1| One of "Those" People?!

1.8K 95 138
                                    

(Medyada Allie X - That's So Us )

Jiwoo's POV

Odama, evime veda etmenin bu kadar zor olacağını düşünmezdim. Özellikle de geçen sene bir an önce üniversiteye başlayayım diye yıl boyu dua ettiğimi düşündüğümde. Oysa şimdi eşyalarımı toplarken içim burkuluyordu. Ne olursa olsun hayatımın tamamı burada geçmişti ve ben özleyecektim. Ve bir de ailem tabii...

Annem beni karşıladı, bavullarımı odanın dışına sürüklediğimde. Soğuktu yüz ifadesi. Bu biraz kırıcıydı işin açığı. Ne o ne de babam şehir dışında üniversite okumamı istemişti en başından beri. Hatta onlara kalsa İngilizce bile okumamalıydım. Bu bölümdekiler hep dinsiz, sapık ya da kültürlerini yitirmiş tipler olurmuş filan. Oysa İngilizce benim ilgi alanımdı ve çocukluğumdan beri de hayalim İngilizce öğretmeni olmaktı. Aylarca dil dökmem gerekmişti onları buna ikna etmek için. Tabii bu sırada tüm tavsiyelerini on defa dinlemek zorunda kalmıştım. Klişe uyarıların ardından eklemişti annem bir defasında, eşcinseller çok olurmuş orada. Dikkat etmeliymişim onlara. Uzak durmalıymışım falan. Homofobik değildim. Bence eşcinsellik bir hastalıktı ve onlar için üzülüyordum sadece. Onun dışında benden uzak oldukları sürece ne yaptıkları beni ilgilendirmiyordu. Annem abartılı tepkiler veriyordu oysa. Onlarla iki çift laf bile etmemeliymişim, o derece. Bunların hepsine tamam demiştim, üniversiteye gidebilmek için.

Bavullarımı evin dışına çıkarıp arabanın önünde durduğumda bir burun çekme sesi duydum. Annemin yüzündeki soğuk ifade kaybolmuş, ağlamaya başlamıştı. Elimdekileri bırakıp ona sarıldım. "Benim küçük prensesim...Büyüdü de evden ayrılıyor..."  Göz yaşlarının arasında söyledi. Sayesinde ben de duygulanmıştım ve makyajımı akıtma pahasına yaşların akmasına izin vermemiştim. Sonradan babam da bize katıldı ve bir çeşit aile sarılması yaşanmış oldu.

Neyseki çok geçmeden ayrılabilmiştik birbirimizden. Babam beni otogara bırakacaktı. Eh, mecburen öteki dramatik faslı da orada ayrılırken yaşayacaktık.

Belki de ailem sadece kendi doğrularına çok takılı kaldıkları için işimi zorlaştırmıştı sadece. İkisinin de ben gidiyorum diye ne kadar üzüldüğünü gördüğümde böyle düşünmüştüm. Beni seviyorlardı ve ben de onlara iyi bir evlat olmalıydım. Otobüste annemin söylediği şeyleri iyice düşündüm. Böyle güvende olacaksam ya da böyle güvende olduğumu düşüneceklerse dedikleri gibi yaşayabilirdim.

Ama bunları düşünmek içimdeki boşluğu doldurmuyordu. Okula ve ardından yurduna giriş yaptığımda bile bir üzgünlük vardı içimde. Korkuyordum. Hayatımda ilk defa yıllarca ailemden uzakta yaşayacaktım. Üstelik tamamen yabancı olduğum Seul şehriydi kalacağım yer. Odama doğru ilerlerken beni korkutan bir başka detay da oda arkadaşımdı. Kendini beğenmiş ve tiki olmamasını umuyordum...Ve bir de şey olmamasını tabii.

Açık kapıdan içeri girdiğimde eşyalarını yerleştiriyordu. "Oh, hey."  Sesimi duyar duymaz işini bırakıp ayağa kalktı. "Ben Kim Jiwoo." Gülümseyip elimi uzattım. Benden uzun bir kızdı ve yine aynı şekilde benden daha güzel olduğunu söyleyebilirdim. Yani...ben bir ölçüt bile değildim burada. Bayağı güzeldi. Ama o güzel yüzü bir türlü gülümsemiyordu. Gözlerini kıstı bana yaklaşırken. Delici bakışları yüzünden yutkunmak zorunda kaldım. Sonunda elimi tuttu ama tutuş o tutuş! Dakikalarca el sıkıştık, bir an farklı bir ülkede pazarlık yapmakta olduğumuzu bile düşündüm. Boğazımı temizledim fakat konuşan o oldu.

"Yoksa sen... Düşündüğüm Kim Jiwoo musun?" Gözleri parlıyordu. "Adım Ha Sooyoung. Tanıdın mı? Çocukluk arkadaşın hani?" 

On üç yâhut on dört yıl öncesine bir zaman yolculuğu yaşadım o dakika. Ha Sooyoung ve ailesi o yıllarda komşumuzdu ama bir süre sonra taşınmışlardı. Taşındıkları zaman hissettiğim üzüntü sonucu gelen sümüklü anılara geçiş yapmadan önce günümüze döndüm.  "Sooyoung!"  Üzerine atladığımda ikimiz de onun yatağına düşmüştük. "Seni bulduğuma inanamıyorum."  Sevinçten ağlayabilirdim. O ise gülüyordu.

Ended Homophobia | ChuuVes ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin