5| Valentine girl

505 48 44
                                    

( Loona 1/3 - Valentine girl )

Yanılıyordum. Ben değildim tuhaflığın sebebi. Oydu. Hareketleriydi sorun. Şubat ayındaki tatilimde, ailemi görmeye gittiğimde onu bu kadar özlememem gerekirdi. Onun hatasıydı her şey.

"Jiwoo-yah, seninle biraz anne-kız konuşalım mı?"   Annemin sesiyle kafam biraz olsun dağılabilmişti. Babamın meraklı bakışları arasında annemle beraber benim odama geçtik. Ben yatağıma otururken annem arkadan kapıyı kapatmıştı. Gelip yanıma oturduktan sonra elini dizime koydu.  "Biliyorsun, geçmişte bazı konularda çok katıydık. Ama büyüdün artık. Varsa konuştuğun, görüştüğün bir çocuk, sakın çekinme. Anlat olur mu? Damadımızı yakından tanımak isteriz."

"Yok anne öyle biri."  Cevabım fazlasıyla hızlı ve netti. Hayal kırıklığına uğramış gibi göründü yüzü.

"Ama vardır herhalde bir beğendiğin?"

Düşünmeye başladım. Beğendiğim çok fazla kişi vardı. Mesela Jungeun, Jinsoul, Kahei, Haseul, Hyejoo, Chaewon... Hepsi çok hoştu. Sonra Sooyoung mesela, bir modelden farksızdı. Ama annemin beğenme derken kast ettiği bu değildi tabii ki. Bir erkeği beğenip beğenmediğimi soruyordu. Jaemin ve Jihoon vardı bizim bölümden. Yakışıklı ve tatlı tiplerdi. Ama bunlar da annemin duymak istediği cevap olamazdı.

"Sanırım yok öyle biri. İyi görünüşlü bir sürü kişi var ama o tip bir şey hissetmiyorum kimseye. Derslerimi daha çok önemsiyorum."   Cevabımı duyduktan sonra 'Evde kalacaksın' benzeri laflarla söylenip durdu tabii. Otuzuma merdiven dayadım sanki. Bizimkilerdeki bu evlendirme merakını hiçbir zaman anlamayacaktım doğrusu.

Yakışıklı bir erkek tavlama konusundaki taktiklerini onayladığım sırada telefonuma bir mesaj bildirimi geldi. Fatura tarzı bir şey olmamasına dua ederek açtım ekranı. Oda arkadaşımdan geldiğini gördüğümde biraz fazla gülümsemiş olmalıydım ki annem imalı imalı sordu, "Kimdenmiş? Beğendiğin biri mi?"

"Evet anne."  Yüzünün aydınlandığını görünce ekledim, "Güzel birinden. Keşke ben de onun kadar iyi görünebilseydim. Sooyoung'dan." Aynı hızda soldu yüzü, gözlerini devirdi. Bense ekrana çevirdim gözlerimi.

Jiwoo birkaç gün önce dönebilir misin tatilden? Seninle buluşmamız gerek.

×××

İşte sırf bu mesaj yüzünden üç gün erken dönmüştüm Seul'e. Çok önemli olduğunu söylemişti mesajlaşırken ve detay vermeyi katiyyen reddetmişti. Elimde valizimle, yağan karın altında etrafıma bakınıyordum. Sabah buluşma saatine geç kalacağım diye aceleden atkımı bile unutmuştum. Telefonumu çıkarıp ön kameradan suratıma baktım. Kıpkırmızı olmuştu.

"Hey Jiwoo!"  Sooyoung'un sesini duymamla telefonumu montumun cebine sıkıştırdım ve kafamı ona çevirdim. Vay canına. Sanki kar taneleri süzülürken bana doğru yürüdüğü şu anda ayrıca bir güzel görünüyordu.

"H-hey..." Ne diye kekeliyorsun Kim Jiwoo? Sanırım hava soğuk diyeydi. Yaklaşıp kısa süreliğine sarıldı. Ardından geri çekilip beni omuzlarımdan kavradı ve yüzümü inceledi. "Bu önemli olan şey de ne?" Merakla sordum.

"Bir saniye." Ellerini omzumdan çekip boynundaki kırmızı atkıyı çıkardı. "Burnun kıpkırmızı olmuş. Niye atkı takmıyorsun?"   Hemen ardından atkıyı benim boynuma sarıp burnumu dikkatlice örttü. "Böyle daha iyi." 

Ona karşı çıkmak istedim o an. Her insan bir şeyi unutabilirdi, bana kızamazdı böyle! Ayrıca ne yapmaya çalışıyordu kendi atkısını bana vererek! Ona cidden kızmak istedim. Ama ağzım buz tutmuştu sanki, hiçbir kelime dışarı çıkmıyordu. Üstelik şaşkın şaşkın onu izliyordum.

Ended Homophobia | ChuuVes ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin