Eve geldiğimde kendimi çok yorgun hiss ediyordum. Bu gün yaşadıklarımı beni çok etkilemişti. Hiç bilmediğim bir adam beni esareti altına almıştı. Ne hakla? Benim istediğim tek şey bu adamı başımdan atmaktı.
Banyoya girip biraz duş almak bana iyi gelecekti. Banyoda aynadan kendime baktım. Berbat görünüyordum. Göz makyajım ağlamaktan akmış, yüzüm simsiyah olmuştu. Duşumu aldıktan sonra banyodan çıkıp üzerimi giydim.
Ben dört yıldır İstanbulda yaşıyordum. Üniversiteyi kazanıp burada yaşamaya başlamıştım. Arkadaşımla birlikte aynı evde kalıyorduk. Selin çok iyi bir kızdı. Onunla birlikte bu yıl master için sınava girecektik. Ama ben gecikmiş sınava yetişememiştim.
Biraz sonra kapı çaldı. Gelen Selindi.
-Merhaba canım.
-Hoşgeldin Selin. Sesim çok yorgun çıkmıştı. Selin bana doğru gelip bana sarıldı.
-Üzülme canım. Zaten master önemli bir şey değil.
-Hadi ordan Selin. Üzülmeyeyim diye söylüyorsun biliyorum.
Aslında master olayı beni artık o kadarda üzmüyordu. Beni üzen şey bugün yaşadıklarımdı. Ama bunları Seline anlatamazdım. Eğer Selin masteri kazanıp Londraya gitse ben burada yalnız kalacağım. Açıkçası bu fikir beni üzüyordu.
Akşam yatağıma girmiştim ama bir türlü uyuyamıyordum. Polise gidip olanları anlatmak ve bu adamdan kurtulmak istiyordum. Ve evet. Bir şekilde polise gidecektim. Zaten her gün beni izleyecek değil ya?
Yarın sabah erkenden kalkıp duşa girdim. Aynadan ıslak saçlarıma baktım. Sonra dolabının karşısına geçip siyah bir T-shirt ve buz mavisi kotumu giydim. Saçlarımı kuruttum ve ardından makyajımı yaptım. Kocaman yeşil gözlerim hiçte fena gözükmüyordu. Çantamıda takıp evden çıktım.
Evden çıktığımda Selin hala uyuyordu.Polise gidip olanları anlatacaktım. Tam kapıyı açıp dışarıya çıkacaktımki telefonuma mektup geldi. Telefonumu açıp baktığımda bilmediğim birisinden geldiğini anladım. Mektupta tamda söyle yazıyordu: "Eğer polise gidecek olursan seni bunu yaptığına pişman ederim."
-Kesin o manyaktan geldi. Ama ben senin dediklerini yapacak değilim.
Kendi kendime konuşup yoluma devam ettim. Ondan korkmuyordum. Yoluma devam etmeye başladım. Bana ne yapa bilirlerdiki?
Yolda giderken arkamdan bir arabanın geldiğini fark ettim. Sakin ve kimsesiz bir sokakta gezdiğim için korkmaya başlamıştım. Adımlarımı dahada artırıp devam ettim. Ben hızlandıkca arabada hızlanıyor, bana daha çok yaklaşıyordu. Artık koşmaya başlamıştım. Araba dahada hızlanmıştı ve artık tam yanımdaydı. Şaşırtmak için başka bir yola girdim. Tam karşımda harabeye dönmüş bir bina vardı. Aklıma gelen tek şey oraya girmek oldu. Kapısı darmadağın olan yerden içeriye girdim
Araba durdu ve içindeki adamlar benim geldiyim yöne doğru geldiler. Bense girdiğim binanın basamaklarından hızlıca koşmaya başladım. En üst kata vardığımda kaçacak bir yerim olmadığını anladım. Sadece koridorun sonunda bir oda vardı. Odaya doğru gittim kapıyı açacaktım ama kapının kolunu tuttuğumda kapı üzerime doğru geldi. Olduğum yer çok eskiydi. Üzerime gelen kapıyı tutarak içeriye girdim ve kapıyı yerine sabitledim. İçeride hiç bir şey yoktu. Kapının kenarında sakince durdum ve beni bulmamaları için dua etmeye başladım.
Ama gelen kimse yoktu. Aşağıda sesler kesilmiş sakinlik çökmüştü. Bu sakinlikten bir hayır gelmez diyerek düşündüm ve dışarıya çıkmadım. Bir müddet orada durduktan sonra gittiklerini düşündüm ve kapıyı olduğu yerden çektim. Kapıyı açtığımda kimse yoktu. İlgincdi. Bir iki adım attım. Sanırım gerçekten gitmiştiler. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde kapının tam solunda o adamı gördüm. Enes.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esaret
Teen FictionGeçmişini zavallı birisi olarak hatırlayan ve geçmişindeki herşeyi ve herkesi mahf etmeye söz veren bir adam. Psikolojik sorunlar, bilinmedik sesler, gereksiz hisler daha fazla sorunlara yol açar. Büyük hayallerle başlayan hikayesi merakı yüzünden d...