"Kolunu kaldırır mısın?"
Yaklaşık yarım saat önce gelen hemşire Sehun'u fizik tedaviye götüreceklerini ve hazırlanmasını söylemişti. Luhan'da yarım saattir Sehun'u giydirmeye çalışıyordu.
"Sehun, sevgilim, bak bizi bekliyorlar. Hadi artık giy şunu."
"Off Luhan. Neden bu saatte gidiyoruz ki? Ben daha uykumu alamamıştım."
Luhan sabır dileyip işine devam ederken Sehun'da küçük bir çocuk gibi kollarını önünde bağlamış oturuyordu. Oturması bile bir mucizeydi gerçi ama.
"Sehun. Bak yoruldum ben."
Omuz silkip suratını asmaya devam etti.
"Üzülüyorum ama."
Bunu söylemesiyle kollarını hemen kaldırdı ve tshirtünü giydi.
"Şükür. Ne kadar inatçısın Sehun."
"Ama ne yapayım istemiyorum. İyiyim ben Luhan. Fizik tedaviye falan ne gerek var ki? Yürüyebilirim. Hem belim de iyi. Oturabiliyorum gördüğün gibi. Ayrıca bana her bir şey yaptıramadığında bunu kullanamazsın."
Elinde ki hırkayı yatağa bırakıp Sehun'un yanına oturdu ve ellerini tuttu.
"Özür dilerim. Biliyorum sen güçlüsün. Ve tabi ki kendini iyi hissediyorsan, iyileştim diyorsan iyisindir. Ama işimizi şansa bırakmayalım. Yani, ben senin iyi olmanı istiyorum. Ruhen de bedenen de. Bunu sadece küçük bir kontrol olarak düşün. Benim için. Lütfen."
Uzanıp burnunu Sehun'un boynuna sürttü. Küçük küçük öpücükler kondurmayı da unutmadı. Geri çekilip sulu gözlerini hafif büyüterek Sehun'un gözlerine baktı.
"Bakma şöyle."
"Lütfen. Hadi sevgilim."
"İlaçlarını aldın mı sen?"
Gözlerini devirip geri çekildi ve ayağa kalktı Luhan.
"Hadi eşofmanını da giy gidelim."
"Luhan!"
"Hmm?"
"İlaçlarını almadan bir yere gitmem."
"Off Sehun off. Ne gerek var anlamıyorum ki? Zaten önemli bir şey değil."
"Ne demek önemli değil Luhan? Tekrar mı bayılmak istiyorsun?"
"Bayılmalarım ilacımı almadığım için değil üzüldüğüm için oluyor. Bu herkeste olan bir şey. Benim tek farkım bayılırken ya da normalde uyuşmalarım oluyor. Bu da beyinden kaynaklı bir sorun olduğu için. Ki bu da çok önemli bir hastalık değil. Hatta hastalık bile sayılmıyor. Siz çok abartıyorsunuz sadece."
"Luhan. Evet şimdi pek önemli bir şey değilmiş. Çok üzülmediğin sürece bir tehlikesi yokmuş ama ben bunun ilerlemesinden korkuyorum. Bu yüzden o ilaçlar alınacak."
Luhan koltuktaki sırt çantasından ilaçlarını çıkarıp tek tek hepsini içti.
"Ve sen de o fizik tedaviye gidiyorsun Sehun bey."
"Hadi gidelim o zaman Luhan hanım."
"Sehun!"
"Tamam tamam şaka yaptım."
İkisi de kahkaha atmaya başlamışken kapı açıldı ve tekerlekli sandalyeyi sürükleyen hemşire içeri girdi.
"Hazırsınız sanırım."
Kahkahalar küçük birer tebessüme dönüşürken kafasını salladı Luhan.
"Yürüyerek giderdim ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APRIL
Fiksi PenggemarTutunduğum dallar birer birer kırılırken, çaresizce düştüm cehennemine. Keşke biraz daha yaksaydın...