"Uyandırsak mı ki acaba?"
"Bilmiyorum ama uyandırmamız lazım."
"Şu an resmen araftayım. Ölümle kalım arasında bir yerlerde."
"Uyandırsak olacakları az çok tahmin edebiliyorum. Ama uyandırmazsak olacakları tahmin bile edemiyorum. Bu yüzden uyandırıyoruz."
"Kyungsoo bu kutsal görevi hepimizin adına senin üstlenmen ne kadar da onur ve gurur verici, harikam ötemsi bir davranış arkadaşım. Seni kutluyorum."
"Tavuklar. Tamam çekilin kenara."
"Siper alın ve olabildiğince uzak durun. Soo seni seviyorum. Umarım ölmezsin."
Kyungsoo gözlerini devirip yatakta horul horul uyuyan Luhan'ın yanına gitti.
"Luhan. Hadi kalk artık. Geç kalacaksın."
"Soo git başımdan."
"Luhan kalk dedim."
"Ben de git başımdan dedim. Zaten günlerdir sizin yüzünüzden doğru düzgün uyku uyuyamıyorum. Şurada iki dakika uyudum onun da içine sıçtın Soo."
"Hı hı evet Luhan. Hadi şimdi kalk."
"Kalkmayacağım."
"Kalkacaksın."
"Kalkmayacağııım."
"Kalkacaksııı-"
Soo telefonuna gelen mesajla sözünü yarıda kesip telefonunu açtı.
"Bence bu mesaja bakmalısın."
"Ne mesajı Soo uykum var."
"Bak bakalım ne mesajı."
Luhan bıkkın ve uykulu bir ifadeyle kafasını kaldırdı. Tek gözü açık tek gözü kapalı bir şekilde telefona bakmaya başladı. Bir kaç saniye sonra yataktan birden bire fırladı.
"Niye kaldırmıyorsunuz beni? Saat kaç olmuş şuna bak. Başka zaman beni uykumdan alı koyma da üstünüze yok ama tam kalkmam gereken zamanda hiç biriniz gelip beni kaldırmıyorsunuz. Ben şimdi nasıl hazırlanacağım? Nasıl yetişeceğim ben?"
"Luhan sakin ol bir pantolon bir tshirt giyip gideceksin."
"Saçmalama Soo paçoz gibi mi gideyim?"
"Ayy görende Obama falan geldi sanır."
"Obama beni ilgilendirmiyor. Tipim değil bir kere."
Luhan onu izleyen on çift şaşkın gözün karşısında bir oraya bir buraya koşturuyor, eline aldığı kıyafeti aynada önüne tutup kendine bakıyordu.
"Luhan dur artık. Git ve hızlı bir duş al."
Soo bir kaç parça kıyafet seçip Luhan'ın eline tutuşturdu.
"Bunları da giy. On beş dakikaya burada ol."
Luhan hızla banyoya gitti. Hızlı bir duştan sonra hazırlanıp odaya geri döndü.
"Luhan saçlarını kurutmamışsın."
"Zamanım yok Soo. Kurur kendiliğinden."
"Saçmalama hasta olacaksın. Git kurut çabuk."
Luhan hızla kapıya yöneldi ve ardından Soo'ya dönüp dil çıkarttı.
"Görüşürüz arkadaşlar."
"Luhan."
"Bu çocuk hiç laf dinlemiyor."
Luhan hızla uzaklaşırken hayıflanmıştı Soo.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
APRIL
Fiksi PenggemarTutunduğum dallar birer birer kırılırken, çaresizce düştüm cehennemine. Keşke biraz daha yaksaydın...