Soğuk Aşk

4.7K 307 106
                                    


SOĞUK AŞK

"İntikamı bilmem de aşk soğuk soğuk yenirdi. İçin buz tutardı, sen yine onu kemirmeye devam ederdin."

Teoman-Aşk Kırıntıları

Yangın asla durmazdı. Durmaz hafifçe sönerdi. Ilıklaşırdı bazen. Bazen de sıcacık ederdi insanı lakin öyle anlar gelirdi ki cayır cayır yanardınız. Yanma işlevini bitirmiş küllerimi yaşatmaya çabalıyordum. Oradan oraya uçuşan her zerremi toparlamaya çabalıyordum. Olmuyordu. Nasıl olsun ki? Nereye gittiğini bile bilmediğim bir parçamı yaşatmaya çalışıyordum.

"Yalan söylersen anlarım lilliht." Dediği an dizmeye hazırlandığım tüm yalanlar bir anda bir katliamın altında kaldılar ve külleri kalbimin küflü duvarlarına yapıştılar. İstem dışı ürperdiğimde Doğu abi "Karahan sakin ol!" diye uyardı. Lacivert göz bebeklerinde ki çarpışma korkutuculuğunu sürdürürken çenemi bırakarak geri çekildi ve gözlerini kapatarak kafasını geriye doğru attı. Bu hareketin devamını bildiğimden hızlıca gözlerimi kapadım. Mazi beni yanıltmadı ve birden bir camın kırılış sesi yükseldi. Ardından gelen bağırışsa ne kadar hazırlıklı olsam da irkilmeme neden olmuştu. Kafamı istem dışı önüme eğdim.

"Hemen! Hemen anlatıyorsun Aşkın Toprak!" Üzerime geldiğini ayak seslerinden duyarken gözlerimi açtığımda Bartu abinin onu kolundan tuttuğunu fark ederek derin bir nefes aldım. Nefesim yarası taze olan boğazımı acıttı. Can acısıyla gözlerim doldu. İstem dışı ellerim boğazımı sararken kalbimin çarpışları her seferinde bir kırığın daha boğazıma tırmanmasına neden oluyordu. Anlatıp bu odadan çıkmam gerektiği bilinciyle kısık sesimle

"O gece sizi gördükten sonra..." Öncesini anlatmamıştım. Zaten anlatamazdım. O anları kelimelere dökecek ne ses ne de mürekkep yoktu dünyada. Derin bir nefes daha alırken;

"Geriye dönüp koşmaya başladım. Sonra kaldırıma oturdum." Hiçbirinin yüzüne bakmıyordum. Karahan'ın gözlerinin etkisi bedenimi sarmalamışken kalbim hüznün vaveylasına esir kalmıştı. Canım acıyor diyemeden devam ettim. Susarsam konuşamazdım.

"Biraz bekledim. Ne kadar olduğunu bilmiyorum. Sonra birileri çıktı karşıma." Manasız bir ağırlık çöktü omuzlarıma boğazım düğüm düğümken konuşasım gelmiyordu. Aldığım nefesler kalbime ulaşmak için kırk takla atıyor gibi bir acı duyuyordum.

"Para istediler..." devam edemeden Karahan'ın boğazından çıkan sesle irkildim. Acı çekiyor gibiydi. Bakmadım. Bakamadım. Kafam hala parmak uçlarıma kenetliyken,

"Cebimde ki tüm parayı verdim. Dahasını istediler. Zaten hepsini verdiğimi söylesem de inanamadılar." Derin bir nefes alarak devamını getirdim. Sondu dahası yoktu. Olmamasını diledim.

"Biri kollarımı tuttu. Diğeri de bıçak çıkarmıştı durmamam için. Ben hareket ettim. O da bıçağı sallıyordu. Birden durdu. Karnım acıyordu. Daha ne olduğunu anlamadan kaçtılar. Kimse gelmedi." Gelmedin Karahan. Diyemeden sonlandırdım cümlemi. Ben bekledikçe gelmedin. Özledikçe gelmedin. Unuttum dediğimde çıktın karşıma. Bilseydim böyle olacağını. Hafızamı kaybetmek için saniye beklemezdim.

"Gözümü hastanede açtım. Bu kadar işte. Geçti gitti. Büyütmeye gerek yok." Saniyeler birbirlerini katlederken bekledim öylece. Kafamı kaldırmaya cesaret ettiğimde Bartu abi ve Doğu abi yoktu. İkisi de gitmişti. Öyle dalmıştım ki, duymamıştım bile.

"Geçti gitti." Diyerek beni tekrar etti. Dizlerinin üzerine çökmüş benimle aynı hizaya gelmeyi amaçlamıştı. 'Neden söylemedin?' diye sormadı. Sormak istedi. Anladım. Gözlerinden anladım. Lacivert gözleri dolmuş birer çift cama dönmüşlerdi. Baktı uzun uzun iri elleri yüzümü kavradı yavaşça. Gözlerini kapattı sımsıkı. Açsın istedim. Zaten yeterince hasret kalmamış mıydım o gözlere? Düşüncelerim yasakla bürünmüşlerdi. Anlını anlıma dayadığı an gözlerimden aşağıya birer çift damladı. Tuzlu iki damla sudan çok daha fazlası olduklarını biliyordum.

Kızıl ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin