* Dönme dolabın durduğu en uç noktada buna cesaret edemeyeceğini bildiği halde sevgilisini öpme hayali kuranlara...
"Hastahane"
Gözleri doldu genç kızın. Anlatması bunları tekrar yaşamasına sebep oluyordu. Yorgundu. Fakat umut her zaman vardı. Buna inanırdı. İri yaşlar gözlerinden akarken doktor artık uyuması gerektiğini söyledi. Her ne kadar bunu istemesede başını olumlu anlamda salladı. Fakat önce biraz hava almaya ihtiyacı vardı.
-" Bahçeye çıkabilir miyim?"
-" Tabi."
dedi doktor anlayışla gülümseyerek. Sadece başını sallamakla yetindi. İnsanlara sürekli gülücükler saçmayı uzun zaman önce bırakmıştı. Ufak adımlarla indi merdivenleri. Onu çok özlemişti. Kokusunu, sesini, hele ki o çok nadir anlarda kendisine bahşettiği gülüşünü. Bir kere duymuştu kahkahasını. Kulaklarında çınladı adeta. Hiç unutamamıştı ki. Sanki onu unutursa kendisine ihanet edecekmiş gibi hissediyordu. Sonra kardeşini düşündü. Minicik ellerini. Boncuk gibi bakan gözlerini. Hayatını. Yaşadıklarını. Yaşayamadıklarını. Ve sürekli kabus görmesini sağlayan o geceyi. Kaza gecesini...
"Geçmiş"
Hızla saçlarımı düzleştirip aşağıya indim. Bugün tam on sekizinci yaş günümdü. Benim için fazla özeldi. İçimden bir ses sürekli on sekizinci yaş günümde hayatımın değişeceğini söyler dururdu. Normalde doğum günlerine pek önem vermezdim fakat bu sefer ki çok özel olmalıydı. Anneme sarılıp yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Sonra ise babama.
-" Bugün arabayı ben kullanabilir miyim? Lütfen."
diye şakıdım neşeyle. Babam biraz düşünüp avucuma bıraktı anahtarı. Sevinçle çığlık attım yerimde zıplarken. Kutlama için bir cluba gidecektik. Bunun için bizimkileri ikna etmem çok zor olmuştu. Fakat başarmıştım. Tabi kendilerinin de gelmesi şartıyla. Bu benim için sorun olmazdı. Onlarla vakit geçirmeyi seviyordum. Bu günde yanımda olmalıydılar. En yakın arkadaşım Buse de bizimle birlikte gelecekti. Diğer arkadaşlarıma ise gideceğimiz mekanı mesajla bildirmiştim. Sevgilim de orada olacaktı. Pekala bu beni daha fazla heyecanlandırıyordu. Daha yeni tanışıyor sayılırdık. Arabaya binip teyzemlere doğru dikkatlice sürmeye başladım. Yaşı küçük olduğu için Merti teyzeme bıraktık. Sonra Buseyi evinden alıp cluba doğru sürmeye devam ettim. Buse yanımda annem ile babam ise arkada oturuyordu. Radyoda Zakkumun Gidiyorum Yolcu Et şarkısı çalmaya başladığında gülümseyerek sesi sona verdim. Bunu seviyordum. Dudaklarım çoktan benden habersiz şarkıya eşlik etmeye başlamıştı bile. Gazı köklediğim sırada yan yoldan gelen tırı görmem çok uzun sürmedi. Bizim aksimize kemerlerini bağlamayan annem ve babamı bu son görüşümdü. O geceye dair olan her şey ise kesik kesik aklımdaydı. Tıpkı kaybolmuş birer yapboz parçası gibi. Direksiyonu kırmam, yoldan savrulup bir ağaca çarpmam. Yüzümde patlayan hava yastıkları, insan sesleri. Polisler, ambulanslar. Sonrası ise karanlık. Gözlerimi bir hastahane odasında açtım. Başımdaki keskin ağrıyı yok saymaya çalıştım. Çoğu yerim sargıdaydı. Başımı oynatmamı engelleyen sert bir cisim vardı. Bu yüzden her ne kadar vücuduma bakamasamda hissedebiliyordum. Durumum içler acısıydı. Bir an neden burada olduğumu düşündüm. En son arabadaydım ve...
-" Annem..."
diye fısıldadım ağlamaklı bir sesle. Başımda bekleyen teyzemi ancak ağlamaya başlayınca farkedebilmiştim. Onun ağlamaya başlamasıyla hayatın benim için artık hiçte kolay olmayacağını anlamam uzun sürmedi.
-" Babam."
dedim bu sefer sorar gibi. Teyzem cevap vermeyince son umudumuda kaybettim. Herşey bitmişti. O an aklıma gelen şeyle korkuyla kasıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARALARIN YANSIMASI
ChickLitUsulca baktı etrafına. İri gözlerinden damlayan yaşlara aldırmadı. Aynaya sabitlendi bakışları. Uzun siyah saçları, gece kadar karanlık gözleri, solgun tenine inat parlıyordu yine. Elini aynada gezdirdi bir süre. "- Hikayenin sonunu merak ediyorum."...