bölüm4

312 11 4
                                    

-Bana yalan söyleme Rengin. O adamı gördüm. Sen onunla birlikte gittin. Kimdi o adam?

-Hiçkimse. Selin her şeyi bu kadar abartma.

Selin bana imalı gözlerle bakarak bir anda gülmeye başladı.

-Yoksa bu adam ...

-Aklından bile geçirme!

-Ya nolucak güya? Bu güne kadar hiç erkek arkadaşın olmadı.

-Hayır. Erkek arkadaşım falan değil. Hiçbişeyim.

-Bende buna inandım.

-Selin uykum var canım. Hadi sana iyi geceler.

Gerçekten Selinle uğraşacak halim yoktu. Zaten kendimi çok yorgun hiss ediyordum. Kendimi yatağa attığım gibi hemen uyuyu verdim.

Sabah bir çığlıkla uyandım. Bir anda Selin büyük bir heyecanla bana doğru gelerek "Başardım" diye bağırmaya başladı.

-Manyakmısın kızım! Sabah sabah bu ne çığlık?!

-Londraya gidiyorum!

-Nee? Gerçektenmi?

-Evet. Londrada okuma şansını kazandım!

-Tebrik ediyorum tatlım. Senin adına çok sevindim.

Aslında Selin giderse yalnız kalacaktım ve yalnız kalmayı hiç sevmiyordum. Ama o Londrada okuyacaktı ve bunu benden çok o istiyordu. Bu yüzden onun adına mutluydum.

-Keşke seninle birlikte gide bilseydik.

-Boş ver Selin. Hayırlısı. Bende artık iş bulmalıyım zaten.

-Annen gönderiyo ya zaten.

-Evet ama... Boş ver Selin. Ayrıca Londraya gitmen harika bir şey!

Annem para gönderiyordu ama artık oda zorlanıyordu. Artık çalışmam ve bir iş bulmam gerekiyordu. Şu manyak adam ona çalıştığım için bana on bin vermişti. Bir süre bu parayla idare edecektim. Çünki başka şansım yoktu.

Selin büyük bir sevincle bavulunu topluyordu. Bende ona yardımcı olacaktım. Yarın saat 15:00 da gidecekti. Bavulunu toplayıb bitirdikten sonra uykuya dalmıştı. Bense onun yanında oturur pozisyondaydım. Başı dizlerimin üstünde uykuya dalmıştı. Akşam onunla bolca sohbet etmiş, tam anlamıyla vedalaşmıştık. Seline bakarak ne kadar şanslı olduğunu düşünmeye başladım.  Açıkcası içimde enteresan bir hiss vardı. Ama kesinlikle kıskanclık değildi. Zaten Londraya karşı olan hevesim mahf olmuştu.

Seline bakarak düşünmeye devam ediyordum ama bir anda farklı ve hiç beklemedeyim bir şey oldu. Bir anda etrafda silah sesleri gelmeye başladı. Silahların sesinden Selin diksinerek ayağa kalktı.

-Noluyor?!

-Bilmiyorum Selin.-dedim ve ayağa kalkarak pencereye doğru koştum. Biliyorum. Bu tam bir aptallıktı. Ama o an aklıma başka bir şey gelmedi.  Mutfağın pencerelerinin kırıldığını duydum ve bir anda korkudan pencereden uzaklaştım. Şok bir durumda oradan uzaklaşmıştım ve Selini unutmuştum. Evin koridorlarından kaçıyor telaştan ne yapacagımı bilmiyordum. Silah seslerinin pencereleri vurup darma dağın ettiyini duya biliyordum. Bir anda koridorun duvarına yaslandım. Korkudan yere oturdum ve bacaklarımı kendime çekerek minicik oldum. Sanki böyle olsam bana bir şey yapmayacaklardı.

Silah ve pencerelerin kırılma sesleri pekte iyi olmayan anılarımı hatırlatıyordu bana. Anılar beynimde canlandıkca sanki birisi beni boğuyordu. Korkudan bedenim deli gibi titriyordu. Gözlerim buğulanıyor, her şey dönüyordu. Ellerimi dizlerime götürüp daha çok kendime çektim. Dirseyimi dizlerimin üstüne koyarak ellerimi saçlarımın diplerine doğru götürdüm. Şu an psikolojik bayqınlık geçirmekten korkuyordum. Bir anda Selinin odasındaki pencerelerin kırılma sesini duydum. O an aklıma Selin geldi. Onu odada yalnız başına bırakmıştım.

EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin