*KISKAÇ*
"Tanışmadık değil mi?" Az önce birileri benim sesim hakkımda birkaç yorum yapıyordu değil mi. Tok sesin üzerimde ki etkisini düşününce benim sesim tam olarak bir hiçti. Bir insanın sesi nasıl olur da bu denli derinden ve korkusuzca yükselebilirdi. Tüylerimin ürpertisi tenimde oluk oluk yağmaya devam ederken boğazımı temizleyerek zaman kazandım. Kafatasım da ki her hücre sesi bir kez dahi olsa analiz edebilmek için dimdik kalakalmıştı.
"Hayır tanışmadık. Aşkın, Aşkın Toprak." Diyerek elimi uzattım. Elimi tuttu ama sıkmadan sadece yanıma oturdu bu ona bambaşka bir gezegenden gelmiş gibi bakmama neden olduğunda gözlerini üzerime dikerek garip bir şekilde güldü. Gülüşü olağandışı şekilde başkaydı. Var olan her şeyden herkesten soyutlanmış bambaşka bir gülüştü. Herhangi farklı bir yüzde korkunç itici görünebilirdi lakin onun yüzünde o kadar doğru duruyordu ki. Ölümlü birine gülen Azrail gibi. Korkunç ama onun için var olan bir gülüş.
"Bizimle çalışmanızı istediğimi direk söylersem çok mu kaba olurum?" 21. Yüzyıl da yaşadığımızı unutturan konuşma stili tüylerimin tekrar en başından ayağa kalkmasına neden oldu. Kurumuş gül kokusu teninden burnuma ulaşırken kalın sayılabilecek inanılmaz doğal ama bir o kadar işlenmiş gibi duran kaşları garip bir açı ile durup benden cevap bekliyordu. Kafamı çevirdiğimde ilk fark ettiğim hala birleşmiş olan ellerimiz oldu. Kalın olmayan kemikli parmakları arasında neredeyse yok olan ince elime bir an şaşkınlıkla baktım. Derin nefesin ciğerlerimi delmesine de razı olduktan sonra hızlı olmamasına özen göstererek elimi çektim. Saçlarımı düzeltiyormuş gibi yaptığımda yüzünde ki o gülüş çok daha büyüdü. Soyutlanmaktan öte dünyaya iniş yaptıran hatta yeryüzüne insanın çakılmasına neden olan bir gülüştü. Pembeleri yok edip yerine kehribar tonu ekleyen bu adamın ne dediği değildi umurumda olan. O ses tonu insanı başka diyarın ruhunu çalmış gibi çıkarken nasıl odaklana bilirdim?
Bir cevap vermem gerektiğine emin olarak dudaklarımı araladım.
"Üzgünüm ama hali hazırda çalıştığım bir iş yerim var."
"Çalıştığın yerden memnun olmadığını görebiliyorum." Kaşlarım istem dışı havaya kalktığında o da benim yüzümü olağanüstü bir dikkat ile inceliyordu.
"Nasıl oluyor da bu kadar emin olabiliyorsunuz?"
"Eminim, çünkü tanıdığım hiçbir kadının gözlerinde ki cesedin kokusu bu kadar net gelmemişti."
BÖLÜMÜ DE EN KISA ZAMANDA YÜKLEMEYE ÇALIŞACAĞIM. KENDİNİZE İYİ BAKIN. SEVİLİYORSUNUZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Elmas
General Fiction"Karanlıktan korkan birine yapılacak en büyük kötülük onu aydınlıkla tanıştırmaktır. Güzelim. Sana en fenasını yapıp ışıltıyla tanıştırmışlar." "Ben..." "Sen. Ruhunu parmak uçlarından kağıda, oradadan da ışıltıya taşıyorsun." "Üzgününüm." "Öylesin...