-Nereye?-dedim bıkkın çıkan sesimle.
-Bilmiyorum.-dedi tok sesiyle.
-Nereye gittiğini bilmeden sadece ilerlemek nasıl bir mantık?-dedim sinirle. Ama Enes bana hiç bir şey demeden yolunda ilerlemeye devam etti.
-Sana diyorum. Nereye gidiyoruz?
Enes bana doğru dönerek sakin bir şekilde "Cehenneme. Geleceksen gel." dedi ve tekrardan ilerlemeye devam etti. Onunla muhattap olmayıp onu takip etmeye devam ettim. Uzun zaman gittikten sonra artık yürüyemiyordum. Hem yorulmuştum hemde ayakkabımın topuğu kırıldığı için çıpkak ayakla geziyordum ki bu şekilde gezmek hiç hoş değildi. Bu durum Enesin o kadar umrunda değildiki hala yolunda ilerlemeye devam ediyordu.
-Dur!!-dedim bir anda.
-Yine ne oldu?
-Bu şekilde gezmek kolaymı sanıyorsun öküz! Gezemiyorum!-dedim ve olayı daha dramatik bir hale getirmek için birazda abartarak-Sen git ben devam edemiyeceğim"-dedim ve bir taşın üstünde oturdum.
-Kızım saçmalama. Filmmi çekiyoruz?!
-Sevgili yonulmamış odun! Zaten sizin hayatınız bir film değilmi?
-Biraz daha konuşursan hayatın bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçicek.-dedi hususi bir tınla.
-Git o zaman!-dedim ve ayaklarıma bakmaya başladım.
-Peki o zaman. Gideceğim-dedi yüzünü dönüp dizleri üzerinde yere çöktü ve - Bin sırtıma-dedi.
-Eminmisin?-dedim şaşkın bir şekilde.
-Bin dedim!
İşime gelecekti ve bu yüzden hayır deyip tersleyemezdim. Tabi bu şekilde yürüyemeyeceğime görede başka şansım yoktu. Sırtına bindim ve ellerimi boynuna doladım. Dizlerimden tutarak ayağa kalktı ve ilerlemeye başladı. Allahtan giydiğim elbise dar değildi. Kısaydı ama kloştu. Muhteşem parfüm kokusu burnumu doldururken Enes rahat bir şekilde yolunda gitmeye devam ediyordu. On-on onbeş dakika gittik ama hiç bir yere varamadık. Enes beni indirerek yerde oturtdurdu. Kendide yanıma gelerek yerde oturdu. Sırtımızı ağaca dayamış boş bir şekilde yerde oturuyorduk. Evet. Kaybolmuştuk ve ne yazıkki yolumuzuda bulamıyorduk.
Bir süre sessiz bir şekilde oturduktan sonra canım sıkılmaya başladı. Hem canım sıkılmıştı hemde korkuyordum. Biraz uzaktan kurtların sesini duymak beni korkutuyordu. Başımı kaldırdım ve yıldızları seyr etmeye başladım. Gece yıldızları ormanın içinde, sırtımı ağaca dayamış bir şekilde yanımda Enesle birlikte seyr etmek ilgincdi.
-Yıldızlar çok güzel değilmi?-dedim sakinliyi bozarak.
Enes başını kaldırarak yıldızlara baktı.
-Hayır. Deyiller-dedi.
-Sen izlemesini bilmiyorsun sadece. Boş gözlerle bakıp geçiyorsun.
Enes bana bakarak -Nasıl izlemeliyim?-dedi.
-Babam hep derdiki her insanın bir yıldızı var. Eğer yıldız kayarsa o yıldızın sahibi hayatını kayb eder. Bende inanırdım ve hep yıldızları izlediğimde kendi yıldızım hangisi diye merak edip kendi yıldızımı kendim seçerdim.-bir anda sakin bir şekilde oflayarak tekrardan konuşarak- Keşke yine çocuk ola bilsem.-dedim ve son cümlem sakin ve uysal çıkmıştı.
Enes bani dikkatlice süzmeye başladı.
-Neden?-dedi buz gibi sesiyle.
-Çünki özlüyorum. Babamı çok özlüyorum.-dedim ve bir anda göz yaşlarım akmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esaret
Teen FictionGeçmişini zavallı birisi olarak hatırlayan ve geçmişindeki herşeyi ve herkesi mahf etmeye söz veren bir adam. Psikolojik sorunlar, bilinmedik sesler, gereksiz hisler daha fazla sorunlara yol açar. Büyük hayallerle başlayan hikayesi merakı yüzünden d...