Not: Multimedyada Brad var; evet o bir psikopat.8.Bölüm
Motosikletine atlayıp iki arka sokaktaki Mia kafeye gelmiştik.. Bu kafeyi söylediğinde itiraz etmememin nedeni evime olan yakınlığıydı. Kafenin arkasının, karşısından biraz ilerlediğinde benim evim vardı. Artık Brad'le iken daha dikkatli olmalıydım. Zaten bu da onunla son kez vakit öldürmem olacaktı. Motorsikletinden inip çantamdaki telefonu pantolonumun cebine koydum. Çalışmada giydiğim spor kıyafetlerim hala üzerimdeydi. Asya bu sabah ona beni giydirmesi için ısrarlarıma rağmen bu gün üstümdeki bol gri asker pantolonunu ve açık yeşil yüzücü atletimi görse kesin kavga çıkartırdı. Birde başıma gelenleri bilse..
"Buraya oturalım mı?"
"Fark etmez."
"Bana bir şans daha verdiğin için teşekkür ederim Ecel. Ben seni-"
"Brandan ben sana şans falan vermedim. Ben sadece açıklamanı yapıp hayatımdan çıkmanı bekliyorum."
"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. İçmiştim ve Jacop elinde güzel bir mal olduğunu söylemişti. Dayanmadım."
"Bana aylar önce bıraktığını söylemiştin."
"Bıraktım.. Ama arada bir kullanmaktan zarar gelmez."
"Hayır bırakmamışsının dayanamadığını kendin söylüyorsun."
"Ecel bak yapma ama!"
"Ah.. Brad gerçekten görmüyor musun? Bana aylardır yalan söylüyorsun, kendine aylardır ben bıraktım diye yalan söylüyorsun ve sen bu haldeyken ben hiçbir şeyi fark edemeyecek kadar senden uzağım."
"Bundan sonra hep yanında olacağım."
Dirseklerimi masaya dayadım ve yüzümü ellerimin arasına aldım. Gerçekten bu kadar mı uzaktık birbirimizi anlamaktan?
"Brad konu fiziksel uzaklık değil konu manevi olan uzaklığımız.. Ben neden dans gösterinize katılmak zorunda kaldım?"
"Ben .. Bilmiyorum."
"Gördün mü? Beni gerçekten önemsesen sence bilmez miydin?"
Dirseklerimi masadan çektim. Bir elimi Brad'in masada bana yaklaşmış vaziyette olan elinin üstüne koydum.
"Ben .. Brad ben bunu yaptığımda hiçbir şey hissetmiyorum."
Elini alıp bileğimdeki damarıma koydum.
"Nabzımı dinlemeye çalış..."
Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Tık tık! Yok! Tık yok! Ellerimi geriye doğru çekip devam ettim.
"Ben sana karşı bir şey hissetmiyorum."
" Bunu yine yapıyorsun işte."
Ses tonu bir oktav yükselirken, yumuşak bir sesle karşılık verdim.
"Ben sadece doğruları söylüyorum sana."
"O zaman söyleme lanet olası!"
Onunla artık konuşamayacağımı böylelikle anlamış oldum. Çantamı elime alıp hesabı istedim.
"Ne yapıyorsun?" Dedi şaşırmış bir şekilde.
Gözlerinin altındaki morlukları şimdi fark etmiştim.
"Gitmeliyim." Dedim.
Sesim hala yumuşaktı. Onu kızdırmak istemiyordum. Artık içim rahattı. Onunla açık bir şekilde konuşmuştum. İşte bitti diye düşündüm. Ayağa kalktım garson gelmeyecekse ben oraya giderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Auxılıum Serisi I; Gardiyan
VampiroTahmin bile edemeyeceğiniz bir yaşamın kapılarını araladığınız da, yeni tanıştığınız bu dünyayı isteyip istememek sizin elinizde değildir. Araladığınız o devasa kapılar arkanızdan, bir daha açılmamak üzere kapandığında ise ne geride bıraktıklarınız...