10. Bölüm

123 13 4
                                    

Yurda geldiğimizde yorgunluktan ölüyordum. Hiç bir şey yapmamama karşın kolumu bile kaldıramıyordum ve aşırı derecede uykum vardı. Bu yüzden üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa attım.

"Sehun."

"......."

"Sehuun."

"Uykum var Soo ne istiyorsun?"

"Şey...sadece bir şey soracaktım."

"Sor Soo."

"Sehun biliyorum sen öyle bir şey yapmazsın ama o forma çok pahalı olmalı. Ki ona ulaşmak bile eminim çok zordur."

Yatakta oturur pozisyona geldim ve çatık kaşlarımla Soo'ya baktım.

"Ne demek istiyorsun Kyungsoo? Geveleyip durma. Açık konuş."

"Sehun yanii-"

Açılan kapıyla gözlerim yönünü değiştirerek kapıya döndü.

"Soo bir gelir misin hayatım?"

"A tabi. Hemen geliyorum."

Odadan çıkan Soo'yla ben de oflayarak kafamı yastığa gömdüm. Sanırım bu hediye mevzuu daha başıma çok iş açacaktı. Bir de gerçeği bilseler...

Abimle el ele tutuştuk ve markete gitmek için evden çıktık. Tam bahçe kapısından çıkacağımız sırada içeri giren babamla olduğumuz yerde kaldık.

"Nereye Shin?"

"Markete gidiyoruz baba. Annemin bir kaç ihtiyacı varmışta onları alacağız."

"Bu veleti nereye götürüyorsun? Ben ona evden çıkmak yok demedim mi?"

"Ama baba-"

"Aması maması yok. Ben çıkmayacak dediysem çıkmayacak."

Kafamı yere eğdim ve ayakkabımın dikişleri patlayan kenarlarına bakmaya başladım. Aslında ailem fakir değildi. Babamın yeterince para kazandığı iyi bir işi vardı. Ama bana pek bir şey almazlardı. Ve ben nerdeyse on beş aydır bu ayakkabılarla dolaşıyordum. Tabi arada bir evden çıkıyordum o da ayrı bir konu. Bu yüzden kış aylarını daha çok seviyordum. En azından okul vardı.

Evimizin açılan kapısıyla bölündü düşüncelerim.

"Ah hayatım hoşgeldin. Hadi geç içeri yorulmuşsundur."

"Bunun dışarıda ne işi var? Bir de kendi ellerinle mi gönderdin?"

"Bırak gitsin. En azından ayak altında dolaşmamış olur. Bu kadar işin arasında bir de ona katlanamam."

"İyi peki. Gidin bakalım. Oyalanmayın orada burada. Shin buna sahip çık bir tarafına falan bir şey olmasın. Bir de onun hastane masraflarını çekemem."

Kafamı eğdiğim yerden kaldırdım. Çünkü biraz daha eğik durursa göz yaşlarım dökülecekti. Abimin elini daha da sıkı tuttum ve ilerlemeye başladık.

Markete geldiğimizde abim bir tane alışveriş arabası aldı ve beni de içine oturtturdu. Elinde ki listeyi bana uzattı.

"Söyle bakalım Sehun ne yazıyor liste de?"

"Aaa yyy-yuu-murta yumurta. Yumurta yazıyor abi."

Ben okuyabilmenin verdiği sevinçle ellerimi çırparken abim saçlarıma bir öpücük kondurdu. Yumurtayı alıp sepete koydu.

"Peki şimdi ne almalıyız?"

"Imm bi saniyee... süt."

"Tamam. Sıradaki?"

APRILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin