20| What The Duck?!

280 41 13
                                    

(
I just like her
So don't bother us
Please stay out of our relationship
It's even none of your business

I just like her
So don't bother us
Please stay out of our relationship
To me, she's just like a very kind angel

Melomance - I like her )

Author's  POV

Yaşlı kadın otobüsten indikten sonra yakınlarda bulduğu ilk banka oturdu. Kızı gideli bir ay olmuştu fakat tatilde öve öve bitiremediği okulunu ve arkadaşlarını merak ettiğinden sürpriz yapmak istemişti ona. Hem özlemişti de.

Etrafına bakındı önce. Gözüne ilk çarpan kişilerin iğrenç homolar olması ne büyük talihsizlikti doğrusu. İleride iki kız öpüşüyordu. Uzun olan bir yandan kolunun altındaki bisikleti tutarken bir yandan da kısa olanı belinden kavramıştı öteki eliyle. Yüzlerini seçemediği bu iğrenç kızlara bakamadı daha fazla Bayan Kim.  İçindeki sevinci söndürmüştü bu hastalıklı varlıklar. Gözlerini kapatıp  şükretti Tanrıya,  ya benim biricik kızım da bunlar gibi olsaydı?  Jiwoo 'öyle' değildi ve iyi ki de değildi.

Bu sâyede Bayan Kim, buraya gelmesindeki ikinci amacı da anımsamıştı. Doğru, kızı lezbiyen değildi ama hiç erkeklerde ve evlilikte gözü yoktu. Jonghoon'la tanışma fikrini iyice kafasına sokacaktı kızının.  Telefonunu çıkardı Jiwoo'yu aramak üzere.

Hattın öbür ucundan Jiwoo'nun sesi nefes nefese geliyordu ve dışarıdaydı sanki. "Müsait değil miydin kızım?"  Eh, o kadar yolu boşa gelmek istemezdi.

"Yok anneciğim. Sorun nedir?"  Jiwoo'nun yanıtıyla rahatladı. Ama yine de acele edip iki ayağı bir pabuca girmesin diye küçük çaplı bir yalan söyledi ona.

"Ben birazdan sizin okulun önündeki parka geçeceğim. Sürpriz yapayım dedim sana. Gel de beraber bir şeyler yiyelim. Ama acele etme, daha vakit var." 

Jiwoo annesinin okulun resimlerine bakarken parkı gördüğünü filan düşündü. Henüz vakit olduğunu öğrenince rahatlamıştı, "Tamam anne. Ben de zaten yakınlardayım. Seni karşılamak için orada olurum."   Telefon kapandığında banka yaslanıp gözlerini yumdu yaşlı kadın. Ne akıllı bir evladı vardı böyle. Muhtemelen işi olduğu hâlde anneciğini karşılamaya geliyordu. Bir sene öncesini düşündü. Ondan daha akıllı gibi tonla tavsiye vermişti bir de. Jiwoo'nun hiçbirine ihtiyacı yoktu oysa. Hiçbir zaman ailesine saygıda kusur etmediği gibi çalışmış, çabalamış ve çok iyi bir üniversite kazanmıştı. Yaşlı kadının çocuk doğurup büyüttüğü yıllarda hayallerinin peşinden gidiyordu. İşte bu sebeplerle gerçek mânâda gurur duyuyordu kızıyla. Geçen söylediklerinde fazlasıyla samimiydi yani. Ah benim çalışkan kızım... Erkekleri gözü görmüyor derse bakmaktan...  Üzülmüyor da değildi hâline. Fena mı olurdu bir erkek olsa başında, ona kol kanat gerse? Birkaç yıl içinde de evlenip torun verseler Bayan Kim'e?

Kafasını kaldırıp etrafına bakındı. Lezbiyenler ortada görünmüyordu. Jiwoo geldiğinde onların varlığına katlanmak zorunda kalmayacaktı. Gülümsedi.

"Gel parkın içine girelim, orada bekleyelim."  Sooyoung sevgilisini banklardan uzaklaştırıp salıncaklara sürüklemeden önce söylemişti.

