VASIFSIZ

4.6K 295 70
                                    

"Bazı anlar vardır. Gökyüzü senin için ağlar. Deniz senin adına susar..."

Bazı kelimeler insanların boğazına dizilirdi. Bu diziliş hercai bir umudun insafsız kefenine bulaşır öyle çıkardı karşına. Çıktığı an ise sükut yüreğine bir yerleşke kurar o yerleşkenin şahı da hayal kırıklığı olurdu. Hayaller ise bir piyon misali öne sürülmeye mahkum kalırlardı. Bu mahkumiyet değil miydi elimizi  ayağımızı bağlayan? Öyleydi ki burada soğuğun mesken tuttuğu bir duvar dibine hayal kırıklıklarımı seriyordum. Bu kırıklar yaralarımın kabuklarıydı aslında. Yaraları hayaller değil kırıkları kaplardı. Bunu bilen insan sayısı ne yazık ki bir elin parmağını geçmezdi. Bu nedenle de vasıfsız aşklara peşkeş çekmeye başlamıştık. Vasıfsız, uğursuz ve kusursuz. Kusur olduğu an 'trip atma" eylemi gerçekleşiyordu şimdi ki aşklarda. Peki buna aşk demek doğru muydu? Değilse bile bizler yanlışlara alışmış kırık insanlardık. Kusura tahammülü olamayan lakin yanlışlarla dolu kırık aşklarımızı beklerdik. Velhasıl kelam ben ve Karahan ufkun bir diğer ucuna sığıştırmıştık aşkımızı. Sadakatimiz bir hayat kadınının yatağına duyduğu sadakatle eş değer kalmıştı. Saygı elbet vardı lakin şu andan sonra ne işe yarardı? Asıl vasıfsız bizdik. Aşıktık ama aşkımızı uzaklaştırmıştık. Seviyorduk ama yanlıştık. Ben vardım, o vardı lakin biz yoktuk. Vasıfsızlığımız bu nedenle hep vardı. Vasıfsızdık biz. Sıfat ileştirilmeyecek kadar hemde. Bazıları vardı özel olduklarından bir sıfat sunulmazdı. Bizde ise vasıfsız olduğumuzdan sunulmuyordu.
Soğuk ardından bir miktar uyuşukluk getirdiğinde beni uyaran şey abimin sesi oldu "Aşkın?" Balkondan  sesleniyordu. Nefesimi doldurdum boğazıma. Konuşmak adına güç topladım ve "Efendim?" Diye seslenerek beni görebilmesi adına bir kaç adım attım. Güzel sesi huysuzca "Nerdesin sen? İki saattir bir çöp dökemedin!" Basit yalanım aklıma düştüğü an ardına bir yalan daha takıldı "Komşuyla konuşuyorum abi. Geldim." Sesimi düz çıkarmaya çabalasam bile ancak bu kadar becerebilmiştim. Biraz titrek ve azıcık pürüzlü. Hayatı cam kırıkları üzerinde olan bir insan olarak bu kadar  etkilenmemem gerektiğini bilsem bile . Konu O'ydu. O benim için hep farklı olmuştu. Bundan sonra da kimseyle aynı olmayacağını belli etmişti.
Eve hızla yürürken toparlanmak adına kapının önünde 5 dakika soluklandım. Zaten gece geç olmuştu. Annem ve babam uyuyor olmalıydı. Ben de kendimi yatağa atacaktım. Evet bu kadar basitti. Kapıyı iki kez tıklattığımda abim açtı. Gözü üzerimde dolandığın yüzümü  görmesin diye kafamı eğerek yerden terlikleri aldım ve içeri girdim. Bembeyaz kesildiğime yemin edebilirdim. Abim kolunu omzuma attığında "Yat hadi. Ne biçim çalışansın sen?" Diye homurdandı. Zihnime düşünme izini vermeden abimi öperek "İyi geceler." Dedim ve koşar adım odama gittim. Ruhum sımsıkı ve uğursuz bir şekilde beni mahvediyordu. Odaya girdiğim an gözlerim yaşlarını sundu. Tuzlu yaşlar boğazımı delip geçerken yatağıma yüz üstü uzandım. Hıçkırıklarım yastığında sebebiyle gücünü yitiriyorlar ve ben nefessiz kalıyordum. Lakin annem yada babam ağladığımı duyarsa olacaklar beni ürküttüğünden o şekilde ağlamaya devam ettim. Canımın acısı göz yaşlarına o da keskin bir baş ağrısına dönüşürken bilincim karardı ve uykuyu en sevdiğim giysi olarak üzerime geçirdim.

♣♣♣

Sabah uyandığım gibi giyinmiş ve işe gidiyorum diyen bir not bırakıp çıktım. Kırmızılıkta çığır açmış gözlerimi hiçe sayarak yönümü hastahaneye çevirmiştim. Boğazımda ki yara tazelenmiş olmalıydı. Hastahaneye ulaştığımda bir sıra numarası alarak beklemeye koyuldum. Sabah saat 08:00 olmasına rağmen hastahane tıklım tıklımdı. Bugün okulum yoktu lakin Karahan'ın dün ki tehdidinin ardından şirkete gitmek durumundaydım. Onunla konuşmak istiyordum. Bu gerekliydi. Birden öksürmeye başladığımda boğazımda ki yaradan sızan kan dudaklarımdan tastı. İnsanlar bana dönerken bir anda herkesi bir telaş sardı. Daha ne olduğunu kavrayamadan yanıma bir doktorun geldiğini işittim. Ben ağızımda ki metalik taddan dolayı konuşamazken acil müdahale odalarından birine getirilmiştim. Doktor hızla işine başlarken ben de midemin bulantısını göz ardı etmek zorunda kaldım.

Kızıl ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin