Seviyorum

3.6K 244 147
                                    


SEVİYORUM

"Sarhoş olmak kadar güzeldi seni sevmek. Sonunda kalan tek şeyin baş ağrısı ve günahlar olacağını bile bile yine de sevmek."

Sertap Erener- Unutursun

Kafamı koltuğun kolçaklarından kaldırmam için gereken kuvvetin binde birini dahi vücudumda hissedemiyordum. Bir gün gideceklerini biliyordum. Para meraklısı anne-babalarının eseri olarak kaçarcasına Türkiye'ye gelmişler burada okumuşlardı. Yine de umut etmiştim. Her zaman olduğu gibi umut etmiş bazı şeylerin düzelebileceğine inanmıştım. Kafamı kemiren canlıların acısı, gözlerime batan temizlenmemiş makyajımın acısına karıştı. Kalkmam için bir sebep daha belirdiğinde zorlanarak –çok zorlanarak- ayağa kalktım. Sabaha karşı 2 sularıydı ve uyumamıştım. Yalnızlığımı bağıran bu evde uyumak pek de mümkün olmadı.

İnsanlar hayatımın her noktasında beni yoruyorlardı. İnsanlar en çok da kendilerini yorarlar der babam. Doğruluğu hep kanıt olarak avuçlarımın arasına düşüveriyordu işte. Ellerim buz gibi olmuştu. Zaman hızla ilerliyordu. Çizim yaparak geçirmem gereken her saatimi ağlayarak geçiriyordum. Artık bunun bir adaletsizlik olduğunu kendime haykırmak zorunda kalmıyordum. Bu adil değildi. Bunu bilmek için yüzyıllarca yaşamanıza gerek yoktu 23 yıl gayet yeterli gelmiş olacak ki omuzlarımda ki ağırlık bitmek bilmeyen bir kuvvetle beni her zaman eziyordu. Tırnaklarıma kadar yorgun bedenim banyo etmek için bile yeterli değildi. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamak bile yeterli bir eziyet sayılabilirdi. Geceliğimi giyip yatağıma uzandım. Rüyamda hiçbir şey görmeyecektim. Çünkü nadir güzel günlerim vardı benim. Çoğu da çok geride kalmıştı.

Ailemi seviyorum. Onlarında beni sevdiğini biliyorum ama o her zaman çocuğunu destekleyen ailelerden değillerdi. Kendi doğruları vardı. Bu doğrular beni de oraya sürüklemeye çabalıyordu.

İşimi seviyorum. Bazı entrikalarla dolu hayatlar işimi şekillendirir bu yüzden istem dışı işimden soğuyordum. Sönmek bilmez rekabet ateşi herkesi sarardı. Ben o ateşin beni sarmasından korkuyordum.

Karahan'ı seviyorum. O da beni seviyor. Bu oldukça yeterliyken kendi bahaneleriyle beni terk etmeden önce her şey gayet de güzel gidiyordu. Buna izin vermedi. Biz olamadık. Bundan sonra da olamayız.

Tavana bakıp kendi gerçeklerinizi bırakıp asıl gerçeklerle yüzleştiğiniz anların kıymetini bilin. Diye bir şey okumuştum zamanında. Gerçekler acı veriyordu. Bir çocuğun elinden şekerinin alınması gibiydi gerçekler. Şu hiç takamadığımız tozpembe gözlüklerin daha da uzağa kaldırılması gibiydi. Kötüydü. Acımasız ve kindardı. Asıl kötü olan ise gerçekler hep haklı. Onların varlığını yok saymak hiç de mümkün değil. Giden birinin ardından o varmış gibi yapamazdınız. Delirmeniz gerekirdi. Bazen delirmek isterdim. Aslında hep delirmek isterim. Yok, ama varmış gibi davranmak...

Yastığının altında sakladığın fotoğrafı izlemekten daha az acı verirdi. Ben özledim! Diye bağırsam mesela. Hani herkesin duyabileceği şekilde. Kollarım iki yana açılmış şekilde. Özeldim! Diye bağırmak. Deli olsaydım tam böyle yapardım. Deli olmak güzel. Hiç deli olmasan da delirmek çok güzel. Her anını adadığın insan seni hiç bırakmamış gibi hissetmek. Aşk delilik mi o zaman? Delirdim mi ben?

***

Gece üçüncü kez uyanınca banyoya gidip soğuk fayansa yaslandım. Midem çalkalanıyor ve başım dönüyordu. Yarım kalmış gibi hissediyordum. Yazarım ölmüş gibi. Son cümlem yarım bırakılmış bir roman kadar kusurlu hissediyordum. Yalancı gibi hissediyordum. Kendi yalanlarımla boğuluyor gibi. Yalanlarım yılanlarım olmuş gibi. Kısacası âşık gibi hissediyordum. Vücudum cayır cayır yanarken ellerim buz tutmuş gibi.

Kızıl ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin