23.Bölüm
Salona girdiğimizde Mia ayağa kalktı. Büyükannem her zamanki asaleti ve soğukbakışları ile Sammy'i süzüyordu. Sıkıca elini tutmaya devam ettim ve Mia'ya gülümseyerek, büyükanneme yaklaştık. Ellerimiz ayrıldı ve Sammy büyükannemin önünde kibar bir referans yaptı. Ardından büyükannemin eline uzandı ve kibarca öptü.
" Leydim, sizinle tanışmak benim için bir onurdur. İzninizle kendimi tanıtayım. Yourk dükü'nün ilk ve tek oğlu Lord Samuel Edward Black." Büyükannem tepkileri gizlemeyi başarsa da kızaran yanakları onu ele veriyordu.
"Memnun oldum delikanlı, bende Katherina'nın büyükannesi Marianna Calymount." Bastonunu yerebastırdı ve yavaşça doğruldu. Beyaz saçları başının üzerinde şık bir topuzla toplanmıştı ve Armani marka döpiyesi ile bu akşama önem verdiğini belli ediyordu. Sammy'e yaklaştım.
"Samuel, buda kız kardeşim Miranda."
Bakışlarını büyükannemden Mia'ya çevirdi. Uzanan eli kibarca yakaladı ve öptü.
" Leydim, bugün sizinle tanışma şerefine ermiştik. Benim kurtarıcım olduğunuzu söylememe gerek yok sanırım. Şunu belirtmeme izin verin lütfen, bu akşam bu kadar güzel hanımların içinde bulunmaktan ayrıca bir onur duyuyorum."
Mia'nın bu iltifat karşısında kızarışını ve hayranlıkla dolu gözlerle onu süzmesini zevkle izledim.
Âşık olduğum adamın ailem tarafından onaylandığının farkındaydım. Büyükannemin dudakları keyifle bükülmüştü. Kapıda Cadbury'nin öksürüğü ile oraya döndük.
"Hanımefendi, yemek hazır." Büyükannem başıyla onayı verdi.
"Samuel kolunu ona uzattı ve büyükannem büyük bir keyifle sevgilimin kolunagirerek yemek odasına yöneldi. Samuel yemeğe oturmadan önce büyükannemin sandalyesini kibarca çekti ve oturmak için onun oturmasını bekledi. Büyükannem, asla yalakalığı sevmezdi ama Sammy'nin hareketlerinin tamamen doğal olması onu etkiliyordu.
Bense ona bakmaktan yemeğime bile odaklanamıyordum.
"Kathy, neden hiçbir şey yemiyorsun. Yoksa rahatsız mısın?" diye sordu Sammy endişe ile. Gülümsedim. Ellerimi çenemin altında birleştirdim. "Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Sanırım heyecandan iştahım kapandı." Büyükannem sevgiyle elimi tuttu.
"Kathy, seni tekrar hayat dolu görmek çok güzel tatlım."
Yemeğimizi bitirdiğimizde büyükannemin kalkması ile sofradan ayrıldık. Bu evde daha önce hiç bu kadar nezaket kurallarına uyulmamıştı. Büyükannem, konuşarak Sammy'nin kolunda salona geçerken Mia ve ben arkadan onlara bakıyorduk.
"Çok hoş olduğunu söylemeliyim Kathy." Sıkıca elini tuttum.
"Mia, onu karakoldan aldığın için teşekkür ederim. Yalnızca iki adam yüzünden neden o kadar süre nezarette kalmış anlayamadım." Mia gülümseyerek bana baktı.
"Üzerinden kimlik çıkmamış, ilk başta kim olduğunu tespit edemedikleri için tutmuşlar. Âmâ Kathy o iki hırsızı hastanelik etmiş." Bakışlarını ileride olan Sammy'e çevirdi.
"Bu kadar kibar bir adamın bunu yaptığını bilmek tuhaf. Gittiğimde sabrının sınırındaydı ve seni görmek için çıldırıyordu. Gerçekten seni çok önemsiyor. Senin adına seviniyorum âmâ yine de gitmene üzülüyorum." Onu durdurdum.
" Mia,siz olmadan hiçbir yere gitmem. Eğer, gelmeyeceksen.." Mia'nın gözleri ışıldadı.
"Bizde gelebilir miyiz?" Sevgiyle ona baktım.
" Seni asla bırakmam. Gelmek istermisin?" Heyecanla ellerini çırptı.
"Ah, Kathy çok sevinirim. Düşünsene o yıllarda yaşamak ne kadar heyecan vericidir."
Hayallere daldığını görebiliyordum. "Peki, sence büyükannem gelmek ister mi?" dedim heyecanla. Mia yeşil gözlerini açtı. Ellerimi sevgiyle tuttu. "Bence Vikontes Mary'le tanışmak için çıldıracaktır." Derin bir nefes aldım. "Umarım." Mia yeşil gözlerini banadikti.
"Samuel gelmemiz için ne dedi?" Gülümsedim.
"Eğer onunla gideceksem yanımda tüm Londra'yı getirebileceğimi söyledi."dedim. Mia'nın kahkahası odayı doldurdu.
"Kathy, bu adam sana deli gibi âşık." Kızaran yanaklarımı engellemedim. "Biliyorum."
