Öyle acılar var ki aşk acısını siker atar. Yanlış devirin insanıydım ben. Yokluğun eziklik olduğu döneme denk gelmiştim. Çoğu varlıktan daha üstündü o insanlar. Yokluk nedir bilirdim ben. Varlığın içinde yokluğu yaşamıştım. Adil değildi hiçbir şey.
Adil demişken, o isimde bir arkadaşım olmuştu zamanında. Ablaları annesiydi onun. Anne yokluğundaydı o da. Olmamışların uğruna iki senesini demir parmaklıkların arkasında geçirmişti. Hem de hep olmak istediği yaştaydı. On yedisinde. İstediği yaştaydı ama istediği yer de değildi ne yazık ki. Ne ana kucağındaydı ne de gökyüzünü görebildiği yerde. Deniz de yoktu orada. Ufka koştuğunda parmaklıklara çarptığı yerdeydi. Çoğunun olması gerektiği yerdeydi ama kim hakettiği yerdeydi ki. Dedim ya adil değil işte. İsmi Adil olsa bile adilik bulmuştu o’nu.
Şimdilerde görüşmüyordum. Sahi neden konuşmuyorduk? Herkesleşmişti o da. Hayatın öfkesine yenik düşmüştü, kapılıp gitmişti yokluğa. Yanında birinin olmasına alışkın olmayan bünye kaldıramamıştı beni. Sağlık olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kadar
Kısa HikayeHer kitabın başlangıcı gibi, çoğu kitabında içi gibi olmayan satırlara hoşgeldiniz. Biraz edebiyat, biraz hüzün. Bazen acı, bazen keder. Hep bi yaşanmışlık hep bi yaşanamamışlık. Her seferinde pişmanlık. Sonrasında çaresizlik. Biraz siz biraz ben. M...