Not: Multimedya da Brad oğlanımız var.5.Bölüm
Burası neresi?
İçimde çok büyük bir korkuyla kaçıyorum, kaçıyorum!
Burası neresi!
Ah ! Kahretsin! Ben nerdeyim böyle! Koşarken aynı anda çevreme bakmaya başladım.
Siyah..
Simsiyah..
Her yer simsiyah..
Ben neredeyim ağzımdan çıkan haykırışlara engel olamıyorum. Daha önce bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor ve ben göğsümün olağandışı şekilde hızla inip kalkmasını umursamadan koşuyorum, koşuyorum, koşuyorum; bir ormandaydım. Sadece sık gür ağaçlar vardı ve ağaçlardan gökyüzünü dahi göremiyordum. Allah'ım ben nereye kaçıyorumdum? Yanlış soru?
Ben kimden kaçıyordum?
Arkamı döndüğümde bu kapkara ormanlıkta gri bir gölge görmüştüm. Soğuk bir rüzgar esmeye başladı. Ama hızla kayboldu. Kaybolsa bile bu benim daha az korkmama yetmemişti. Daha hızlı koşmaya başladım.
Çok üşüyordum..
Ani bir kararla önüme döndüm. Madem bu benim rüyam; kontrol bende! Bende olması gerek, birazdan uyanacağım. Artık nefes nefese kalmıştım.
Durdum."Uyanmak istiyorum! Bu rüyanın bitmesini istiyorum!"
Avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. Bu kadar korkmak normal değildi. Bu bir rüya.. Bir rüya.
"Bu sadece bir rüya!"
Daha sakin bir şekilde etrafıma bakmaya başladım. Kesinlikle daha önce gördüğüm bir yerde olmalıydım. Gördüğüm bir yerin bilinç altım tarafından biraz farklı dizayn edilmiş şeklinde, sakinleşmeliydim. Kalbim artık ağzıma gelmek üzereydi. Bu benim rüyam ama bana itaat etmiyordu. Ne rüyam ne duygularım.
O his!
En başından beri garip karşıladığım o his şimdi çok daha baskındı. Kolyem mordu. Hiç görmediğim kadar koyu şekilde. Başımı kaldırdım ve karşımda Richard duruyordu. Aramızda beş santim belki vardı. Tanıdığım birini görmekle rahatlamam gerekirken daha çok korkmuştum. Kulaklarım uğuldamaya, başım dönmeye başladı. Koştum, koşabildiğim kadar koştum. Her yerimi bir titreme almıştı. Tüm vücudum titriyordu ve sallanan sadece ben değildim. Tüm orman sarsılıyordu sanki. Uzun ve dar abiye elbisemin krem rengi eteklerinden tutup çakıl taşı ve çimenlerin üstüne basarak devam etmeye çabaladım. Üstümdeki kıyafet hızla koşmama hiç yardımcı olmuyordu. Artık kaçtığım kişinin kim olduğunu biliyordum. Arkamı tekrar döndüğümde bir taşa takıldım ve kendime hakim olamayarak yere düştüm. Ormandaki sarsıntı da bununla beraber durmuştu. Dudağıma konan bir damla su ilgimi gök kubbeye vermeme yetmişti. Ama ağaçların kalın dalları bulutları görmemi engelliyordu hala. Yağmur taneleri hızlanmaya başlıyordu. Saçlarım, yüzüm, elbisem , düştüğüm çimenler her yer ıslaktı şimdi. Üşümeme neden olan garip rüzgar gitmiş yerini sıcak bir yele bırakmıştı. Gökyüzü aydınlanıyordu ve ben bunu seçebiliyordum şimdi. Simsiyah gece yerine küçük beyaz yağmur bulutlarına bırakmış ve güneşin sıcaklığı etrafımı sarıyordu. Gökyüzünde tan rengini gördüğümde gözlerimi kapattım. Evet uyanıyorum."Bu sadece bir rüya."
Kendi kendime sayıklamaya başladım. Hala uyanmamış mıydım?
Elini bana uzatmış ve tam karşımda duran kişinin varlığını hissederek gözlerimi açtım. Evet uyandım ve bu Asya..
Hayır yine yanlış tahmin..Etraf gözlerimi kapadığımdaki dinginliğini koruyordu. Islanıyordum ama kesinlikle üşümüyordum. Bana kalkmam için yardım eli uzatan kişi gece kaçtığım kişiyle aynıydı.
"Richard.." diye mırıldandım farkında olmadan.Gözlerimi şaşkınlıkla irice açtım. Az önceki halinden eser yoktu. Beyaz teni tan güneşi altında mükemmel bir uyum gösteriyordu.
Bana baktı ve gülümsedi. Daha önce hiç kimsede görmediğim bir gülümseme. O kadar tatlı ki.. ve bu gülümsemeyi hiç kimsede göremeyecektim de.
"Bana Rick de." Elini bana uzattı. "Ecel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Auxılıum Serisi I; Gardiyan
VampireTahmin bile edemeyeceğiniz bir yaşamın kapılarını araladığınız da, yeni tanıştığınız bu dünyayı isteyip istememek sizin elinizde değildir. Araladığınız o devasa kapılar arkanızdan, bir daha açılmamak üzere kapandığında ise ne geride bıraktıklarınız...