2ay sonra:
Çocukluk arkadaşımı kayb etmem canımı yakmıştı. O günden sonra yalnız kalmıştım. Sakindim, çünki konuşucak kimsem yoktu. Ben arkadaşlık kuramazdım. Tek arkadaşımda bir serseri yüzünden ölmüştü. Onun o hali aklıma geldiğinde gözlerim dolmaya başladı. O manyak en yakın arkadaşımın ölmesine neden olmuştu. Sayesinde nefret duygusunu dibine kadar hiss etmiştim.
Boş-boş İstanbul sokaklarında geziyordum. Artık İstanbulu sevmiyordum. Tekrardan İzmire geri dönmek istiyordum. Aslında burada geçici bir işde bulmuştum ama yinede evimi özlemiştim. Sırt çantamı açıp telefonumu buldum. Yolda bir taşın üstünde oturdum ve sonra anneme aradım.
-Kızım?
-Nasılsın anne?
-İyiyim kızım sen nasılsın?
-Anne ben iyi değilim. Sanırım İzmire geri döneceğim.
-Hayır!-dedi bir anda annem. Bunu söylerken sesindeki telaşı hiss ede bilmiştim. Sanki bir şeylerden korkmuş bir şekilde heyecanla konuşuyordu.
-Anne iyimisin?
-İyiyim kızım. Sen neden İzmire geliceksin? İstanbula gitmeyi zaten sen istedin. Hani orada çalışıp, orada yaşayacaktın?-dedi annem. Ama neden? Sürekli geri dönmemi isteyen ve beni çok özleyen annem, şimdi gelmemi istemiyor hatta gelmemem için bahaneler bile uyduruyordu ve bunu bariz belli ediyordu.
-İstemessen gelmem . Allah-Allah! Anne sen gerçekten iyi olduğuna eminmisin? Çün....-sözümü bile sonunan kadar diyemeden telefonu yüzüme kapatmıştı. Annemin bu helleri beni korkutuyordu. Sanki bir şeyler olmuştu ve annem bunu benden saklıyordu.
Ayağa kalkarak gezmeye devam ettim. Beynimde düşünceler dolaşıp duruyordu. Saat çok geç olmaya başlamıştı. Artık eve varmıştım ve bu yorucu günün ardından istediğim tek şey uyumaktı. Eve vardığım gibi duşa girdim ve tüm yorgunluğu bedenimden attim. Sonrada pekte yumuşak olmayan yatağıma uzandım ve kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım.
Sabah yine o iyrenc çalar saatımin sesiyle uyandım. Kalkıp işe gitmem gerekiyordu ama bu çok zordu.
Zorlada olsa kalkdım ve banyoya girdim. Sıcak duşdan sonra saçlarımı kuruttum, üzerimi giydim,makyajımı yaptım ve artık hazırdım. Hızlı bir şekilde evden çıktım ve koşuşturarak otobüse bindim. İnanılmaz bir trafik vardı ve ben artık işe gecikiyordum.Sonunda işe vardım ve hemen içeriye girdim. Çok güzel bir restorantta qarson olarak çalışıyordum. Aslında bu benim geçici işimdi, çünki ben kendi işimi yapmayı daha çok istiyordum. Şimdilik qarsonlukla idare ediyordum. Hemen soyunma odasına girdim ve 1 aydır çalıştığım bu restoranttaki tek arkadaşım Merve içeriye girerek sinirle bana bağırdı.
-Nerede kaldın kızım?
-Trafiğe yakalandım Merve. Patron sinirlendimi?
-Yok. Bilmiyor. Oyaladım
-Sen cansın ya. Teşekkürler.
-Sanırım öyleyim.-dedi ve gülmeye başladı.
Bu kızla yeni arkadaş olmuştum ama çok sıcakkanlı bir kızdı ve onu çok sevmiştim. Tabikide benim için bir Selin olamazdı.
Soyunma odasından çıkarak mutfağa girdim. Mutfakta müthiş bir koşuşturmaca vardı. Hızlıca koşuşturup siparişleri almaya başladım. Mutfağa geri döneceğim sırada çok hızlı koştuğum için birisine sert bir şekilde çarptım. Başımı kaldırdığımda sarışın bir adamın karşımda durduğunu gördüm. Qarson önlüğü takmıştı ve ben bu çocuğu burada daha önceden hiç görememiştim. Sanırım işe yeni başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esaret
Teen FictionGeçmişini zavallı birisi olarak hatırlayan ve geçmişindeki herşeyi ve herkesi mahf etmeye söz veren bir adam. Psikolojik sorunlar, bilinmedik sesler, gereksiz hisler daha fazla sorunlara yol açar. Büyük hayallerle başlayan hikayesi merakı yüzünden d...