Jiwoo'nun annesinin ziyareti tatlı bir tesadüftü doğrusu. Zaten iki kız parkta bisiklet sürmeye çıkmıştı. (Tabii Jiwoo bisiklet süremiyordu. O yüzden daha çok Sooyoung sürerken kollarını onun beline sarıyor denilebilirdi.)    Salıncaklara oturduklarında Jiwoo saatini kontrol etti, "Sen yurda dön istersen. Benimle beklemene gerek yok."

"Olur mu canım öyle şey? Kayınvalidem geliyor. İyi bir gelin olarak onu karşılamalıyım."  Gülerek söylediğinde sevgilisi onun aksine üzüntüyle iç geçirmişti.

"O bunu bilse ikimizden de nefret eder. Off... Ne yapacağız Sooyoung?"   Uzun boylu olan salıncaktan kalkıp onun önünde diz çöktü ve ellerini elleri arasına aldı.

"Direneceğiz bebeğim. Muhtemelen yıllarca öğrenemeyecekler sevgili olduğumuzu. Ama öğrendiklerinde de onlara kaybetmeyeceğiz. Biz sadece birbirimizi seviyoruz, kötü bir şey yapmıyoruz. Hatta ben aksine sana kötü bir şey olmaması için kendimi feda etmeye hazırım. Yüzünün gülmesi için her şeyi yaparım. Onlar da birgün ideal gelin...pardon damat adayı olduğumu anlarlar."  Tuttuğu elleri dudaklarına götürmeden önce güldü yine.

Böyle anlarda hep Jiwoo'yu rahatlatması etkileyiciydi. Şapşalca bir gülümseme bırakıyordu hep kısa boylu olanın yüzünde. O ellerini öptüğünde daha önce kimsenin onu sevmediği kadar sevildiğini hissediyordu Jiwoo. En ufak bir hareketiyle bile Sooyoung onun kalbini defalarca kez fethedebiliyordu.

Evet, Kim Jiwoo çok fazla âşıktı. Aşkının sahibi de ailesinin hayallerindeki gibi bir erkek değil bir kadın, hem de çok güzel bir kadındı. Bilseler ailesini daha da çok çıldırtacak şekilde de oda arkadaşıydı bu kadın. Ailesi öğrenince kim bilir bizim evimize ne büyük günahlar getirdiler filan diyecekti belki. Ama önemli değildi. Utanmıyordu Jiwoo. O seviyor ve seviliyordu.

Çok eskiden, Jiwoo'nun hatırladığı en eski anlardan liseye başlayana dek babasına duyduğu nefreti anlatırdı annesi. Hep istemeden evlendiğini söylerdi. O sevmemiş ve sevilmemişti. Hep dediği başka bir şey daha vardı annesinin, benim yaşayamadığım mutlulukları sen yaşa!   Eh, seviyor ve seviliyordu onun aksine. O zaman kızı adına mutlu olmalıydı, değil mi?

Kim Jiwoo bir an koşup her şeyi annesine itiraf edecek gücü buldu kendisinde. Ve bunda karar kılmasında sevgilisinin sadece iki kelâmı ve bir küçük öpücüğü yeterli olmuştu. Bir kez daha dedi önce kendi kendisine,  ardından onun yüzüne,  "Ha Sooyoung'u çok seviyorum."

Sooyoung yerden kalkarken cevap verdi, "Ha Sooyoung da Kim Jiwoo'yu çok seviyormuş." Elini uzattı, "Ne dersiniz Prenses Kim Jiwoo, annenizin gelip gelmediğine bakalım mı?"

Öte yandan Bayan Kim'in canı feci hâlde sıkılmıştı. Nerede kaldı bu kız?  Kendi kendisine söylenerek telefonunu çıkardı ve aradı kızını. Aynı anda ileri doğru yürümeye başlamıştı parkta. Yakınlardan Jiwoo'nun telefonu çaldı, Sooyoung'la el ele yürüdükleri sırada.

Hemen sonra annesiyle burun buruna geldi, telefonu bile açamadan. "Hoşgeldin anneciğim!" Neşeyle söyleyip sarılacağı sırada annesi onu durdurmuştu.

Yaşlı kadının gözleri iki kızın kıyafetlerinde gezindikten sonra Sooyoung'un tuttuğu bisiklete kaydı. Sayıklar gibi söyledi, "Lezbiyenler..."   Ardından da bayılmıştı.

Bölüm Sonu

Yorum yapmayı unutmayın ^^

Ended Homophobia | ChuuVes ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin