4.Bölüm= İlk Görev

86 11 7
                                    

* Hayatı bir tiyatro sahnesi olsa ilk perdede oyunu biteceklere itafen...

"Hastahane"

-" İlk göreviniz neydi peki?"

Doktorun sorusu üzerine genç kızın yüzünde bir gülümseme belirdi. Acı dolu veya yapmacık bir gülümseme değildi bu, içtendi. O günü unutması mümkün dahi değildi. Uzun zamandır konuşmamasının verdiği tembellikle içinden o günü düşündü.

-" İlaçlarını alman gerek Esila."

diye uyardı doktor sessizliğine karşı. Başıyla onayladı genç kız. Doktor şaşırsa da bir şey demedi. Esilada büyük bir gelişmenin olduğunu düşünüyor, her ne kadar tahmin etse de bunun nedenini merak ediyordu. Yavaşça ayağa kalktı.

-" Hemşireyi gönderirim birazdan. Şu an halletmem gereken bir takım işlerim var. Ama daha sonra muhakkak devam edeceğiz."

Sesi hevesli çıkmıştı. Esila buna anlam veremesede onayladı. Hastahaneden çıkması gerekiyordu artık. Yapması gereken şeyler vardı. Doktorun gitmesiyle odanın içinde bir tur attı. Aynanın karşısına geçerek gözlerine baktı. Siyah gözleri beyaz tenine inat hala parlıyordu yine. Güzel bir kızdı, çirkin değildi. Kim bilir belki o kızdan çok daha güzeldi. Fakat aşk gözle değil kalple görüyordu. Sevememişti işte. Onu sevme düşüncesini aklından dahi geçirmemişti. Kötü bir kızda değildi halbuki. Bunların hiç birini haketmemişti...
Bir süre aynanın üzerinde gezdirdi bakışlarını. Kaç saat geçmişti bilmiyordu. Zaman kavramını yitirmeye başlamıştı burada. Bahçeye çıkıyor, yemek yiyor, odasına gelip uyuyordu. Bunun dışında yaptığı hiçbir şey yoktu. Hangi günde olduğundan bile bir haberdi. Bu düşünceleri aklından uzak tutmaya çalışarak kalktı oturduğu yerden. Odasından çıkıp doktorun odasına doğru yürümeye başladı. Gelince kapıyı tıklattı yavaşça. Gel sesini duyduğunda tereddütle içeriye girdi.

-" Hoş geldin Esila bende seni çağıracaktım. Geç otur."

-" Bir an önce bitsin istiyorum."

dedi fısıltıyla. Anlayışla başını salladı yaşlı adam. Usulca oturdu genç kız. Gözlerini her zamanki gibi ellerine sabitledi.

-" İlk görevimiz onun için zor benim için ise çok güzeldi."

" Geçmiş"

Merti okula gönderdikten sonra aynanın karşısına oturarak saçlarımı ve makyajımı yaptım. Daha sonra dolabımın önüne geçerek siyah ispanyol paça pantolonumu ve beyaz V yaka bluzumu giyinip bir kez daha kendime baktım. Sonraki görevin ne olduğu konusunda bir fikrim yoktu. Bu yüzden hazırlıklı olmalıydım. Bir yandan da kulağım telefonda aramasını bekliyordum. Dün eve gittikten sonra hep aklım ondaydı. Yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi. Aynadan görüntüme daldığım sırada telefonum çaldı. Tereddütle açtım.

-" Efendim."

-" Saat ikide dünkü yerden alacağım seni."

-" Tamam."

diye mırıldanıp kapattım telefonu. Fazla kabaca. Bunu çok düşünmemeye karar verip hızla çıktım evden. Durağa gidip bir süre beklememin ardından gelen ilk otobüse bindim ve yolu izlemeye başladım. İlk görevin ne olduğunu iyice merak etmeye başlamıştım. Otobüs son durağa geldiğinde hızla kalkıp kayalıklara doğru yürümeye koyuldum. Onu gördüğümde istemsizce adımlarım yavaşladı. Bir taşa oturmuş tek başına denize izliyordu. Uzaktan bakınca pek bir şey belli olmuyordu duruşundan. En azından onu ilk kez görmüş olsam bu kadar derdi içinde taşıyan birisi olduğunu düşünmezdim. Daha çok şımarık, zengin aile çocuğu tipi vardı üzerinde. Acısını saklama konusunda çok iyiydi. Onun acı çektiğini anlamak için sadece gözlerine bakmak gerekiyordu. Yanına oturarak beni fark etmesini bekledim. Bir süre öylece hiç konuşmadan oturduk.

NARALARIN YANSIMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin