Kalbim ağzımda atıyordu. Acayip tırsıyordum. Neydi şimdi bu. Nerden bile bilirdi ki, nasıl öyrenmişdi .?Peki bunu söylemekde amacı neydi?
"Zuhre" benim göbeğimin sağ tarafında olan dövmeydi. Çocukluğumdan vardı o ama ben anlamı ne bilmiyorum. Bu güne kadar da kimseye söylemedim , kimsede görmedi. Aslı bile bilmiyor öyle bir dövmem olduğunu. Hiç merak etmemiştim de bu güne kadar . Sanki hep orda olmalıymış gibi, normalmiş gibi hiss ediyordum. Ama şimdi içime bir kurt düşdü. Hem dövmemin anlamını merak ediyorum hem de ultra yakışıklı patronumun bunu nerden bildiyini?
Gitdikçe dahada yaklaşıyordu yüzüme, bakışları da bir garipdi. Hiç böyle baktığını görmemiştim daha önce. Genellikle sinirli yada öfkeli bakardı. Kusursuz yüzüne dalıp ,düşüncelerimde boğuşmamdan ayıran sakin ama bir az sinirli sesi oldu.
" Aptalmısın neden onca katı merdivenle çıkıyorsun? Bu şirketde asansör süs niyetinemi yapıldı! ?"
" Asansörden korkuyorum" sesim kısık ve cılız çıkmıştı. Sonra birden geriye çekildi, çalışma masasına geçip oturdu. Garip hiss etmişdim. Böyle sanki uzaklaştı diye ağlamak istiyordum. Ne saçma ama oysa ki düne kadar gıcık patronumdu. İlk tanıştığım adam değildi sanki, gariplik vardı bakışlarında, şefkatmi gülümseme mi tam anlamdıramıyorum. Yada beni şuan beyin ölümü yaşıyorum, saçma sapan hayaller kuruyorum. Tabi canım onca merdiveni koşarak çıkarsan sonu böyle olur.
Saçma düşüncelerime bir son verdim , çantamdan not defterimi çıkarıp söylediklerini not ediyordum. Dövme konusu da bir anda kapandı ama onu nerden bildiyini bir gün mutlaka sormam gerekdiyini aklımın bir köşesine yazdım. Tabi zeki ben unutmassam. Övünmek gibi olmasın da aşırı derecede kuş beyinliyim. Bir tek bu da değil sakarım , korkağım, gevezeyim , çocukca düşünüp saçma salak konuşurum sonr-... neyse övünmeyi şimdilik bıraksam iyi olur. Önemli notlar veriyor!............................................
Bir günü daha bitirib sonunda şirketden çıka bilmişdim. Hava güzel olduğundan otobüse binmedim. Yürüyerek gidiyordum ki, yanımdan geçen araba birden önümde durdu. İçinden takım elbiseli bir adam indi ve bana yaklaşdı. Korktum bir an ama adamın konuşmasıyla rahatladım.
" Elif hanım Araf bey sizi eve bırakmamı söyledi" aslında şaşırdım , yani ne zamandan beri benim rahatlığımla patronum ilgilenir oldu. Adam yakınlaşıp kapıya açtı ve beni bekledi. Şiçdi hiç "yok gerek yok, zahmet olmasın kendim giderim" havalarına girmiyecektim. Zaten yorgunum , eh bir zahmet bıraksın dimi. Yavaş adımlarla ilerleyip bindim arabaya. Şoför kapıyı kapatım kendisi de koltuğuna oturdu. Bir az ilerlemişdik ki, arkadan aynı marka arabanın takip etdiyini gördüm. Şöföre sorduğumda ise güvenlik için olduğunu söyledi. Neyin güvenliği anlamadım sanki çok önemli şahsiyetmiş gibii... neyse..Yarım saat sonra eve varmıştık , teşekkür edip kapıyı açıyordum ki, arka arabadakı korumalardan biri hemen açtı kapıyı. Ona da teşekkür edip, eve girdim. Günün yorugunluğunu atmak için duş alıp kendime kahve yaptım. Mis gibi kahvemi içerken dışarıyı izliyordum ki beni bırakan arabaların ikisinin de kapıda durduğunu gördüm. Niye gitmemişlerdi ki şimdi bunlar. Acaba şirketle ilgili bir sorunmu var? Beni bile korumaya aldığına göre ciddi tehlike vardı her halde. Sonuçta patronum yer altının karanlık adamıydı. Aklımdakı düşünceleri bir tarafa bırakıb salona geçtim. Güzel bir komedi filmi açtım....
