YONCA

5.6K 340 88
                                    

Bölüm 8

YONCA

"Kalbin her bir odasına bir yonca yaprağı verilmiş bundandır şans getirmesi."

Bölüm şarkısı- Burcu Güneş- Gül Kokusu

"Beyza!" Tabiri caiz ise gürledim. Bu kızın benimle kesinlikle bir zoru vardı! Yine ve yeniden bulaşıkları makineye dizmemişti ve mutfağı pislik götürüyordu! Ses gelmediğinde beni duyduğuna emindim. Duymamazlıktan geliyordu bir de! Şeyda yanıma geldiğinde "Yine mi?" diye sordu. Her zaman yaptığı için artık alışmıştık. Odasına pat diye girdiğimde karşılaştığım manzara tam da beklediğim gibiydi. Yorganın altına girmişti. Yanına yürürken "İstersen zırh giy geberteceğim seni!" diye hırlayıp üzerine atladım. Önce çığlık attı ardından ise kurbanlık koyun gibi debelenmeye başladı. Boğazını yorganın üzerinden kavramayı başardığımda "Şimdi düştün elime!" diye söylendiğim sırda hiç beklemediğim bir şey gerçekleşti. Şeyda birden sırtıma atlayarak "Bırak kardeşimi!" diye çığlık attı. Kafamı geri çektiğim sırada Beyza da boşluktan yararlanarak yatakta döndü ve sırtımda Şeyda ile yere yapıştım. Şeyda kafasını tutarak garip sesler çıkarırken ben de kalçam da ki acıyla homurdandım. Beyza ise kıs kıs gülüyordu "Gidip hemen o mutfağı toparlamazsan iş yerine gelip evli olduğunu söylerim!" diye bağırdığımda önce gözleri irileşti. Düşüncesi ile burnunu kırıştırdı ve koşarak açık kapıdan dışarı çıktı. Beyza her zaman erkekler ile oynayan biriydi. Erkeklerden pek de haz almazdı. Ya da sadece oynamaktan hoşlanıyordu. O dışarı çıkarken Şeyda ayağa kalktı ve "Allah seni ne yapmasın Aşkın!" diye homurdanarak ortamı terk etti. Bende birkaç saniye oturduğum yerde dururken yavaşça ayağa kalkıp odama gittim. Akşam akşam biraz yemek yemek için girdiğim mutfakdan cinnet geçirerek çıkmıştım. Yatağın üzerinde bir süre uzandıktan sonra telefonumu elime alarak annemi aramaya karar verdim. Kendini 'minoş' diye kaydetmişti. Yazıyı gördüğümde annemi nasıl da özlediğimi fark etmiştim. Telefon bir süre çaldıktan sonra "Annemmm!" diye cıvık cıvıl bir ses karşıladı beni. Kocaman gülümsedikten sonra "Nasılsın Mine sultan?" diye sorduğumda bir iki hışırtıdan sonra "Ayy! Aşkın annem ne yapayım senin bu baban ve abin olacak çocuklar ile uğraşıyorum." Derken sesi bıkkın olsa bile cıvıltısından zerre etkilenmemişti. Kıkırdayarak "Ne zaman geliyorsunuz? Zaten Aşkın kim ki? Hiç gelmeyin zaten." Diye trip attım Mine sultan ise kendinden beklendiği gibi "Aaa! Yelloza bak. Kız ben sen hiç diyor musun oralarda anam ne yapar ne yer içer diye?" bana cırladığında kahkaha atamadan edememiştim. Bu kadın da ki enerji biraz da bana geçse ne olurdu sanki? "Anne ya kızın burada işe başlamış, üstüne bir de 20 parçalık koleksiyon hazırlayacak sen neler diyorsun." Diyerek bombayı patlattım. İşe başladığımı bilmiyorlardı. Kesinlik kazanmadan söylemek istememiştim şimdi ise aldığım büyük iş sayesinde haberi anneme iletmenin vakti gelmişti de geçiyordu bile. Bir süre alışılmadık bir sessizliğin ardından telefonun diğer tarafından "Ayyy Hakan!" diye bir ses yükseldi. Annemin bağırışı o kadar yüksekti ki telefonu kulağımdan uzaklaştırma durumunda kalmıştım. Kapının önünden geçen Şeyda ve Beyza'yı elimle çağırdığımda ikisi de yatağıma uçmuşlardı. Telefonumu yatağa koyarak hopörlörü açtığımda babamın "Mine hayatım bir şey mi oldu?" diyen sesini duydum. Yılların yağlı pehlivanı Hakan Toprak bile 'hayatım' diyorsa her türlü erkek romantikleştirilebilirdi. Annem ses tonunu bozmadan "Hakan kızımız çalışmaya başlamış!" diye bir sevinç narası daha attığında biz kızlarla kahkaha atmaktan konuşamıyorduk. Nasıl da sevinmişlerdi öyle. Babamın "Heheyyt! Be kimin kızı?" deyişini duymak içimde ki küçük Aşkınların dans etmesini sağlamıştı. Babama duyduğum aşkı kimseyle paylaşamazdım. Annemin "Yağız. Kalk bilet al kızımın yanına gideceğiz." Diyen sesini duyunca Şeyda "Ooo Sultanların sultanı Mine sultan evimize teşrif edecekmiş!" deyişi Beyza ve beni kıkırdatmıştı Annemin "Aferin. Böyle konuşun benimle artık." Deyişinden sonra "Emredersiniz validem. Şimdi izniniz olursa açlıktan ölmemek için yemek yemeye kaçıyorum." Dedim. Annem hafif güldükten sonra "Çekilebilirsin!" dediğinde kahkahalarla beraber kapattım telefonu. Beyza'nın gülüşü birden solduğunda "Lan! Mine sultan bu evi bu halde görürse keser bizi!" diyerek gözlerini irileştirdiğinde biz de otomatik olarak korkuyla dolmuştuk. Haklıydı! Annem evi bu halde görürse bizi İstanbul etrafında güllü geceliği ve mavi bigudileri ile kovalardı. Şeyda çoktan banyoya ulaşmış "Ben yerleri paspaslıyacağım. Beyza sen süpürge kuvvetlerine geç ve Aşkın önce yemeğe ordan da tozları alıyorsun. Marş marş asker!"

Kızıl ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin