26.Bölüm
Bir gün.. Sadece bir gün geçirmeme rağmen bana koca bir yılı atlatmışım gibi geliyordu. Babamı misafir odasına yerleştirmiştik. Richard'ı ise nasıl geçirdiğimi bile hatırlamayacak kadar yorgundum. Hele şükür ki gece olmuştu. Basamaklardan ağır ağır çıkarken biri bedenime bir şırınga batırmış da tüm ruhumu çekmiş gibi hissediyordum. Oysa birkaç saat öncesine kadar Rick'in kucağında mutluluktan kızarıyordum. Tamam, tamam kızarmamın tek nedeni beni utandırmasıydı. Ama mutluydum işte. Birkaç saat öncesine kadar...
Angela bana bunu defalarca açıklamış sonra da her seferinde vurgulamışken, gerçekleri babamdan duymak çok daha başka hissettirmişti. Çok daha berbat..
Kendimi pestil gibi yatağa attığım sırada duyduğum öksürük sesiyle aynı hızda yataktan kalkıp odama bir göz gezdirdim. Ne güzel ki delirmiyordum. Odam da gerçekten, öksürene bir erkek vardı. Ve koltuğuma oturmuş bana burukça gülümsüyordu. Az önceki tavrımı başka bir zaman yapmış olsaydım büyük ihtimal benimle dalga geçer, kızdırmak için elinden geleni yapardı ama şu an ne onun ne de benim bu şaşkaloz davranışlarıma gülecek halimiz yoktu. Bu yüzden destek amaçlı gerdiği dudaklarından ibaret olan tebessümüne, aynı şekilde karşılık verdim ve küçük bir iç çektim.
"Gittiğini sanıyordum Rick."
Bir an kararsızca yüzüme baktı. Sonra kafasını kaşıyıp rahatsızca kıpırdandı.
"Gitse miydim?"
Yapabildiğim kadar sıcak bir gülümseme seyreltti çehremde. Tembel hareketlerle yanına oturup koluna girdim ve başımı geniş omzuna yasladım.
"İyi ki gitmemişsin. Bu gece uyuyabileceğimi zannetmiyorum."
Başını kanepeye yaslayıp hafif gülümserken,
"Bende bundan emin olduğum için geldim ya".
Dalgaya vurup güldüm.
"Buraya nasıl girdiğini sormayacağım çünkü eğer pencereden gelmişsen bu seni potansiyel bir sapık yapar."
Kısık bir kahkaha attığı zaman ona daha çok sokuldum. Yeterince yaklaşırsam neşesi bana da bulaşırdı belki.
"Bu durumda ben .."
Başımı kaldırıp yüzüne baktım ve sözlerini yarıda kestim.
"Bu durumda sen kapıdan girdin. Değil mi sevgilim?"
Kinayeli sesime sahte bir gülüş attı. Başımı tekrar omzuna gömdüm.
"Olmuyor değil mi?"
"Hayır". Deyip sevimlice gülümsedi.
Ağzı kulaklarındaki haline gülümsedim bende. Gülerken, sağ yanağındaki gamzesi ortaya çıkmış ve dikkatimi dağıtmıştı bile.
"Zaten bir halta yaramıyor."
Bilmiş bilmiş sırıtırken, burnuma işaret parmağı ile hafifce vurmuş ve,
"Kesinlikle katılıyorum." Demişti.
Ardından beni daha sıkı sardı; başıma bir buse bırakıp, çenesini saçlarıma yasladı. Ben de minnetle ellerimi ceketinin iki yakasına koydum.
"Uyuyamadığım gecelerde babam dizlerine yatmama izin verir ve bana uyuyana kadar bir şeyler anlatırdı. Masal, bazen bir anı.. Aklına ne gelirse, sesinin beni rahatlattığını bilirdi. Şimdi ondan böyle bir şey isteyemem değil mi?"
"E tabi biraz garip kaçardı." Dedi alayla. Kaşlarımı çatıp kolları arasından çıktım.
"Hey! Dürüst oluyorum ve gördüğüm muameleye bak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Auxılıum Serisi I; Gardiyan
VampireTahmin bile edemeyeceğiniz bir yaşamın kapılarını araladığınız da, yeni tanıştığınız bu dünyayı isteyip istememek sizin elinizde değildir. Araladığınız o devasa kapılar arkanızdan, bir daha açılmamak üzere kapandığında ise ne geride bıraktıklarınız...