Ne kadar geçmişti hatırlamıyorum,uyandığımda yatağımda yatıyordum. Aklıma gelenle korkuyla zıpladım yerimden, ben en son koltukta film izliyordum buraya nasəl geldiyimi bilmoyorum, ama kendim gelmediyimden eminim. Aman Allahım yoksa... yoksa evde 3 harflilermi var!! Kendimi korkutmakta üstüme yok aklıma saçma sapan sahneler getirirken korkuyla yatağa iyice sindim , kafama yorganı çekip sessizce beklemeye başladım. Gölerim dolmaya başlamıştı. Yalnızken çok korkardım, ne ironi bir durum ki ben zaten çocukluğumdan yalnızım. Bir az bekledim ama hala ses yoktu yavaşca kalktım yatakdan koşarak odamda ki masamın yanına gidip ışığı açtım yine koşarak yatağa zıpladım yorganı kafama çekip uyudum." karanlık yolda ilerlerken karşıma bir tavşan çıkdı . Tavşanın peşime düşdüm ileriden silah sesleri gelmeye başladı, çok korkmuşdum ama yine de ayaklarım beni sese doğru sürüklüyordu. İleride bir sürü insan vardı birden ne olduğunu anlamadan birisi arkamdan itti. Arkamı dondüğümde beni itenin bir kız olduöhnu gördüm. Oldukça güzel manken gibi ve cesur giyimli sarışın kadın bana ezikleyici bakışlar atarak önümden geçti ve patronuma doğru yaklaş.. bir dakika bunla.. ohaaa yaa resmen yediler bir birilerini. Sanki içimde bir şeyler rahatsız olmuş gibi oldum, sanki birisi içimi girmişde midemi kesiyormuş gibiydi. Kendimi berbat hiss ediyordum. Neydi bu şimdi banane ki, onlardan gözlerimin yandığını hiss ediyordum. Bağırarak ağlamak, ağlayarak koşmak istiryordum. Bana olanlar neydi böyle niye nefes alamıyorum? Neden yutkunamıyorum? Koşarak uzaklaşdım ordan. Derinden nefes almak istiyorum ama ciğerlerim parçalanıyor sanki... birden etrafdan şarkı sesi duyuldu. Vücudum kasılıyordu garipdi..
Zıplayarak uyandım yerimden. Allahım çok şükür kabusmuş. Neydi o sarı çiyanla patronmu? Aman Allah korusun öyle bir sahneye şahit olmak istemezdim. Hem bana ne ki? Bana ne yani? Sonuçta benim patronum beni ilgilendirmez. Offff yaa neden aklım başka kalbim başka çalışıyor. Ben ona karşı bir şey hiss etmiyorum ki? Edemem yani? Hem etsem bile o bana bakmaz ki? Niye baksınki? Sonuçta o kos kocaman Araf Ateş Poyrazoğlu . Etrafında o kadar manken gibi kadınlar var bana bakmak zahmetinde bile bulunmaz. Amaaaaan . Bana neyse bakmazsa bakmasın! Ona kaldık sanki.! Hıh!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kızın Sert Adamı
Narrativa generaleKüçük, masum kızımız Elif. Sert, karanlık adamımız Araf. İki insanın sürükleyici aşkı. Her şeye rağmen sevdiyi adama tutunan kız. Arafın karanlık hayatı, Elifin karanlık geçmişi. Her şeyin başladığı yerde ya onlar bitecek, ya da her şeyin bittiyi y...