"Hey Luhan! Bir kız geldi seni soruyor."
Nöbetçinin sesiyle kafasını kaldıran Luhan
"Nerede?"
"Sanırım kantine gitti."
"Tamam sağol."
Luhan istemeye istemeye de olsa sırasından kalktı. Bugünlerde çok yorgun hissediyordu ve yataktan dahi çıkmak istemiyordu.
Geniş koridorda adımlarını kantine doğru yönlendirdi. Kantinden içeri girip tanıdık simaya bakındı. Sonunda bakışları buluştuğunda ona doğru yürümeye başladı.
O sırada gözü biraz daha arkalara takıldı. Arkadaş grubu olan manyaklar bir arka masaya oturmuş film izler gibi onları izliyorlardı.
Luhan içinden bir sabır çekip sinirle oturdu.
"Ne var Suzy? Ben sana ben seni aramadan gözüme görünme demedim mi?"
"Karşı masadan duyulan "Oooooo" yla Luhan göz devirdi.
"Luhan bu konuyu sonra konuşuruz. Bende seni görmeye o kadar meraklı değilim."
Karşı taraftan bir "Oooooo"daha yükselince Luhan sinirle onlara baktı.
"Ayrıca beni buraya annen gönderdi. Aslında oda gelecekti ama holdingden aradılar. Acil toplantı mı ne yapmaları gerekiyormuş."
"Aman ne güzel. Gönderecek başka birisi yoktu zaten. Neyse Soo davetiye falan bir şeyler söyledi ama pek dinlediğim söylenemez. Anlat bakalım."
Suzy elindeki aşırı pahalı davetiyelerden birini Luhan'a uzattı.
"Al bakalım. İşte davetiyen."
Luhan davetiyeyi dikkatle açtı. Yazanları okuyunca küçük çaplı bir şok geçirdi.
"Nee? Ne olur burada yazanların doğru olmadığını söyle Suzy."
Luhan geçirdiği şokla diğer masada onları izleyen Sehun'a döndü.
"Sehun haklıymışsın. Ben kesin kör oldum. Bunlar gerçek olamaz. Yarabbim bu günleri de mi görecektiim?"
Herkes Luhan'a şaşkın bakışlar atarken Sehun somurtup önüne döndü.
"Saçmalama Luhan onlar evleniyorlar. Buna niye bu kadar şaşırdın anlamadım."
"Yaa Suzy burada ne yazıyor görmüyor musun?"
Tam o sırada kantinin kapısından Kyungsoo girdi. Suzy Soo'yu görür görmez ayağa kalktı. Soo gelip Suzy'e sarıldı. Kai'nin sinirli bakışlarını takan yoktu.
"Seni burada görmek ne kadar güzel Suzy. Arada buraya uğramalısın bence. Hem Luhan'da yalnız hissetmez. Değil mi Luhan?"
"Yaa Suzy. Sürekli gel. Bak gözlerim yollarda kalıyor. Hatta ne yapalım biliyor musun? Bizim oda zaten üç kişilik. Bir yatak daha atarız burada kalırsın ha ne dersin?" Bu konuşmanın sonunda tabiki de göz devirecekti ne sandınız.
"Kyungsoo şuna bir şey söyle. Bana kızıp duruyor."
"Yine ne oldu demeyeceğim. Ve artık oturalım ha Suzy?"
Suzy ve Soo oturduktan sonra Soo karşı masayı fark etti. Kaşlarını çatarak oraya baktığında hepsi sanki onların orada olduklarından habersizmiş gibi davranmaya başladılar.
"Chanyeol sence de dip boyam gelmedi mi?"
Chanyeol'un gözleri kocaman açıldı.
"Senin saçların boya mıydı yani? Beni bu zamana kadar kandırdın mı? Seni asla affetmeyeceğim Baek. Kırılan kalbimin parçlarını toplamak zor olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APRIL
FanfictionTutunduğum dallar birer birer kırılırken, çaresizce düştüm cehennemine. Keşke biraz daha yaksaydın...