve kader şen kahkahalar atarak destek çıktı söylenenlere. "Dönseler bile o şehri yakmadan çıkmazlar." diye de eklemeden edemedi. Virane bir sokağın yangın yerine dönen şehirde kaybolma öyküsü...

"Hastahane"

Gözlerini açtı bir yeni güne daha. Bu rutin daha ne kadar devam edecekti? Bilmiyordu. Bir çok şey yarım kalmıştı onun hayatında. Hiç bir başlangıcı kabul etmiyordu. Edemiyordu. O günü düşündükçe içindeki sızı gücünü arttırıyordu. Canının acısına ekleniyordu geçen her bir yeni saniye. Ne istemişlerdi? Bir hayat el birliği ile ancak bu kadar son bulabilirdi. Efeden geçmişti de. O nasıl yapmıştı? Artık bir şeyleri düşünmek istemiyordu. Neden? Demek istemiyordu mesela. Keşke? Hayır. Geçti demek istiyordu yavaşça. Her şey geçti. Bitti demek istiyordu. Bir daha olmayacak. İnanmak istiyordu kendisine. İnanmıyordu. Kendine bile güveni kalmamıştı. Öyle güzel öğretmişlerdi ki bu hayatta kimseye güvenmemesi gerektiğini, bir daha unutamamıştı zavallı kız. Canından geçmişti de kardeşinden geçememişti. Derin bir nefes almayı denedi. Gülümseyebilmeyi umdu tekrardan. Olmadı. Unutmuşmuydu? Bu aynanın önünde geçen bilmem kaçıncı hayal kırıldığını da alıp kalktı oturduğu yerden. Camın önüne geçti bu defa. Neredeyse ilk bahar gelmişti. Onun dönemi bitmişti artık. Şimdi son baharın gelişi ile onu terk eden kuşların cıvıltıları saracaktı etrafı. Küsüp yaprak döken ağaçlar yeniden meyve verecek, güneş yeniden gökyüzünde ki yerini alacaktı tüm neşesiyle. Ve Esila bu sefer iyileşecekti.  "Söz" diye fısıldadı gökyüzüne. Bu sefer her şey yeniden iyi olacaktı. Oysaki o bu planları yaparken gülen kader nede acımasızdı. Bilmiyordu. Aslında acının bir bedene bulaştığında asla terk etmediğini. Bunu en ağır şekilde tecrübe edilecekti. Her son dediği yerde bir son daha çıkacaktı karşısına. Onun hayatında her son yeni bir başlangıcı getirmezdi ne yazık ki. Yeni bir son daha yazardı kendisine. Ne demişti ismini dahi hatırlayamadığı şair. "Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir..."

"Geçmiş"

Gözlerime vuran ışıkla esneyerek uyandım. Üstümde nedensiz bir enerji vardı bu gün. Gülümseyerek attım yorganı üzerimden. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa indim ve güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Gözüm saate kayınca Merti uyandırmak için yukarı odasına çıktım. Odaya girdiğimde çoktan hazırlanmış olduğunu gördüm.
-" Günaydın küçük bey."
-" Günaydın."
dedi asık yüzlü bir tavırla.
-" Ne oldu sana bakayım?"
Omuzlarını silkerek yatağına oturdu.
-" Sınavım var."
Genelde benim bu durumdan daha önce haberim olurdu ve beraber çalışırdık.
-" Peki benim bu durumdan neden şu an haberim oluyor acaba?"
Tekrar dudak bükerek omuz silkti.
-" Çok meşgulsün."
Doğru söylüyordu. Bu ara onu çok ihmal etmiştim. Ne ironi ama. Onun rahat etmesi için yine onu yalnız bırakıyordum. Yanağına ufak bir öpücük kondurdum.
-" Az kaldı ablacığım. Hem ben sana güveniyorum ki. Sen her şeyi başarabilecek kadar kocaman güçlüsün."
Bunu söylerken kollarımı ve gözlerimi kocaman açtığım için oda gülmüştü.
-" Hadi bakalım doğru sofraya."
Başını sallayarak aşağıya koşunca bende gülümseyerek peşinden gittim. Çayları doldurup kahvaltıya başlayınca aklıma yine Efe gelmişti. Sıkıntıyla ağzıma bir zeytin attım. Kaç gündür doğru düzgün görevlere odaklanma fırsatımız olmamıştı. Gerçi kendisinin de pek sesi çıkmıyordu bu ara. Bu oyun dışında neler yapıyor diye merak etmeden edemedim. Aslında nasıl bir hayata sahipti acaba. Korna sesiyle yerimden sıçradım. Kocaman açılmış gözlerime ve kalbime giden elime gülen Mertin burnunu sıktım. Çantasını sırtına takıp kapıya kadar geçirdim. Servise binmesini bekledim. Arkasından el sallayarak içeriye girdim. Sanırım artık biraz ev işleriyle uğraşmam gerekiyordu. Kollarımı sıvayarak derin bir nefes aldım. Sofrayı toplayarak mutfağın temizliğine giriştim. Oda oda makine açıp yer silme rutinimden sonra tek tek tozları aldım. Ev büyük olduğu için temizliği de epey bir zaman alıyordu maalesef. Biraz daha oyalandıktan sonra kendimi duşa attım. Biraz küvette kalarak dinlenmeye çalıştım. Kısa bir duş alarak çıktım. En sevdiğim pijamalarımı da üstüme geçirerek saçlarımı kuruttum. Televizyonun karşısına geçtim. Kanallar arası gezerken çalan telefonumla yerimden kalkarak çalana kadar nerede olduğundan dahi bir haber olduğum telefonumu aldım. Alpin aradığını görünce gerilerek açtım telefonu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NARALARIN YANSIMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin