Uyandığımda saate baktım ve saat: 8:30'du.Yatağımdan kalkarak laptopumu çıkarttım ve iş ilanlarına baktım. İş ilanlarında bir sürü iş ilanı olduğu için aralarından seçmek zorunda kaldım. Karnımın acıktığının farkına varınca mutfağa gittim ve buzdolabını açtım. Ve hiç bir şey yoktu. Bende koşarak evden çıkıp aşağıya indim ve evime en yakın olan pastaneden ıspanaklı börek aldım. Börekçi adama 5TL verdikten sonra evime gitmek için pastaneden çıktım.Evimin önüne geldiğimde hızlıca içeri girdim ve diz üstü bilgisayarımın önüne geçtim. Ispanaklı böreğimi yerken iş ilanlarına baktım. 1-2 saat sonra aralarından seçmiş olduğum iş ilanlarının çıktısını almaya karar vererek internet kafeye gittim. İnternet kafeye vardığımda 2-3 tane iş ilanının çıktısını aldım. İnternet kafede işim bittiğinde çıktı aldığım kağıtları toplayıp ayağa kalktım ve internet kafenin sahibine parasını verdim. Ellerimdeki iş ilanlarıyla eve gittim. Evime vardığımda çıktısını almış olduğum iş ilanlarını telefonla aradım. İlk iş ilanında başarısız oldum çünkü eleman alınmış ve iş ilanını kaldırmayı unutmuşlar. İkincisinde ise erkek eleman alınacağını söylediler. Üçüncüsü benim son şansımdı ve eğer bu iş olmazsa işsiz kalmak zorundaydım. En sonuncu iş ilanının telefonunu tuşlarken içimden Dua ediyordum. Telefon ikinci çalışında açıldı ve;-Batur Tasarımcılık 'a hoşgeldiniz ben Genel müdür Adnan Aslan size nasıl yardımcı olabilirim?
-Merhaba Adnan Bey ben Defne Özyaprak. İş ilanı için aramıştım.
-Defne Hanım hemen yarın gelebilirsiniz. Patronumuz sizinle ilgilenecektir.
-Tamam, teşekkürler o zaman yarın görüşürüz.
-Benim işim bu Defne Hanım, yarın görüşmek üzere.
Adnan Beyle konuştuktan sonra telefonumu kapattım. İçimden 'acaba şimdi ne yapsam?' diye kendime sordum. Birkaç dakika düşündükten sonra alışverişe gitmeye karar verdim. Alışverişe gitmek için ayağa kalktım ve gardırobumun karşısına geçip askılıkta duran siyah yırtık pantolonumla, beyaz kısa birT-shirtü üstüme giymek için aldım. Üstümü giyindikten sonra deri sırt çantamı omuzlarıma taktım. Telefonumu da elime aldıktan sonra kapımı kilitleyip anahtarımı çantama attım. Merdivenlerden indim ve sitenin taksi durağına doğru yürümeye başladım. Taksi durağına doğru yürürken birden koluma aldığım bir darbeyle yere düştüm. Yere düşmemin sebebini çözmeye çalışırken birisi bana elini uzattı ve;
-Çok üzgünüm bayan, acelem vardı sizi görmedim.
Sesin sahibi tanıdık gelmişti ve erkek sesiydi. Bende, yerde kaşlarımı çatarak adama baktım ve şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Ve;
-Ayaz Bey?
-Defne?
-Ayaz Bey sizin burada ne işiniz var?
-Ben burda oturuyorum ve Defne sen iyi misin, seni çok merak ettim.
-Ben iyiyim. Fakat ben sizin burada yaşadığınızı bilmiyordum.
-Beni gördüğün yer babamın eviydi ve Bey lafını kullanmadığını sanıyordum.
- Çok üzgünüm ben unutmuşum Ayaz.
- Teşekkürler, bu arada sen nereye Defne.
- Ben de dışarı çıkıp biraz temiz hava alıcaktım.
- İstanbul' da mı temiz hava alıcaksın?
- Eeee... Evet. Başka bir yer yok ki zaten? Varsada ben gidemem.
- Benim bildiğim bir yer var istersen oraya gidelim.
- Şimdi mi?
- Bir sorun mu var? Gitmek mi istemiyorsun?
- Hayır, yani ben seninle her yere gide... Yani şey... Eeee... Bir sorun yok ben sadece bana çarptığında acelem var demiştin de o yüzden.
Daha demin ben ne dedim ya! Sanki vücudum beynimin verdiği komutları değilde kalbimin verdiği komutları yerine getiriyordu. Ayaz'ın yanında bütün duygularım çok karışıyordu ve bütün duygulardan farklı bir duygu yaşıyordum. Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu...
- Pekala bir sorun yoksa o zaman gidelim. Defne... Defne... Sen iyi misin? Defne...
- Eeeeee... Ben iyiyim sadece dalmışım pardon.
- Gidelim mi?
- Evet.
Ayaz' ın arabasına binerek ön koltuğuna oturdum. 1 saatlik yolun ardından bir ormana geldik ormanın adı ' Belgrad Ormanıydı '.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATTAKİ ŞANSIM
Teen FictionHayat bu kadar kötü olmak zorunda mı? Bütün zorluklar insanın suratına tazikli su gibi sertçe çarpmak zorunda mı? BÜTÜN HERŞEY KİTABIN SONUNDA BAŞLIYOR..