Araf gideli bir hafta olmuştu. Onsuz geçen kocaman yedi gün yedi yıl gibi gelmişti bana. Onsuz geçirdiyim günlerin ne kadar manasız olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Merak ediyorum onu daha önceden, çok eskiden tanısaydım nasıl olurdu diye. Mesela çocukluk arkadaşı olsaydık. Mahallede top oynasaydık. Oynarken ben yere düşüp dizimi incitdiyimde o öperdi yaramdan ben de o üzülmesin diye geçti deseydim. Ya da sınıf arkadaşı olsaydık. Ben yaramazlıp yapardım , başımı belaya sokardım o da beni korurdu. En mutlu günlerimde onunla gülseydim, en mutsuz günlerimi onunla atlatsaydım....
Ama bu olanlar da bana çok garip geliyordu. Sanki çektiyim o kadar acıların üstüne aşkı merhem olarak göndermişti yaradan. Her şey o kadar hızlı gelişmiştiki, bir anda kendimi Arafla sevgili olarak buldum. İyi ki o şirkete gitmiştim. Hayatımda hiç tatmadığım heyecanı onda yaşıyordum.
O gün kafenin önünden beni alırken hem heyecan hem utanç içinde kırmızı bir halde bindim arabasına. Yol boyunca bana takılarak İlyas ve Yusufun yanında bir güzel utandırmış ve sonrasında Batuhan yüzünden fırçalamıştı. Yanaklarımdan ve alnımdan öpüp eve bırakmıştı.
Sonrasında bir kere aramış ve Moskova vardığını söylemişti. Ben daha ağzımı açamadan telefonu yüzüme kapatmıştı. Bir daha da onun sesini duyamadım. Bu süreçte her şeyimle Arda ilgilenmişti. Okula bırakır ve okuldan alıyordu. Başka bir yere gitmeme izin vermiyordu. Araf öyle tembihlemişti. Arda iyi birisine benziyordu ama çok soğuk duruyordu. Buz dağı gibi dolanıyordu öylece. Ben Emreyi daha çok seviyordum. Hep o götürürdü beni okula ve bu müddetde arkadaş gibi olmuşduk. Arada bir dedikodu yapardık. Tam benim kafadandı yani.
Bu günlerde başga bir hobi daha edinmiştim. Ara sıra rus hatunlarını düşünüp cinnet geçirirdim sessizce. Tamam Arafa güveniyorum ama bu hatunlarda fazla ateşli canım onlara güvenemiyorum. Off neyse kafayı yedim yalnızlıktan.
İki güzeller güzeli ev arkadaşım evden ayrıldılar. Öykü evleniyor ve evlilik hazırlıkları için ailesinin yanına, Bursaya gitti. Aslıysa sevdiyi çocuk için universite kaydını İzmire aldırdı.
Ha ! başka bir şey daha var. Şey diyorum çünkü insan sıfatına sokmuyorum o iblisin yavrusunu. Alev denen kadın sürekli Ardayla peşime takılıyor. Her fırsatta da bana laf sokuyor. Derdi ne bilmiyorum ama bir gün elimde kalacak o kızıl saçları.
Sevdiyim filmi izlerken acıkmıştım . Kalkıp mutfağa geçtim, yemekleri dolapdan çıkarıp ısıttım. Tam masaya oturup yiyecektim ki,telefon çaldı. Araf arıyordur diye uçarak gittim salona . Telefonu açtım ama Araf değildi. İnce bir kadın sesiydi kısık selserden kim olduğunu tam anlamadım ama ses tınısı çok tanıdıktı.
"Alo, kuzum, Elif? ! "
"Buyrun, kimsiniz? ! "
"Kuzum , benim Sevda."
Sevda teyze annemin çocukluk arkadaşıydı aynı zamanda dedemlerin komşusuydu. Ara sıra beni arar hal hatır sorardı. Uzun zamandır konuşmadığımız için sesini tanımamıştım.
"Sevda teyzecim. Nasılsın? Kusura bakma tanıyamadım"
"Kuzum boş ver sen şimdi beni. Hemen toparlan çık o evden. Dedenler delirmiş yavrum. Babanın adına olan tüm servet senin adına olmuş ya! Şimdi seni amcan oğlu Erdalla evlendirmek istiyorlar . Ellerinde silahlar çıktılar yola. Seni almaya geliyorlar. Nerde kaldığını da öyrenmişler. Kuzum Allah aşkına kaç kurtar kendini yavrum."
Ben öylece ne olduğunu anlamadan telefon kapandı. Kendimi zar zor attım kanepeye. Beynim şok geçiriyordu galiba. Hiç bir şey düşünemiyordum. Derin derin nefes alıp kendimi toparladım. Hemen Ardayı aradım ama açmadı. Bir kaç kez denedim ama yine açmadı. Ne yapacaktım şimdi ben . Hem Arafta burda değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kızın Sert Adamı
General FictionKüçük, masum kızımız Elif. Sert, karanlık adamımız Araf. İki insanın sürükleyici aşkı. Her şeye rağmen sevdiyi adama tutunan kız. Arafın karanlık hayatı, Elifin karanlık geçmişi. Her şeyin başladığı yerde ya onlar bitecek, ya da her şeyin bittiyi y...