s» ee nasıl buldun? fazla yumuşaklar değil mi, en azından kihyun.
j» ne kadar dedikoducusun. ayrıca neredesin sen?
s» sadece onlar hakkında ne düşündüğünü merak ettim. pis woozi. hemen yapıştır etiketi. marketteyim ve çikolata almayacağım. hıh.
j» sana zaten yüzlerce kez çikolata yemeyi bıraktığımı söyledim.
s» ama her aldığımda yiyorsun.
j» çöpe gitmesinler diye.
s» tabii canım. ama çikolata yerken çok tatlı görünüyorsun.
j» ...
s» istediğin bir şey var mı?
j» hayır, ne zaman geleceksin?
s» biliyorum beni özledin ama evde yiyecek hiçbir halt yok farkındaysan...
j» beni de götürebilirdin. aptal gibi oturup seni bekliyorum.
s» aw cidden beni özlemiş.
j» sen markette olduğuna emin misin?
s» evet?
jihoon duyduğu kıkırtılarla kafasını arkaya çevirip koridora doğru baktı.
'siktir...'
"ne tür bir aptalsın?"
"sana tatlı göründüğünü söylediğimde suratını yastığa gömdün!" soonyoung poşetleri bir köşeye fırlatıp ona koştu ve yanaklarını sıkmaya başladı.
"benimle dalga geçmek hoşuna gidiyor değil mi..." jihoon daha fazla nasıl utanabilirdi bilmiyordu. ama sonra, tuhaf bir şekilde, soonyoung ciddileşti.
"üzgünüm." gözlerini yere dikmiş jihoon kafasını yavaşça kaldırıp ona kaçamak bakışlar atmaya başladığında yaklaştı ve sıkmaktan daha da kırmızılaşan yanağına sesli bir öpücük bıraktı. bu jihoon'un onu ittirdiği ve ikisinin de aptal gibi güldüğü andı.